Sputnik'in haberine göre, İstanbul'da Pera Palas'ta düzenlenen Beyoğlu Sohbetleri'nde hayat hikayesinin salonda bulunanlardan farklı olmadığını anlatan Yıldırım, "Anadolu'nun zor coğrafyasında dünyaya gelmiş, çocukluk yıllarından sonra daha iyi bir gelecek için batıya, gurbet yollarına düşmüş ailelerin çocuklarıyız" dedi.
Binali Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Fırat Kalkanı hadisesinde 2 bin kilometrekarelik bir alanda DEAŞ'la en çetin mücadeleyi Türkiye verdi. Şimdi o bölgede 100 binden fazla insan döndü, yerleşti, ticaretle uğraşıyor, geleceğe umutla bakıyor. Sadece 160 bin öğrenci orada okullarda okuyor. Hastanesi var, okulları var, karakolları var, her şeyleri var. Kendilerine göre idari yapılaşmayı yaptılar. Türkiye bunlara destek veriyor, bunlara kaynak ayırıyor. Neyi yapmaya çalışıyoruz? Biz diyoruz ki Suriye'nin tamamında bu mümkün. Bunu göstermeye çalışıyoruz. 3 bin 600 DEAŞ militanını biz orada etkisiz hale getirdik. Amerika dünyayı ayağa kaldırıyor, ortada bir şey yok. Irak'ta, Suriye'de laf çok icraat zayıf ama biz yapıyoruz. Örnek ortada. Şimdi bazıları diyor ki 'Afrin'e niye gidiyor Türkiye, niye müdahale ediyor?' Gerçekleri bilmek lazım. 2012 yılında Afrin'e doğru Fırat'ın doğusundan PKK terör örgütünün tıpatıp aynısı olan, PYD/YPG unsurları geldi yerleştiler. Afrin'in demografik yapısına bakın, Araplar ağırlıklı yüzde 60, yüzde 35 Kürtler var, Türkmenler var ve diğer küçük küçük etnik gruplar var. Geldiler burada silahlı militanları marifetiyle baskı kurdular, önce insanların mallarına mülklerine el koydular, haraç toplamaya başladılar, çocuklarını zorla askere aldılar. 2014'te de 'Biz burayı kanton ilan ettik' dediler. Kanton ilan ettikten sonra 130 kilometre olan hudutlarını boydan boya 90 santimetre kalınlığında tüneller ve siperlerle kazdılar, silahlı adamlarını oraya yerleştirdiler. Peki niçin yapıyorsunuz bunu? Böyle biri ihtiyaç nereden doğuyor? Siz kimsiniz? Siz Suriye devleti misiniz? Siz Suriye'nin silahlı gücü müsünüz? Size karşı düşmanlık mı var? Niçin yapılıyor bu?
Türkiye, Suriye'de bu iç savaşın, yaklaşık 800 bin insanın ölümüne neden olan ve 10 milyondan fazla insanın yerini yurdunu terk etmesine vesile olan bu savaşın bitmesini istiyor. Bu artık sürdürülemez bir durumdur. Bunun için biliyorsunuz Rusya ve İran ile Türkiye olarak bir inisiyatif aldık. Çok da mesafe kat ettik. Yapılan bu çalışmaların akamete uğramasını istemiyoruz. Geriye dönüş istemiyoruz.
"Soruyoruz; 'Niye kardeşim? Siz NATO'da üyesiniz. En büyük üyesiniz, Türkiye ikinci geliyor. Bizimle müttefiksiniz. Niye böyle yapıyorsunuz?' ifadesini kullanan Yıldırım, "Verdikleri cevap şu; 'Bu bir tercih değil, bir mecburiyet.' Aynen tabir bu. İyi de peki kardeşim Amerika gibi büyük bir ülke, dünyanın süper gücü, bu kadar ordusu var bu kadar imkanı var. Üç beş tane caniye, alçak terör örgütüne muhtaç bir ülke mi? Bu nasıl izah edilecek? 'Efendim bunlarla bizim işimiz bitecek ve sonra bunlarla yolumuzu ayıracağız.' Bu çok inandırıcı geliyor mu sizlere?" diye konuştu.