Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye yönelik sert eleştiriler ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB ile müzakerelerin devamı konusunda referanduma gidilebileceği açıklamasıyla birlikte Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin geleceği tartışılıyor.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı AK Partili Berat Çonkar, AB'den gelen ‘müzakereleri dondururuz' açıklamalarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirterek "Bu iş öyle ilanihaye uzatılacak, Türkiye'yi habire kendi kafalarındaki bir şablona göre terbiye etmeye çalışacak bir imkanı Avrupa'ya vermez. Ya bunun kararını kendileri verirler, ya da Türkiye bu şekilde tehdit edilmeye razı olmaz. Halkımıza gideriz ve halkımızın görüşleri doğrultusunda biz bu süreci ona göre neticelendiririz" dedi.
TBMM AB Uyum Komisyonu'nun CHP'li Başkanvekili Özkan Yalım ise AB ile ilişkilerde yaşanan krizin, Türkiye'de son dönemde özgürlüklerin kısıtlanmasından kaynaklandığını ifade ederek "Ben kısa vadede bu konuda halka gidileceği, referandum olacağı kanaatinde değilim. Ayrıca gidilse ne gidilmese ne, nasıl olsa şu an itibariyle bu tutumla, özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın, hükümetin bu tutumuyla, bu kadar insanların özgürlüklerinin kısıtlandığı bir ortamda AB'ye girmemizin şu anda hayal olduğunu herkes biliyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan krize ve AB yetkililerinden Türkiye'ye yönelik eleştirilere ilişkin yaptığı açıklamada "AB adeta bizi zorlayarak, bizim sürecin dışına çıkmamızı istiyor. Eğer bizi istemiyorlarsa, ev sahibi olarak, bunu açıkça söylesinler, gereken kararı alsınlar. Bize yapılanlara karşı ilanihaye sabredemeyiz. İleride gerekirse, biz de halkımıza sorma yoluna gideriz. Nasıl İngiltere halka gitti, halkına sordu. Biz de halkımıza sorarız. Bakalım halk ne diyor? Milli irade ne diyor? Milletimiz ne derse onu yaparız" demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamalarının ardından Türkiye'nin AB ile müzakerelerini devam ettirip ettirmeyeceğine ilişkin bir referandum yapılıp yapılamayacağı konusu gündeme geldi. AB'ye aday bir ülke, müzakere başlıklarının tamamlanması sonrasında birliğe giriş için referandum düzenleyebiliyor, ancak müzakerelerin sürdürülmesine ilişkin bir referandum daha önce yapılmadı. İngiltere'nin AB'den çıkışının oylandığı ‘Brexit' olarak adlandırılan referandumun ardından Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin geleceği hakkında yapılacak referandumun ‘Trexit' adlandırılabileceği ifade ediliyor.
Konuya ilişkin Sputnik'e değerlendirmelerde bulunan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Berat Çonkar, "İkide bir AB'nin yetkili sayılan şahısları ‘Müzakereleri donduracağız, müzakereleri askıya alacağız, Türkiye'ye yaptırım uygulayacağız' gibi tek taraflı kendilerine göre birtakım tehditler savuruyorlar. Doğal olarak böyle bir durum karşısında da Türkiye'nin bunu ilânihaye sallantıda bırakması, beklemesi bizim için uygun değil. Millet olarak da ülke olarak da biz böyle bir durumda kalmak istemeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamasıyla "Siz madem böyle bir şeyi düşünüyorsunuz, bunu uzatmayın, gerekli değerlendirmenizi yaptıktan sonra kararınızı bize iletin. Eğer ki bu şekilde Türkiye'yi tehdit eder tavırlarla bu işi böyle uzatıp askıya alma gibi bir süreç işletmeyi düşünüyorsanız da bu durumda Türkiye olarak biz aynen İngiltere'de olduğu gibi halkımıza sorarız. Bu sürecin bize ne getirip ne götürdüğünü, Avrupa'nın tutumunu, buradan bize bir gelecek olup olmadığına dair halkımızın fikrini alırız ve nihai kararı biz de bu şekliyle verebiliriz" demiş olduğunu dile getiren Çonkar, şöyle konuştu: "AB'nin bu ciddiyetsiz tavrına karşı Cumhurbaşkanımız da milletinin hakkını gözeten, gayet yerinde bir çıkış yapmıştır. Gayet olumlu, normal karşılıyoruz. Ben de bir parlamenter olarak, KPK Başkanı olarak bu tutumu aynen destekliyorum, aynı hissiyat içerisindeyim. Bu iş öyle ilanihaye uzatılacak, Türkiye'yi habire kendi kafalarındaki bir şablona göre terbiye etmeye çalışacak bir imkanı Avrupa'ya vermez. Ya bunun kararını kendileri verirler, ya da Türkiye bu şekilde tehdit edilmeye razı olmaz. Halkımıza gideriz ve halkımızın görüşleri doğrultusunda biz bu süreci ona göre neticelendiririz."
Çonkar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Avrupa'dan yeterince destek görmediklerini, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun Avrupalı üyelerinin halen Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirmediğini ifade ederek "Bu darbe girişimi sonrasında samimi bir dayanışma göstermekten uzak kaldılar. Bunun yanında da üstüne üstlük maalesef ki terörü destekleyen bir görüntü içerisinde o koronun içerisine katılarak yeniden negatif bir tutum içerisine girdiklerini görüyoruz. Biz ancak Türkiye'nin demokratik sisteminin yanında sağlam bir duruş gösterirlerse ve teröre karşı da birlikte bir mücadele içerisine girerlerse Avrupalı parlamenterlerle yeni bir şeyler konuşabiliriz. Onun dışında konuşacak fazla bir şey kalmıyor" diye konuştu.
Temaslarında AB yetkililerine bu tutumlarını gözden geçirmeleri gerektiğini hatırlattıklarını, ancak halen ‘ciddiyetten uzak' açıklamaların devam ettiğini söyleyen Çonkar, "Bu da parlamentolar arası diyalogu da ciddi anlamda olumsuz yönde etkiliyor, gölgeliyor. Yani Avrupa bir karar vermek durumunda; Türkiye gibi bir müttefikinin yanında mı olmak istiyor, yoksa marjinalleşmiş eli kanlı terör örgütleriyle birlikte mi anılmak istiyor? Biz bu mesajı net olarak veriyoruz, onlardan gelecek adımı bekliyoruz açıkçası yeni bir toplantı için" dedi.
Çonkar, AB'den gelen Türkiye'nin olağanüstü hal uygulamalarıyla otoriterleştiği eleştirilerine de yanıt verdi. "Bunların hiçbir kıymet-i harbiyesi yok" diyen Çonkar, şöyle devam etti:
"Çünkü bunlar gerçekçi bir temele dayanmıyor. Biz bu paralel yapıyla, FETÖ'yle, benzer yapılarla aynı şekilde darbe girişimi öncesinde de mücadele ederken bizim söylediklerimizi kâle almadan gerçeğe dayanmayan aynı nakaratları tekrarlıyorlardı. Şimdi darbe girişimiyle birlikte her şey gözler önüne serildi, halen aynı tutumu takınmaları da kendilerinin aslında hiçbir inandırıcılıklarının kalmadığını gösterir. Çünkü bizim önceki uyarılarımıza hakikaten duyarsız kalmışlardı. Biz en azından bütün her şey böyle açıkça ortaya çıktıktan sonra bu tutumun ciddi şekilde değişmesini bekliyorduk. Şu anda benzer ezbere ifadelerle Türkiye'nin olağanüstü hal sürecinde hukuk süreci içerisinde yaptığı çalışmaları bu şekilde eleştirmelerinin bir değeri yok bizim açımızdan. Ancak kendi kredibilitelerini sağlayacak şekilde Türkiye'nin bu mücadelesinde yanında yer alırlarsa ve Türkiye'yle birlikte her türlü otoriter, totaliter, terörist yapılara karşı birlikte bir tutum alabilirlerse biz o zaman onların haklı olabilecek eleştirilerini değerlendirmeye alabiliriz. Şu anda değerlendirmeye alınacak bir kredibiliteleri kalmadı, bunu net olarak söyleyebiliriz.”
" TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanvekili ve CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım da Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan gerginliği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamalarını Sputnik'e değerlendirdi.
Türkiye-AB ilişkilerinde 60 yıllık bir emek olduğunu belirten Yalım, "Bütün bu emeğin üzerine sünger çekmek adına yapılan bu açıklamayı maalesef izledik. Burada bütün AB ülkeleri hatalı konuşuyor da sadece Sayın Cumhurbaşkanı mı doğru konuşuyor, bunun yorumunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Biz Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı kendi kişisel hatalarının bütün Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan 79 milyona mâl edilmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Bugün özgürlükler, insanların yaşama özgürlüğü çok daha ön planda olsa, akademisyenler, gazeteciler daha özgürce kalemlerini kullanabilseler, yorumcular ekranlarda daha rahat ve özgürce konuşabilse, seçilmişler herhangi bir mahkeme kararıyla yargılanmadan içeri alınmasa AB bu şekilde bir tepki göstermez. Burada hata ararken ilk önce kendimize bakmamız gerekiyor. AB'nin yaptığı eleştirileri dikkate alıp başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere hepimize ne görev düşüyorsa bunu tekrar gözden geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim" diye konuştu.
AB ile müzakerelerin devam edip etmeyeceğine ilişkin bir referandumun gündeme geleceğini düşünmediğini ifade eden Yalım, "Ancak uzun zamandır AB ile olan ilişkilerde bir sıkıntı var. Bu sıkıntının da ayyuka çıkmasının sebebi özgürlüklerin kısıtlanması" dedi.
Darbe girişiminin ardından ağustos ayı başında kendisi, MHP'li Ekmeleddin İhsanoğlu ve dört AK Parti milletvekili ile birlikte Brüksel'i ziyaret ettiklerini ziyaretlerinde iki temel soruyla karşılaştıklarını anlatan Yalım, şöyle konuştu: "Bir tanesi bir tanesi ‘İdamı tekrar getirmek istiyor musunuz?' diğeri de ‘Şu anda tutuklu bulunan kişilerin işkence görüp görmedikleri ve adil yargılanıp yargılanmayacakları.' Ben özellikle en son söz aldım, AK Partili vekillerin önce sorulara cevap vermesini bekledim. Burada özellikle şunu belirtmek isterim; idamı belki Türkiye içinde lanse ediyorlar ama Avrupa'da kesinlikle bu soruya ‘Hayır, idamı geri getirmeyeceğiz' cevabı verdiler. Diğer taraftan AB'nin bu eleştirilerine kulak verdiklerini ancak yalnız kaldıklarını AK Parti vekilleri açıkladılar. Sonuç itibariyle ben kısa vadede bu konuda halka gidileceği, referandum olacağı kanaatinde değilim. Ayrıca gidilse ne gidilmese ne, nasıl olsa şu an itibariyle bu tutumla, özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın, hükümetin bu tutumuyla, bu kadar insanların özgürlüklerinin kısıtlandığı bir ortamda AB'ye girmemizin şu anda hayal olduğunu herkes biliyor."
Sputnik