DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, 3 Ekim'de PKK lideri Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmede neler konuşulduğunu açıkladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, Medya Haber TV'ye konuştu. İmralı Heyeti'nin 3 Ekim'de PKK lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeye dair konuşan Buldan, “Heyet olarak gittik. Sayın Öcalan son derece dinç ve moralliydi. Umudunun yüksek, özgüvenli olduğunu, çok dirayetli ve heyecanlı; bunun yüzüne yansıdığını belirtmek isterim. Kararlı ve sağlıklı bir Öcalan gördük. Oldukça moralli ve uzun süren bir görüşme yaptık” dedi.

“Diğer tutulu ve hükümlüleri gördük. Toplantısının son 10 dakikasını onlar ile gerçekleştirdik. Onlar ile görüşmek istedik, Sayın Öcalan’da katılmalarının faydalı olacağını söyledi. Ve onlar da katıldı. Hamili arkadaş sağlık sorunları nedeniyle hastaneye gitmişti bizim geldiğimizi duyunca apart topar hastaneden bizi görmek için cezaevine gelmişti. Küçük bir operasyon geçirmiş. Diğer tutukluların sağlık durumları iyiydi. Hepsinin morali yerindeydi. Sayın Öcalan’ın koşulları ile ilgili henüz bir iyileşme olmadığını belirtmek isterim. Gözle görülen yeni bir şey yok. Koşullarının değişeceğine dair elbet muhataplarının bize ilettikleri şeyler var. Bunların henüz gerçekleşmediğini söyle bilirim. Görüşme her zamanki yerde yapıldı. Her zaman yaptığımız koşul ve şartlarda toplantı gerçekleşti. Yeni bir aşamaya geçtiğini söylemek doğru değil”

Pedal Yavaş da olsa dönüyor

“Sürecin bittiği ya da durduğu yönünden yapılan açıklamalar doğru değil. Süreç devam ediyor. Ağırda olsa, aksak ta olsa, gecikmeli de olsa sürecin devam ettiğini ifade etmekte fayda var. Koşulların değişmemiş olması ya da Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının değişmemiş olması sürecin durduğunu ifade etmez. Elbette ki bir yılki süreç içinden hem Türkiye hem de Ortadoğu’da birçok gelişme yaşadın. Bütün bunlar Sayın Öcalan başta olmak üzere birçok aktörün devreye girmesi ile birlikte süreç aşama aşama yaşanıyor. Bu aşamalar bazı aksaklıklar ile devam ediyor. Pedal yavaşta olsa dönüyor ama bu gecikmelerin biran önce giderilmesinin altını özellikle çizmek isterim. Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının iyileşmesine gerçekten ihtiyaç var. Bu ihtiyacın giderilmesi durumunda Sayın Öcalan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne daha doğrudan dahil olabilir. Barışın yollarını sonunu kadar Sayın Öcalan özgür koşullarda açabilir. Başaktör kendisi, başaktör rolünü oynaya bilmesi için koşullarının hızla değişmesi ve iyileşmesi gerekir. Gecikmeden bu koşullar değişmeli.”

“Sayın Öcalan önemli adımların karşılıklı olarak atılması gerektiğini söyledi. Bunun altını önemle çizdi. Aksi taktirde karşılıklı adımların atılmaması durumunda süreç karşıtı grupların giderek güç kazanacağı uyarısından bulundu. Bunu her zaman söylüyor. Bu süreci bozmak, sekteye uğratmak isteyenler, hata darbe mekaniğinin devreye girebileceği değerlendirmeleri yapıyor. Aslında gecikmemesi gereken bir sürecin, hızla karşılıklı adımların atılması gereken bir sürecin bu kadar yavaş ilerlemesinin sakıncalı olduğunu bende ifade etmek istiyorum. Yaptığımız görüşmelerde bunu sürekli ifade ediyoruz."

Adımlar hızlıca atılmalı

Komisyonun şimdiye kadar çalışma şeklini eleştiriyoruz. Atılması gereken hukuki adım ve çıkarılması gereken yasal düzenlemelere dair hantallığın biran önce giderilmesi gerektiğini de söylüyoruz. Belki de sürece karşıt olanların hassasiyetleri gözetilerek çok hassas davranılması gereken bir süreçten geçiyoruz. Bütün bunlar göz önünden bulundurularak belki takvim yavaş ilerliyor ancak hem Sayın Öcalan’ın koşullarının değişmesi, hem de Komisyon sürecinin hızlanması ve çalışmalarını sonlandırması ama aynı zamanda hukuki ve yasal çerçevenin ortaya çıkması gereken yeni bir aşamaya girdik. Bu aşamaları elbette toplum yakından takip ediyor. Bir yandan güvensizlik sorunu var bir yandan eleştirinin yoğun olduğu bir toplum kesimi var. Bütün bunlara karşı her iki tarafın hızlıca karşılıklı adımların atılması gerektiğini belirtiyorum”

Komisyon Öcalan'ı dinleyecek mi?

“Bundan sonra dinlenme faslının biteceği ifade ediliyor. Bundan sonra Komisyonun İmralı’ya giderek Sayın Öcalan ile görüşme yapmasını bekliyoruz. Bu konuda Sayın Öcalan’ın da büyük bir beklentisi var. Son yaptığımız görüşmede de bir kez daha Komisyona, Komisyonun işlevine ve Komisyonu İmralı’ya gitmesine dair değerlendirmeleri oldu. Şunu ifade etti; Meclis’te kurulan Komisyonun son derece kıymetli olduğunu belirti. Zaten bunu son birkaç toplantıdır üst üste belirtiyor. Komisyonun çalışmalarını yakından takip ediyor. Her görüşmede heyetimizden bu konuda özel bilgi alıyor. Son görüşmede zamanın hızla aktığının farkında olduğunu belirterek ‘Komisyon biran önce İmralı’ya gelmeli’ dedi. Sayın Öcalan barış ve çözüm sürecinin ritminin yükseltilmesini talep ediyor. Komisyonun İmralı’ya giderek bu ritmin hızlanmasına katkı sağlayabileceğini belirtti. Komisyon dinlemelerden sonra Sayın Öcalan ile görüşmeli, Sayın Öcalan’ın da beklentisi var. Şuan itibariyle somut bir tarih yok. 1-2 hafta içinde dinlenmeler bitince komisyon içinden 5 kişilik bir heyetin İmralı’ya gitmesini bekliyoruz”

5 kişilik bir heyetin gitmesi planlanıyor

“Grubu bulunan partilerin temsilcilerinden oluşan 5 kişilik heyetin gitmesi planlanıyor. Bize verilen bilgi bu şekilde. Meclis’te grubu bulunmayan partiler de var, bunlar Komisyonun içinde de yer alıyor. Ancak onlardan gitmek isteyen var mı? Bu konuda bir bilgi yok. Ama 5 siyasi partinin grup temsilcileri olduğu için onlardan mutlaka birer kişi gider, grubu bulunmayanlar gider mi gitmez mi? bu konuda net bir şey olmadığını belirtmek isterim. Sayın Numan Kurtulmuş’un adaya gitme ihtimali yok. Böyle bir şey gündem olmadı. Sayın Öcalan’da bunu ifade etmedi. Sadece Komisyon üyelerinden oluşan 5 kişilik bir heyetin gitmesi planlanıyor.”

Öcalan yasalar katkı sunmak isityor

“Sürecin başından beri ifade ettiği bir şey var; PKK’nin ortaya çıkışı, PKK’nin fesih edilmesi, PKK’nin Sayın Öcalan’ın çağrısı ile ortadan kalktığı zaman süreci ile ilgili Meclis Komisyonuyla konuşmak istiyor. PKK’nin ortaya çıkışının sebeplerini Meclis Komisyonu ile konuşacağını, bununla birlikte gelişen süreç ile birlikte kendisinin baş aktör olarak PKK’yi fesih ettiğini, demokratik siyasetin önünü açtığını bunu yaparken de Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayacağını belirten bir yerden yaklaşıyor. Dolayısıyla Komisyonu hem dinlemek istiyor hem de kendi görüşlerini aktarmak istiyor. Sürece güçlü bir perspektif ile katkı sunma iradesi olduğu belirtiyor. Dolayısıyla Komisyon Sayın Öcalan ile görüşürse ve kendisini dinlerse ortaya çıkacak yasalara da katkı sunacağını düşünüyor. Bu onun en doğal hakkı. Çıkacak yasaların hukuki ve siyasi zemininin nasıl olacağına dair şuana kadar her hangi bir şey yok. Bunu da tartışmak istiyor. Kendini fesheden örgütün üyelerinin, Kandildekilerin demokratik siyasete nasıl katılacaklarına dair, bundan son neler yapacaklarına dair bir düzenlemenin yapılması gerek. Demokratik entegrasyona dair bir düzenlemenin yapılması gerektiğini düşünüyor. Bu konudaki görüşlerini demokratik bir müzakere çerçevesinde hem tartışmak hem de onları dinlemek istediğini son görüşmede belirti. Görüşmeden sonra devlet yetkilileri ile de bunu paylaştık. Komisyonun biran önce İmralı’ya gitmesi gerek. Dinlenme faslı bittikten sonra İmralı’ya Komisyon gitmeli”

Öcalan medyanın dilinlene rahatsız

“İYİ Parti, Zafer Partisi, buna bağlı olarak küçükte olsa bazı kesimlerin sürece karşı olduğunu hepimiz yakından takip ediyoruz. Belki bunların hassasiyetleri biraz göz önünde bulundurularak bazı gecikmeler yaşanıyor. Dolayısıyla bu kesimleri de ikna etmenin yada sürece dahil etmenin yol ve yöntemlerini iktidarın arayıp bulması gerekiyor. Bu süreç tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir süre. Sadece bir kesimi ilgilendirmiyor. Türkiye’nin tamamını ilgilendiren bir süreç olduğu için iktidarın görevi bu kesimleri ikna etmesi ve sürecin içine katması gerek. Ancak bu yönlü bir çaba görmüyoruz. Bizim yaptığımız, söylemlerimiz ile birçok kesimi sürecin içine kattık ancak hala katılmayan karşı olan kesimler var. Sayın Öcalan son görüşmede medyanın dilinden rahatsız olduğu üzerinde de durdu. Medyanın diline dönük ciddi eleştirileri var. Hala birçok kanalın ve yorumcunun geçmişteki düşmanca dili sürdürdüğünü özellikle belirti. Bu kesimlerin derdinin barış ve kardeşlik olmadığını, hamaset ve düşmanlık olduğunu açık bir şekilde ifade etti. Medyada bazı kanalların sürecin aleyhine ifadeler kurması bizim çözeceğimiz bir sorun değil. Buda iktidarın meselesi. Bugün medya da yargıda AKP’nin elindedir. Bütün bunları iyileştirmek iktidarın görevi ancak burada da bir ilerleme kaydedilmediğini ifade etmek isterim”

Demirtaş'ın tahliyesini Öcalan mı istedi?

“Ne bugün ne de geçmişte iddia edildiği şeklinde Sayın Selahattin Demirtaş ile ilgili bir şey söylenmedi. Bunu açık ve net ifade etmek istiyorum. Aksine Sayın Öcalan iki görüşme önce Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın hala tutuklu olduğunu bunun kabul edilir bir yanının olmadığını ifade eden bir değerlendirme yaptı. Bunu halkımızın çok iyi bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta yine iki toplantı önce Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ’a benim özel selamlarımı gönderin dedi. Biz oradan çıkar çıkmaz iki arkadaşın avukatlarını arayarak Sayın Öcalan’ın selamlarını iletmelerini talep ettik. Onlarda kendilerine ilettiler. Biz kendilerini ziyaret etme noktasından zaman bulamadık. Bu nokta da bir eksikliğimiz var. Bu tarz konular ne bizim ne de Sayın Öcalan’ın gündeminde hiç olmadı. Tamamıyla ortalığı karıştırmak isteyen, Sayın Öcalan ve Demirtaş’ı karşı karşıya getirmek isteyen bazı güçlerin bu tarz söylemlerin kimsenin itibar etmemesi gerektiğini özellikle burgulamak isterim. Bugün yaptığımız açıklama çok net bir şekilde böyle bir şeyin söylenmediğini ortaya koyan bir açıklama oldu. Sayın Selahattin Demirtaş ve diğer tutuklu olan bütün arkadaşlarımıza dair zaman zaman Sayın Öcalan’ın değerlendirmeleri, hukuki durumları gündeme geliyor ama bu tür karşıtlık üzerinden, eleştiri yapan bir yönden hiçbir zaman bir değerlendirme olmadı”

Kaynak: Aydınlık