Kürdistan İşçi Partisi (PKK), örgüt lideri Abdullah Öcalan'ın şubat sonundaki silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı ardından 9 Mayıs'ta yaptığı duyuruda, uzun süredir beklenen kongrenin yapıldığını duyurmuştu.
Bu duyurudan kısa bir süre sonra, Pazartesi günü (bugün) PKK kendini feshettiğini açıkladı.
PKK tarafından yapılan açıklamada, “12'nci kongremiz PKK’nin tarihi misyonunu tamamladığını değerlendirdi," ifadeleri yer aldı.
Mehr Haber Ajansı'na konuşan Türk hukukçu ve Star Gazetesi yazarı Cüneyd Altıparmak, PKK'nın fesih kararını değerlendirdi.
1- Bildiğiniz gibi PKK kendini feshettiğini duyurdu. Bunun artık çatışmanın bittiği anlamına mı geliyor. Bundan sonra hukuki süreç nasıl işleyecek?
Bu Türkiye açısından önemli olduğu kadar sınır ülkelerimiz açısından da kritik önem taşıyor. Zira Türkiye “Terörsüz Türkiye” sürecini başlattı. Amaç terörün Türkiye’den silinmesiydi. Başarıldı diyebiliriz. Aslında işin geldiği noktadan önceki aşamaları bilmek gerekiyor. Türkiye başarılı biçimde terörle mücadelesini özellikle 15 Temmuz sonrası daha disiplinli yürütebildi. Tezkereler ile terörle mücadeleyi sınırının dışına taşıdı. Gelinen son evrede her yönde abluka altına alınmış PKK ve uzantıları kaldı. Aslında PKK’ya fesih kararından başka bir yol kalmamıştı ve bu oldu. Çatışma konusunda ise son 5 yıldır tamamen Türkiye’ye karşı kabiliyetini kaybetmiş bir örgüt var. Fiilen bir yoğun çatışma veya karşılık verme kabiliyeti kalmadı örgütün Türkiye’ye karşı. Zira Türkiye’nin terörle mücadele konsepti başarıya ulaştı. Bundan sonra ek bir hukuki metin çıkmasına gerek yok. Eldeki mevzuat sürecin noktalanması için makul imkân veriyor. Ancak bu durum Türkiye’de siyaset alanının genişleyeceğine işaret ediyor ki bu Türkiye’nin bu yüzyılında ihtiyacı olan bir Anayasa’yı meydana getirmek adına önemli bir imkân sunuyor bize. Bu manada bu günler gerçek bir dönüm noktası Türkiye için. Türkiye sadece kendisi için değil bu sürecin bölgelerdeki diğer ülkelerde de olmasını istiyor. Zira Türkiye’nin geleneksel kodları ve manevi sınırı, bugünkü mülki sınırından daha büyük, bunu hepimiz iyi biliyoruz.
''PKK'nın fesih kararı Türkiye açısından önemli olduğu kadar sınır ülkelerimiz açısından da kritik önem taşıyor''
2- Abdullah Öcalan için umut hakkından bahsediliyor. Bu umut hakkı nedir ve Öcalan için kullanılması mümkün mü?
Umut hakkı denince aklımıza “infaz” düzenlemeleri gelir ilk olarak. Buna göre bir kimsenin hüküm giydikten sonra bir gün tahliye edilebilme ümidini taşıması gerekir. Bu anlamda umut hakkı, müebbet hapis cezası verilmiş bir kimse üzerinden tartışılır. Zira diğer hapis cezalarından neticede “matematiksel” olarak bir nihayet öngörülmüştür. Buna göre bu kavram; “bir mahkûmun” -cezası ne olursa olsun- belirli bir süre sonra infaz durumunun gözetilerek tekrar topluma karışma ve rehabilitasyon aşamasına gelebilme olanağının olması durumunu ihtiva eder. Umut hakkı her hükümlüyü içermez. Şartları taşıyanlar için geçerli olabilecek bir haktır. Bu hakkı elde edebilmek için ilk şart cezaevinde infazını kurallara uygun tamamlamış olmaktır.
Bilindiği gibi ülkemizde bir kimsenin aldığı ceza ne olursa olsun hapiste geçireceği azami süreler düzenlenmiştir. Ülkemizden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında bu süre 36 yıldır. Müebbet ve süreli hapis cezaları için ise süre en fazla 30 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak Vinter kararında AİHM, müebbet hapis cezasının infaz üst sınırının 25 yıl olduğu Birleşik Krallığa dair bir durumu ele almıştır. Burada Öcalan’ın durumu üzerinden meseleye bakmak hata olur zira onun gibi olanların tümünün umut hakkı bağlamında talepleri olabilecektir. Bu anlamda yani yasal bir düzenlemeye gidilmeden bu konunun tartışılması da mümkün değil. Kaldı ki DEM’li isimlerin beyanlarına göre böyle bir beklentinin olmadığı, kimsenin bu anlamda bir pazarlık yapmadığını hele de Öcalan’ın özgürlüğü pahasına bir süreç yürütülmediği belirtidiği Bu konunun bu aşamada gündeme gelmesi Devletin samimi adım attığını göstermesi adına ikonik bir bağlam olarak ele alınmalı bence…
3- Kandil’deki liderler ve PKK üyeleri için Hukuki süreçın nasıl işlemesi mümkün? Türkiye’ye dönmeleri mümkün mü? PKK’nın elindeki silahlar ne olacak sizce?
Bu konuda eldeki temel mevzuat TCK 221. Maddedir. Buna göre terör suçu işlemiş kimselerin, suç karışmamış kimselerden; yönetici olanların sempatizan olanlardan, elinde silah tutanların çatışmaya girmeyenlerden farklı olarak etkin pişmanlıktan faydalanması mümkün. Ben genel bir af konusunun henüz mümkün olmadığını zira ortada PKK’nin fesih kararının uygulanmasının nasıl olacağını tüm unsurları ile gördükten sonra bunların gündeme geleceği kanaatindeyim. Bu aşamada odaklanılan husus PKK’nın tüm unsurları ile kendini ortadan kaldırması, silahları bırakması ve devlet aleyhine faaliyetlerini noktalamasıdır. Hali hazırda dönüşler olabilir ancak hukuki durumda bir esneme olmaz. Pişmanlık hükümleri düşük ceza alınmasına veya haklarında ceza verilmemesine dair hükümler içeriyor. Ama bu herkes için geçerli değil. Özellikle yönetici kadronun durumu hukuken daha farklı cereyan edecektir. PKK’nın silahları bırakması konusunda çeşitli formüller var Suriye ve Irak’ta bırakmaları veya devlet yetkilileri gözetiminde imha etmesi vb yöntemler olabilir. Bunları gelişen süreçte göreceğiz.