Uluslararası ilişkiler uzmanı Mir Kasım Mumini, Mehr Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, nükleer anlaşma ile ilgili 2231 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının 10 yıllık süresinin dolmasına değinerek, “Hukuki açıdan Nükleer anlaşma sona ermiştir ve artık hiçbir yasal geçerliliği yoktur. Bu süre zarfında uygulanan silah, deniz taşımacılığı ve ticari yaptırımlar da sona ermiştir” dedi.
Mumini, İran açısından ve Dışişleri Bakanı’nın da vurguladığı gibi bu kararın sona ermiş sayıldığını belirterek, “P5+1 ülkeleri anlaşmanın bitimini kabul etmiş durumdalar; ancak ABD, İran’la iş birliği yapan ülkelere baskı ve korku ortamı oluşturarak kendi hedeflerini sürdürmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Nükleer anlaşma sonrası döneme ilişkin değerlendirmede bulunan Mumini, “İran, milletinin çıkarlarını gözeten bağımsız bir ülkedir ve dış politikası ‘Ne Doğu Ne Batı’dır. Mevcut yaptırımlar ve baskılar ortamında ulusal birliğin korunması büyük önem taşımaktadır. İran, iç potansiyellerinden yararlanarak ticaretini ve ekonomik kalkınmasını sürdürebilecek kapasiteye sahiptir” ifadelerinde bulundu.
Mumini, “İran, İslam Devrimi’nden bu yana karşılaştığı uluslararası baskı ve yaptırımlara her zaman direnmiş ve bunları aşmayı başarmıştır. Bugün de bu süreci atlatmaya hazırdır” dedi.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan İran nükleer anlaşması, 2015 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi (İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya) ile Almanya ve İran arasında imzalanmıştı.
ABD’nin mayıs 2018'de anlaşmadan resmen çekilmesi ve Avrupa’nın kayıpları telafi edememesiyle birlikte nükleer anlaşma fiilen işlevini yitirdi. Avrupa’nın kurduğu INSTEX adlı mali mekanizma da sonuç vermedi ve İran vaat edilen faydalardan mahrum kaldı.
Son olarak, 18 Ekim 2025’te nükleer anlaşma ile ilgili 2231 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı otomatik olarak sona erdi.