İranlı siyasetçiye göre, İran ve ABD, müzakerelerde asgari taleplerini “uzlaşma noktası” olarak belirleyip bu konularda anlaşmaya varabilirler.

İnşaat Komisyoncuları Partisi Merkez Konseyi üyesi Seyyid Afzal Musevi'ye göre, İran ve ABD, müzakerelerde asgari taleplerini “uzlaşma noktası” olarak belirleyip bu konularda anlaşmaya varabilirler.

İran ve ABD arasında yapılan dolaylı müzakerelerin beşinci turu, 23 Mayıs’ta Roma’da Umman Büyükelçisinin konutunda gerçekleştirildi.

Müzakereler, İran adına Seyyid Abbas Erakçi, ABD adına Steve Witkoff ve Umman Dışişleri Bakanı Badr Albusaidi’nin başkanlığında yapıldı.

Söz konusu müzakereler başlamadan önce, Amerikalı yetkililer İran’ın kendi topraklarında uranyum zenginleştirme hakkının olmadığını vurgulamış, bu tutum Tahran’ın sert tepkisiyle karşılanmıştı. Tahran, uranyum zenginleştirmenin İran’ın kırmızı çizgisi olduğunu ve bu ilkeye uyulmadan herhangi bir anlaşmanın mümkün olmayacağını açıkça ifade etti.

Umman’ın rolü ve sunduğu öneriler

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi’nin açıklamalarına göre, beşinci tur müzakerelerde Umman Dışişleri Bakanı, mevcut engelleri aşmak amacıyla bazı çözüm önerileri ve fikirler sundu. Bu fikirlerin ana başlıkları bu turda değerlendirildi. Başkentlerde yapılacak değerlendirmelere paralel olarak, Ummanlı Bakan’ın bu fikirlerin detayları üzerinde çalışmaya devam etmesi ve bunları taraflara daha fazla inceleme için sunması kararlaştırıldı.

Erakçi’nin değerlendirmesi

Müzakerelerin “en profesyonel turlardan biri” olduğunu vurgulayan Abbas Erakçi, İran’ın tutum ve ilkelerini bir kez daha net bir şekilde ortaya koyduklarını belirtti. Bakan “Tutumlarımız açık ve bu tutumlarda ısrarcıyız. Şu anda Amerikalı tarafın bu tutumları daha açık ve net şekilde anladığını düşünüyoruz,” dedi.

İsna'ya konuşan Musevi, İran ile ABD arasındaki müzakere süreci hakkında şunları söyledi: “Amerikalı yetkililer, müzakere masasının dışında ve medyada iç kamuoyuna yönelik açıklamalarda bulunuyorlar. Bunlar, bir anlaşmaya varmak ya da uzaklaşmak için bir temel olarak değerlendirilmemeli. İran’ın kırmızı çizgisine saygı gösterilmeyecekse, ABD’nin müzakerelere katılmasının bir anlamı yoktu.”

Musevi, beş turun ardından taraflar arasında yaşanan zorlukların müzakere sürecinin doğal bir parçası olduğunu belirterek “ABD’nin ilk günden İran’ın taleplerini kabul etmesi beklenemez. Aksine, kendi kamuoyunu İran’a karşı durduğuna ikna etmek için zamana ihtiyaç duyuyor. Ancak tarafların gerçek niyetleri medya önünde değil, müzakere masasındaki tutumlarında ortaya çıkar.” açıklamasını yaptı.

Bölgesel ihtiyaçlar ve ABD’nin zorunlu uzlaşısı

Musevi ayrıca, ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu ziyaretinde Arap ülkeleriyle bazı anlaşmalar imzaladığını ve bu anlaşmaların hayata geçmesi için güvenli bir bölgeye ihtiyaç olduğunu hatırlattı. Musevi “Bu nedenle, ABD İran ile bir anlaşmaya varmak zorundadır. Ortadoğu’daki Arap ülkeleri de güvenli bir bölge istemektedir. Trump bu ziyaret sırasında, Katar Emiri’nin İran ile ABD arasında bir anlaşma arayışı içinde olduğunu da dile getirdi. ABD’nin başka bir seçeneği yok, çünkü bölge güvensiz hale gelirse, Arap ülkelerinden yatırım çekme hedeflerine ulaşamazlar.” şeklinde konuştu.

Anlaşma ihtimali ve asgari beklentiler

Musevi sözlerini şöyle tamamladı: “Adil bir anlaşmaya varma ihtimali düşük. Adil bir anlaşma, tarafların yalnızca asgari düzeyde tatmin olduğu bir uzlaşmadan farklıdır. ABD’nin arzusu İran’ın tüm nükleer tesislerini ortadan kaldırmak olsa da bu talebinden vazgeçmek zorundadır. İran’ın asgari isteği ise, barışçıl ihtiyaçlar düzeyinde kendi topraklarında uranyum zenginleştirme hakkını sürdürmek ve nükleer haklarının tanınmasıdır. ABD’nin asgari beklentisi ise, İran’ın nükleer silaha yönelmediği konusunda güvence almaktır. Bu noktada, iki ülkenin en azından asgari talepler temelinde bir anlaşmaya varması mümkündür.”