İstanbul Arel Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Cüneyt Akalın’a göre, Türkiye’de başkanlık ve federal yönetim sistemine geçmek için AK Parti ve HDP arasında uzlaşı var.

MHA, 7 Haziran genel seçimleri ve bu seçimlerin Türkiye’nin dış politikasını ne yönde etkileyeceğini ve ayrıca Ankara-Taharan ikili ilişkilerinin geleceğini Marmara Üniversitesi emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Cüneyt Akalın’a sorduk.

 

Akalın ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi aşağıdaki gibidir:

Efendim yaklaşık bir ay sonra Türkiye’de 25. sönem TBMM seçimleri düzenlenecek. Genel seçimlere yaklaşırken bu seçimlerle ilgili yorumlarınız ve ön görüleriniz ne şekilde?

Şu anda Türkiye’deki siyasal sisteme göre %10’u aşan partiler Meclis’e girebiliyor ve bunun için ise küçük siyasi partiler bu sistemde eleniyor. Yani şu anda Meclis’te üç parti var ve bir de bağımsızlardan oluşan bir grup var ve bunlar dördüncü parti şeklinde davranıyorlar. Bu siyasi sistem 7 Haziran tarihinde yeniden test edilecek. Bu seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi var yani şimdiki iktidar partisi, bunun dışında Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve bir de daha çok yürt içinde bölgesel politikalar izleyen ve Kürt vatandaşların oylarına talip olan Halkların Demokratik Partisi var.

Seçim kampanyaları yeni başladı ve yapılan yoklama ve anketler iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin önde götürdüğünü gösteriyor. Ama burada büyük problem şu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sistemi değiştirmeye çalışıyor ve başkanlık sistemine geçmeyi istiyor. Bunu yapabilmesi için ise büyük oy oranına ihtiyacı var ve Adalet ve Kalkınma Partisi buna yükleniyor ama Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde de açıklanmasa bile bazı görüş ayrılıkları var. Başkanlık sistemini isteyenler var ve bu sistemi Erdoğan’a rağmen istemeyenler var.

Sayın Akalın, AK Parti içerisinde Başkanlık Sistemi ile ilgi görüş ayrılıkları var dediğiniz zaman parti içinde mi? Yoksa partiden ayrılmış isimleri mi kastediyorsunuzdur? mesela Sayın Abdullah Gül gibi isimleri.

Tabi ki Sayın Gül daha açık ifade edebiliyor. Kendisi bugüne kadar çok dikkatli konuştu ve çok açık bir muhalafet yürütmüyor. Ama durumdan hoşnut olmadığını ve başkanlık sisteminden yana olmadığını ifade ediyor ve ufak tefek açıklamalarla ama Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde de geniş bir muhalafet kesimin olduğu biliniyor. Bunlar çok yüksek sesle konuşmasalar bile ama yine de böyle olduğu malum.

 

Efendim Başkanlık Sistemine geçiş gündemde ama Başkanlık Sistemi Türkiye için uygun bir sistem mi?

Türkiye’nin yaklaşık 2. Dünya Savaşı’ndan beri devam eden bir siyasi sistemi var ve bu siyasal sistem içerisinde parlamenter siyasal sistem oturdu, yani Meclis hakimiyetine dayalı ve Meclis’teki en güçlü ve kuvvetli partinin iktidarına dayalı bir parlamenter sistem ve daha çok İngiliz tipi bir parlamenter sistem uygulanıyor. Bu parlamenter sistem ise bütün sakınca ve sıkıntılarına rağmen yürüyor Türkiye’de ve zaten de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye’deki 12 yıllık iktidarıda bu anayasal sisteme göre yürütüldü ve büyük bir sıkıntı da olmadı. Bunun için ise Sayın Erdoğan’ın koalisyon tehlikesi ve sayire sözleri kamuoyunda çok destek toplamıyor. Kendi tabanında bile çok olumlu karşılanmıyor. Çünkü başkanlık sistemi demokrasi açısından tehlikeli olabiliyor ve diktatörlüğe doğru gidebiliyor ve bu konuda bazı endişeler var ve bu endişeler ise oylara yansıyabilir.

Türkiye’nin bir diğer sorunu ise, HDP’nin yani Kürt yurttaşların oylarına talip olan partinin Türkiye’de yine de anayasal sistemi değiştirerek, Türkiye’de üniter yapıdan daha federal bir yapıya geçilmesi isteği. HDP yaklaşık %10’luk olan oyları ile bir pazarlık içine girdi ve bir bakıma AK Parti’ye ben sana başkanlığı veririm, ama sende bana özerkliği ver gibi bir tutum içerisinde.

Yanı sizce HDP başkanlık sistemini destekliyor mu?

Hayır çok açık desteklemiyor, ama Adalet ve Kalkınma Partisi ile müzakereye giriştikleri ve pazarlık yaptıkları açık. Halkların Demokratik Partisi biraz da Türkiye’deki Sol kesimin oylarını alabilmek için zaman zaman Erdoğan karşıtı söylemlere giriyor ama pratikte HDP ve AKP’nin bir özerklik temelinde çalıştıkları ve bunun için ise yıllardır gizli müzakereler yürüttükleri biliniyor.

Sayın Akalın AK Parti dönemi Türk dış politikasını özellikle de Suriye ve Irak konusunda nasıl buluyorsunuzdur? ve 7 Haziran seçimlerine bu nasıl yansıyabilir?

Tabi ki Adalet ve Kalkınma Partisi Suriye ve Irak konusunda çok yanlış yaptı. Türkiye’nin sınırlarını aştı ve orada Esad’a karşı olan herkese Suriye’ye girme izni verdi ve hatta o muhalefeti silahlandırdı ve sayire. Onun için Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin Suriye politikası bence çok yanlış ve Türkiye’de de çok tepki topluyor ama bir yandan da malesef böyle bir mezhepçi eylemde Erdoğan tarafından körükleniyor. Yani Sünni-Şii şekilde bir bölünme ve özellikle de Esad’a karşı körükleniyor.

Ama Irak konusu biraz daha farklı. Irak’taTürkiye daha çok Kuzey Irak’taki Barzani oluşumu ile işbirliği içine girdi ve bu ilişkiyi sürdürmeye çalışıyor ama bir yanda da Suriye’nin kuzeyinde ve Kobani gibi yerlerde PKK’nın yan örgütü diyelim, yani PYD’nin savunduğu kantonları destekler havaya girdi ve sanki bir öyle ve bir böyle tutum var. Irak’ın bütünlüğü çok önemli, Irak mezhepsel ve etnik açıdan bölünmemeli ve Irak’ın toprak bütünlüğü korunmalı. Türkiye Irak’ta hem Sünni grupları ve hem de Kürt grupları ve bunların da başında Irak Kürdistan Özerk Yönetimi’ni destekliyor ve bence bu çok yanlış bir tutum. Ekonomik ilişkiler de var burada.

Ama bunu açık söylemek lazım, şimdi Türkiyede seçim kampanyalarında dış politika çok fazla konuşulmuyor. İnsanların güncel ihtiyaçları ve ekonomik çıkarlar daha çok gündemde.

 

 

 

Efendim son soru olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Nisan günü Tahran’a bir ziyaret gerçekleştirdi ve bu ziyaret sırasında gerilen iki ülke ilişkileri bir az olsun onarılmış oldu. İran-Türkiye ikili ilişkilerininin geleceğini nasıl görüyorsunuzdur?

Adalet ve Kalkınma Partisi ve Erdoğan’ın dış politikada belki de doğru yaptığı şeylerden birisi İran’la dostluğa önem vermesi. Her iki tarafta bundan yarar sağladı ama son dönemde bunun bazı alanlarda değiştiğini gördük nazarın Yemen buhranında Erdoğan çok açık bir şekilde İran aleyhine tavır ald ve İran’ı eleştirdi. İran bu işlere karışmasın filan gibilerden ve bunun ise İran’da tepki yarattığını ve bir çok milletvekilinin Erdoğan’ın İran’a gelmesine karşı çıktığını da biliyoruz.

Erdoğan, İran ziyareti sırasında olumlu bir adım attı ve havayı yumuşattı ve İran’la ilişkileri sürdüreceğini öyledi. Şimdi bu önemli çünkü iki ülkenin iyi ilişkiler içerisinde olması iki ülke halkının da yararına. Eğer Ortadoğu mezhep temelinde bir kutuplaşmaya gitmez ise bu ilişkiler daha da iyi olabilir. Çok kritik bir süreçten geçiyoruz ve ilişkilerin en azından bu seyirde devam etmesini diliyorum.

O.SH