Yayınlama Tarihi: 21 Nisan 2025 - 16:29

Türk akademisyen, Dış Politika Enstitüsü Başkanı. ODTÜ'de uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, İran ile ABD arasındaki dolaylı görüşmelerine dair değerlendirmede bulundu.

12 Nisan'da Umman'da başlayan ve 26 Nisan'da da devam edecek olan İran ile ABD arasındaki dolaylı görüşmelerin bazıları tarafından iyiye işaret olarak değerlendirip ve müzakerelere iyimser bakmasına rağmen bazıları da bu görüşmelerin pek de olumlu bir sonuç vermeyeceği kanaatinde. 

Her iki tarafın Maskat ve Roma'da gerçekleşem dolaylı müzakerelerin olumlu olarak nitelendirmesine rağmen bu müzakerelerde yaşanacak en önemli zorluklar nedir? 

Sürecin bölgesel ve küresel etkilerini değerlendirmek üzere, Türk akademisyen, Dış Politika Enstitüsü Başkanı. ODTÜ'de uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ile görüştük.

Röportajın tam metni şu şekilde:

1- ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, sadece İran değil Rusya ile de müzakereler yürütmektedir. Mesela geçenlerde Putin ile bir görüşme gerçekleştirmişti. Trump neden bu önemli müzakereler için bu kişiyi seçmiştir?

Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un seçmesinin temel nedeni hem yahudi kökenli olması hem de Ortadoğu'yu çok iyi bilmesi; Ve tabii ki Donald Trump'ın da güvenilir grup arasında yer alması. Şu ana kadar da göründüğü üzere hem Rusya hem İran hem de diğer başka Ortadoğu sorunları ile ilgili olarak görüşmelerde bulunuyor. Yani Trump'ın bu kişiyi özel olarak seçmesi onun bir tercihi, başka biri de olabilirdi, ama Ortadoğu için belki de en doğru kişi bu olduğu düşüncesinde.

2- ABD’nin bazı açıklamaları ve davranışları müzakere süreci ile çelişkilidir. Örneğin ABD İran’da nükleer faaliyeti ile bağlı olan bazı kişilere yaptırım uygulama kararı aldı. Aynı zamanda Uranyum zenginleştirme konusunda İran'ın bu faaliyetini tamamen durdurulması gerektiği yönünde açıklamalar yapıldı halbuki müzakereden önce böyle bir açıklama yoktu sadece Uranyum zenginleştirmenin 3.67’ye indirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Ayrıca ABD uçak gemisinin Fars Körfezi’ne gönderileceğine ilişkin açıklamalar da var. Bu çelişkinin sebebi nedir. ABD’nin müzakere taktiği mi bu?

Amerika Birleşik Devletleri'nin özellikle İran ile yaptığı 2015'te varılan anlaşmanın 2018 yılında tek taraflı olarak yine Trump yönetimi tarafından durdurulması önemliydi. Şimdi özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin son dönemlerde İran'a yönelik olarak söylem bazında tehdit kokan açıklamaları çelişki değil. Bu ABD'nin, daha doğrusu Trump'ın bir modeli bir tartışma biçimi ve yahut da müzakere taktiği. Yani bunların hepsi kullanılabilir.

Fars Körfezi'ne gönderilecek olan Amerikan uçak gemisinin tabii oradaki görüntüsü çok önemli; ama nereden bakarsak bakalım hem Umman'da hem de Roma'da yapılan görüşmelerin tekrar Umman'da devam etmesi yönünde bir karar alınması bütün bu tartışmalara rağmen özellikle İran açısından tabii ki önemli. Yani Uranyum zenginleştirmenin 3.67'ye düşürülmesi de Amerika Birleşik Devletleri'nin bir yaklaşımı. Müzakere masasında çıkan bir yaklaşım. Müzakereler böyledir. Yani masaya oturduğunuz önünüzdeki koşullarla masadan anlaşmayı imzalayıp kalktığınız koşullar çok farklı olabilir, ama genel itibariyle Donald Trump'ın müzakere taktiğidir diyebiliriz.

3- Sizce bu müzakereler sonuç verebilir mi. Asıl engeller nelerdir?

Bu biraz zamana oynamak gibi; ne İran politikalarından vazgeçecek ne de Amerika söylemlerinden vazgeçecek. Ama dünya şu anda bu müzakerelerin yürütülmesine en azından olumlu bakıyor. Herhangi bir çatışmanın olmadığı sürece her zaman iyidir.

Amerika Birleşik Devletleri'nin İran'a bir saldırı yapacağı yönünde son dönemlerde değişik medyalarda bir görüş var.

Ben bunun kolay olmadığını düşünenlerdenim. Yani Amerika Birleşik Devletleri'nin Tahran'a veya başka bir noktaya ve yahut nükleer araştırmaya yapılan bölgelere bir saldırı yapması biraz böyle 1981'lerdeki İsrail'in Irak'a yaptığı nükleer araştırma yapıldığını söylediği yalanlara yaptığı saldırı gibi olabilir. Ama bu defa iş farklı. Ben ABD'nin bunu yapacağını şimdilik düşünmeyenlerdenim. Bir de sadece ABD müzakere etmiyor İran ile; tabii onu da bilmek lazım 5+1 toplantısı olarak tanımlanır bu. Avrupa ülkelerinin bazılarının içinde yer aldığı bir süreç.

Yani asıl engel burada her iki tarafında bulunduğu pozisyondan geri adım atmaması. Yani İran'ın Uranyum zenginleştirme konusundaki programında bir aksama yapmaması veya durdurmaması ABD için bir engel görülüyor. ABD için bir diğer engell de İran'ın onlara göre işi yokuşa sürmesi olarak tanımlanabilir.

Ama İran açısından da benim görebildiğim kadarıyla ABD'nin sert söylemler kullanması İran müzakerecilerinin arzu etmediği bir taktik. Ama şu ana kadar en azından 3 haftalık bir görüşme sürecinin bile hem dünya piyasalarında hem de ilgili ilişkilerde barışın devam edeceği yönündeki kanıyı da güçlendirmektedir.

4- Türkiye, İran'a yaptırım uygulanmasına karşı çıkanların başında geliyor. ? Bu müzakerelerin başarılı olmasının Türkiye'ye, özellikle Tahran-Ankara ilişkilerine nasıl bir etkisi olacak?

Türkiye'nin İran'a yaptırım uygulanmasına karşı çıkan ülkelerin başında gelmesi tabii ki önemli ama diğer taraftan Ankara-Tahran ilişkileri sadece nükleer müzakerelere bağlı olan bir ilişki biçimi değildir, çok daha farklı alanlar var.

Türkiye'nin beklentisi gördüğüm kadarıyla bu müzakerelerin mümkün olduğunca uzun sürmesi. ABD'nin ve İsrail'in birlikte İran'a herhangi bir şekilde bir saldırıda bulunmaması. Tabii ki Türkiye'nin görüldüğü kadarıyla beklentisi ve İran'a yapılan yaptırımlar özellikle Katsa yaptırımları çerçevesinde tabii İran'a yönelik yaptırımların devam etmesi de kaçınılmaz gibi gözüküyor Amerika politikaları açısından. Yani Türkiye'nin Katsa yaptırımları ve diğer ekonomik yaptırımlara ABD'nin karşı çıkması ABD'nin pek umrunda değil ABD'nin bu konuda Türkiye'yi çok fazla ön plana çıkaran bir yaklaşım göstereceğini de düşünmüyorum. Ama eğer müzakereler başarılı olursa tabii Tahran-Ankara ilişkilerine olumlu bir yansıması olacağı da kesindir.