Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasındaki görüşme, uluslararası ilişkilerde tarihi ve zorlu bir olaya dönüştü.

Amerika ve Ukrayna devlet başkanları arasındaki görüşme, ekonomik ve güvenlik iş birliğini güçlendirmesi beklenirken ciddi bir tartışmaya ve sonunda Ukrayna Devlet Başkanı'nın küresel medya kameraları önünde aşağılanmasına dönüştü. Bu olay, Ukrayna'nın diplomatik itibarına darbe vurdu ve Amerika'nın Kiev'e gelecekteki desteği konusunda şüpheler yarattı.

Amerika ve Ukrayna İlişkilerinin Tarihsel Arka Planı

Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkiler, Ukrayna'nın 1991'de bağımsızlığını kazanmasından bu yana, özellikle de bu ülkenin Rusya ile yaşadığı gerilimler nedeniyle jeopolitik gelişmelerden etkilenmiştir. 2014 yılında Kırım'ın işgali ve Ukrayna'nın doğusunda savaşın başlamasından sonra, Amerika, Kiev'in en büyük destekçilerinden biri haline geldi ve ülkeye kapsamlı askeri ve ekonomik yardımlar sağladı.

Joe Biden'ın başkanlığı döneminde, Amerika'nın Ukrayna'ya yönelik askeri desteği önemli ölçüde arttı. Ancak Trump'ın Beyaz Saray'a geri dönmesiyle, Amerika'nın dış politika öncelikleri değişime uğradı. Dış ülkelerdeki askeri müdahalelerin azaltılmasına vurgu yapan Trump, Ukrayna'ya koşulsuz destek verilmesini defalarca sorguladı. Bu nedenle, 28 Şubat 2025 tarihli görüşme, Ukrayna için stratejik bir öneme sahipti çünkü Amerika'nın devam edecek yardımlarının kaderi ve iki ülke arasındaki ilişkiler bu toplantıda belirlenecekti.

Beyaz Saray'daki Tartışmanın Detayları

Zelenski ve Trump arasındaki toplantı, Beyaz Saray'da iki ana konu üzerinde gerçekleşti: Ukrayna'nın maden kaynaklarının çıkarılmasına yönelik bir ekonomik anlaşma ve Amerika'nın ülkeye askeri desteği. Ancak bu görüşme sırasında, iki taraf arasındaki temel anlaşmazlıklar ortaya çıktı:

Trump, son yıllarda Amerika'nın Ukrayna'ya sağladığı milyarlarca dolarlık askeri ve ekonomik yardıma atıfta bulunarak Zelenski'yi nankörlükle suçladı ve "Ukrayna, minnettarlık göstermek yerine Amerika'dan daha fazlasını bekliyor" dedi.
Amerika Başkanı, Zelenski'nin savaşı sona erdirmek için diplomatik bir çözüm bulması gerektiğini vurguladı ve açıkça, "Bu savaşı sürdürerek ateşle oynuyorsunuz" ifadesini kullandı.

Trump, Ukrayna hükümetinin yabancı yardımların tahsisi konusundaki şeffaflık eksikliği nedeniyle iki ülke arasındaki ekonomik anlaşmayı askıya aldı.
Sonunda, gerilimler o kadar arttı ki ortak basın toplantısı programı iptal edildi ve Zelenski, asık bir yüzle Beyaz Saray'dan ayrıldı.

Uluslararası toplumun bu olaya tepkisi hızlı oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz gibi Avrupa liderleri, Ukrayna'ya koşulsuz desteğini ifade ederek Rusya'nın saldırganlığına karşı Avrupa Birliği'nin önemini vurguladı. Polonya Başbakanı Donald Tusk da Zelenski'ye "Yalnız değilsiniz" diyerek güvence verdi. Bu açıklamalar, Ukrayna'nın egemenliğine kolektif bağlılığı vurgularken, toplantı boyunca Amerika hükümetinin tartışmalı tutumuyla açık bir tezat oluşturdu.

Buna karşılık, Rus yetkililer Amerika ve Ukrayna arasındaki anlaşmazlığı memnuniyetle karşıladı. Rusya'nın eski Cumhurbaşkanı Dmitri Medvedev, Trump'ın Zelenski'ye karşı sert tutumunu övdü ve bunu Batı'nın Ukrayna'ya desteğinin zayıfladığının bir işareti olarak yorumladı. Bu algı, Rusya'nın bölgedeki stratejik konumunu güçlendirebilir ve askeri eylemlerin artmasına veya Ukrayna'ya yönelik siyasi baskının yoğunlaşmasına yol açabilir.

Ukrayna'nın Konumunun Zayıflaması

Bu diplomatik çatışma, Ukrayna için geniş kapsamlı siyasi ve stratejik sonuçlar doğurdu:

Yayılan görüntüler, Zelenski'nin Trump karşısında savunma pozisyonunda olduğunu ve güçlü bir duruş sergileyemediğini gösterdi. Bu durum, Ukrayna'nın uluslararası arenadaki konumunu zayıflattı.

Trump'ın açıklamaları ve ekonomik anlaşmanın askıya alınması, Amerika'nın yardımlarının artık koşulsuz olmayacağını gösterdi. Bu durum, Ukraynalı yetkililer arasında endişeye neden oldu.

Kremlin, bu diplomatik açığı kullanarak bunu Ukrayna'nın zayıflığının ve Batı'nın desteğinin azaldığının bir işareti olarak yorumladı.

Bu olay, Avrupa liderleri ile Amerika arasında Ukrayna'ya gelecekteki destek konusundaki anlaşmazlıkları daha da körükledi.

Rusya ve Ukrayna Arasında Gelecekteki Barış

Ukrayna ve Rusya arasındaki ateşkes anlaşmasının geleceği de belirsiz görünüyor. Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin, Ukrayna'nın taviz vermesi konusundaki ısrarı, Kiev'i istenmeyen müzakerelere girmeye zorlayabilir. Bununla birlikte, Avrupa'nın desteğiyle Ukrayna liderliği, bu tür baskılara direnebilir ve bu durum uzun süreli bir çıkmaza yol açabilir.

Askıya alınan maden anlaşmasına gelince, bunun yeniden canlandırılması, Washington ve Kiev arasındaki diplomatik ilişkilerin iyileştirilmesine bağlıdır. Güven artırıcı önlemler, muhtemelen Avrupalı müttefiklerin arabuluculuğuyla, müzakerelerin yeniden başlatılması için gerekli görünmektedir. Bu arada, Ukrayna, ekonomisini güçlendirmek ve dış siyasi baskılara karşı savunmasızlığını azaltmak için maden kaynaklarını geliştirmek amacıyla diğer ülkelerle iş birliği arayışına girebilir.

Analistler, bu olayın Batılıların Ukrayna'ya desteğindeki bir bölünmeyi gösterdiğine inanıyor. Bazıları, Trump'ın Ukrayna'nın koşullarını dikkate almadan hızlı bir barış için baskı yapmasının Rusya'nın lehine olabileceğini düşünüyor. Ayrıca, bu çatışma, Ukrayna birliklerinin moralini zayıflatabilir ve uluslararası desteğin devamı konusunda şüpheleri artırabilir.

Sonuç olarak, Beyaz Saray'daki bu gergin görüşme, yalnızca Amerika ve Ukrayna arasındaki ilişkileri etkilemekle kalmadı, aynı zamanda savaşın geleceği ve bölgedeki güç dengesi üzerinde geniş kapsamlı sonuçlar doğuracaktır.

Muhabir: Sahar Dadjoo