İran ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilk dolaylı müzakere turu, 12 Nisan'da Umman’ın başkenti Maskat’ta gerçekleşti.
Her iki ülke de görüşmelerinin "olumlu ve yapıcı" olduğunu ve önümüzdeki Cumartesi, 19 Nisan'da tekrar bir araya gelme konusunda anlaştıklarını açıkladı.
Bu, Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinden bu yana Washington ve Tahran arasındaki ilk görüşme turu oldu.
ABD merkezli tanınmış düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’nde yayımlanan analizde İran-ABD müzakerelerinin birinci turunun Tahran’ın lehine olduğu belirtildi.
Analizde şu ifadelere yer verildi:
''Birincisi, ABD doğrudan müzakere savunurken, İran dolaylı müzakere istiyordu. Umman'daki müzakereler dolaylı olarak yürütüldü ve bu ülkenin dışişleri bakanı taraflar arasında arabulucü rolü üstlendi. Ayrıca müzakerelerin sonunda ABD Başkanı Donald Trump'un Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, müzakerelerin yapıldığı binanın koridorunda sadece selamlaştılar, başka bir şey olmadı.
İkincisi, Barack Obama hükümeti ile Tahran arasında 2015 yılında imzalanan ve Trump'ın 2018 yılında çekildiği KOEP anlaşmasının başlıca eleştirmeni, müzakerelerde sadece nükleer konunun ele alınacağını ve bu nedenle İran'ın füze programının görmezden gelindiğini açıkladı. Umman'daki görüşmelerde sadece nükleer konuların ele alındı. İran’ın tam olarak istediği şey buydu.
Üçüncüsü, ABD'nin en başından itibaren güçlü seviyede olmadığı ve İran'ın nükleer programını sonlandırma hedefinden vazgeçtiği anlaşılıyor. New York Times'a göre, Trump ve Witkoff, nihai hedeflerinin İran'ın asla nükleer silah üretmemesini sağlamak olduğunu gösterdiler. Ancak görüşmeler öncesinde ABD’li yetkililer Tahran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılması ve füze programındaki ilerlemenin durdurulması gerektiğini vurguluyorlardı.
Witkoff’ın pazarlık yöntemlerini anlamak zor. O görüşmelerden önce Wall Street Journal'a yaptığı bir açıklamada, ‘Bence ABD’nin tutumu İran'ın programını ortadan kaldırmaktır. Bugünkü tutumumuz budur. Elbette bu, iki ülkeyi uzlaştırmanın başka yollarını bulmayacağımız anlamına gelmiyor.’ demişti.
Witkoff’ın amacı, İran'ın uzun menzilli füzeler üretmeye devam ederken Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran'ın nükleer programını denetlemesine izin veren bir anlaşma ise, o zaman bir "KOEP" anlaşması istiyor. Trump bu anlaşmadan çekildiğinde bunu ABD'nin bugüne kadar yaptığı en kötü anlaşmalardan biri olarak nitelemişti.’’
Bu yazının son bölümünde, ‘’Görünen o ki, Trump'ın daha önceki talepleri unutuluyor.’’ denildi.