Mehr Haber Ajansı, ABD’nin Connecticut Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan Doç. Dr. Jeffrey Lefebvre ile "Afrin operasyonu" üzerinde bir röportaj gerçekleştirdi

Fatemeh Mohammadipour: Türkiye’nin Suriye’deki Afrin bölgesinde başlattığı operasyon, ilk anlarından beri farklı ülkelerden çeşitli tepkilerin ortaya çıkışına sebep oldu.

Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi’nin Ankara’nın bu konuda Suriye’ye bilgi verdiğine dair yaptığı açıklamalarına rağmen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Türkiye’nin gerçekleştirdiği “Zeytin Dalı Harekatı”nı birer işgal girişimi olarak değerlendirip şöyle dedi: Türkiye’nin Afrin operasyonu bu ülkenin Suriye krizinin başlangıcından beri sergilediği terör destekli tavırlarıyla bağlantısız değil.

İran da Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir bildiri vasıtasıyla bölgedeki ülkelerin toprak btünlüğüne saygı duyarak bu operasyonun derhal son bulması isteğinde bulunmuştu.

Bu bağlamda Mehr Haber Ajansı, ABD’nin Connecticut Üniversitesi Siyasi Bilimleri Anadalı’nda araştırma görevlisi olan Doç. Dr. Jeffrey A. Lefebvre ile aşağıda okuyacağınız röportajı gerçekleştirdi:

* Türkiye’nin günlerdir yürüttüğü Afrin operasyonundan amacı ne?

- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump’ın Suriye sınırlarında çoğunlukla YPG milislerinden oluşacak bir “sınır gücü” açıklaması ardından bayağı sinirlendi. Ertesi gün ise Erdoğan bu güçlere yönelik “terör ordusu” tabirini kullandı. Zira Türkiye’ye göre YPG, terör örgütü olarak tanımladığı PKK ile bağlantılıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin Afrin saldırısı aslında önleme amacıyla gerçekleşn bir siyasi girişimdi ve bunu ortaya çıkaran en önemli neden ise Ankara ile Washington arasındaki politik anlaşmazlıklardı.

* Türkiye, sözü geçen operasyon aracılığıyla hangi jeopolitik amaçlara ulaşmayı planlıyor?

- Jeopolitik açıdan YPG ile müttefikleri yani Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Halep’in kuzeybatısında yer alan Türkiye sınırı boyunca uzanan geniş bir bölgeyi kontrol altında tutmaktadır. Böylece Ankara da bu alanda PKK’yı güçlendirebilecek bir Kürt ekseninin oluşumundan dolayı gayet kaygılı.

* Erdoğan’ın Suriye’yi işgal etmeyi planlamadığına dair yaptığı ifadelerini de göz önünde bulundurursak, acaba Türkiye’nin operasyon ardından bölgeyi terk edeceğini düşünüyor musunuz?

- Bana göre, Türkiye en kısa zamanda bölgeden çekilmeyi amaçlıyor çünkü aksi takdirde işgalci güç olarak tanımlanabilir. Rusya’nın Şam yönetimiyle yaptığı işbirliğini dikkate alırsak Türkiye bu konuda gayet ince bir şekilde davranmalı. Öte yandan ise DEAŞ karşıtı mücadele boyunca YPG ile mecburi bir işbirliği içerisinde olan Suriye devleti, YPG/SDG ekseninin siyasi ve askeri açıdan güç kaybıyla yüzleşmesi için pek rahatsız değil.

* Sizce neden uluslararası toplum, Türkiye’nin bu girişimi karşısında gerekli tepkiyi göstermedi?

- YPG’nin bu konuda yüzleştiği en büyük sorun, Türkiye’nin NATO üyeliği sonucu Avrupa ve ABD için epey önemli olan bu kuruluşa (NATO) ait menfaatlerin herhangi bir tehdit ile karşılaşmaması gerektiğini destekleyen eğilimlerin güçlenmesidir. Bunlara ilave olarak, Türkiye’nin YPG ile PKK arasında bağlantı kurması bu operasyonun Rusya ve dolaylı olarak Suriye’nin görünüşte de olsa onayını beraberinde getirerek küresel toplumun bu konuda ciddi bir tepki göstermesini de engellemiş oldu.

Çeviri: Kamran Azar