İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Trump'ın Siyonist rejimin İran'a yönelik saldırısında doğrudan rol oynadığı yönündeki açıklaması hakkında, “ABD Dışişleri Bakanı daha önce, bu saldırıda hiçbir rolleri olmadığını ve bunun Siyonist rejimin tek taraflı bir eylemi olduğunu söylemişti. Uluslararası bir suç işlendiğinin bu şekilde açıkça kabul edilmesi, ABD hükümetinin tüm sorumluluğunu gerektirir” dedi.
ABD Başkanı'nın bu iddiasını, ABD'nin ve Siyonist rejimin suçlarını belgelemek için aldığımız diğer tedbirler doğrultusunda derhal Birleşmiş Milletler ve BM Güvenlik Konseyi'nde belge olarak kayıt altına aldıklarına işaret ederek, “Bu itiraf, Amerika'nın bu saldırgan eyleme katılımının açık gerekçelerinden biri olarak uluslararası mahkemelerde kesinlikle takip edilmelidir. Siyonist rejimin ve ABD’nin askeri saldırganlığını belgeleme konusunu ciddiyetle takip ediyoruz. Ayrıca, ABD’ye karşı şikayette bulunmak ve dava açmak için mevcut tüm uluslararası olanakları inceliyoruz. Bu konu, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Ofisi ve Yargı ile iş birliği içinde ciddiyetle takip ediliyor” ifadesini kullandı.
Siyonist rejimin, İran'ın bu rejimin Meksika'daki büyükelçisine suikast girişiminde bulunduğu yönündeki iddiasına tepki gösteren Bekayi, bu iddianın asılsız ve uydurma olarak nitelendirdi.
Bekayi konuya ilişkin olarak, “Siyonist rejimin suçlarına karşı bağımsız politikaları ve ahlaki duruşları olan ülkelerle İran'ın ilişkilerini bozma çabası, bu rejimin sürügelen planının bir parçasıdır” dedi.
Bekayi, Irak’ın bağımsız egemenliği ve seçimleri hakkında yaptığı açıklamada, “Bu seçimler önemlidir ve Irak halkı ile hükümeti açısından her türlü dış müdahale reddedilmeli ve kınanmalıdır. ABD'nin müdahaleleri kesinlikle zararlıdır. Geçmiş tecrübeler göstermektedir ki, ABD’nin herhangi bir ülkeye müdahalesi o ülkenin zararına olmuş ve tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atmıştır” ifadelerinde bulundu.
Bekayi, Kazakistan’ın İbrahim Anlaşması’na katılmasıyla ilgili olarak ise şu ifadeleri kullandı:
“Gazze’de süregelen soykırım ve bölgedeki saldırgan eylemlerden sorumlu bir rejim, hiçbir şekilde tanınmayı ya da ilişkilerin normalleşmesini hak etmemektedir. Bu rejimle normalleşme yaklaşımı, onu yasa tanımaz tutumlarını sürdürme konusunda cesaretlendirecektir. İsrail ile zaten otuz yılı aşkın süredir diplomatik ilişkiler vardı; Trump tarafından yapılan bu açıklama, Siyonist rejimin yalnız olmadığını göstermek için yapılmış bir siyasi gösteridir. Bu durum, diğer ülkelerin sorumluluğunu daha da ağırlaştırmaktadır.”
İran’ın Pakistan ile Afganistan arasında arabuluculuk yapma açıklaması hakkında Bekayi, “Doğu sınırlarımızda yaşanabilecek her türlü gerilimin artmasından ciddi şekilde endişeliyiz. Pakistan ve Afganistan, bizimle köklü tarihi ve kültürel bağlara sahip iki Müslüman ülkedir. Doğu sınırlarındaki herhangi bir güvensizlik, tüm bölgeyi tehdit eder. Biz gerilimi azaltmak için hazır olduğumuzu bildirdik. Dışişleri Bakanımız, iki ülkenin dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri yaptı ve İran’ın gerilimin tırmanmasını önlemeye hazır olduğunu ifade etti. Hazır olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz” diye kaydetti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile Macron arasındaki telefon görüşmesine ilişkin bir soruya, “Her görüşmede müzakerelerin önemine vurgu yapılması doğaldır; ancak esas olan icraattır. İyi niyeti sözde değil, fiiliyatta görmek gerekiyor. Sadece konuşmalarla müzakere sürecine ulaşılamaz” şeklinde yanıt verdi.
İran’ın Avrupa ülkeleriyle ilişkilerine değinen Bekayi, “Biz diplomatik ilişkilerimizi nükleer programımıza bağlamadık ve bağlamayacağız. Avrupa ülkeleriyle diplomatik ilişkilerimiz sürüyor; büyükelçilerimiz faal, onların büyükelçileri de Tahran’da aktif olarak görev yapıyorlar. Karşılıklı iş birliği yaptığımız alanlarda bu temaslar devam etmektedir” ifadelerinde bulundu.
Sözcü Bekayi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile iş birliği hakkında da şu ifadeleri kullandı:
“Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın (NPT) üyesi olduğumuz sürece, yükümlülüklerimizin farkındayız. Geçtiğimiz hafta ajans müfettişleri, Tahran Araştırma Reaktörü de dahil olmak üzere birkaç nükleer tesisi ziyaret ettiler. Diğer merkezlerle ilgili süreç belirlenmiştir ve ajanstan gelen her talep, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’ne iletilir. Saldırılardan sonra özel bir durumdayız ve şartlar normal değildir. Ajansın bunu dikkate alması gerekir. Kahire’de iş birliği konusunda mutabakata vardık ancak eleştirilmesi gereken taraf Avrupalılardır; çünkü onlar ‘tetik mekanizmasını’ devreye soktular.”