İtalyan “Il Faro Sul Mondo” dergisinde yayımlanan bir yazıda, “ABD ile Avrupa ülkelerinin Rusya 2018 devlet başkanlığı seçimlerine müdahale etme ve yeni kutuplaşma yaratmak için bir çaba içerisinde olduğu” yorumu yapıldı.
Bu yazıda, “Gizli belgelere göre, son günlerde yapılan Rusya 2018 devlet başkanlığı seçimlerinin sürecine müdahale etmeyi amaçlayan ABD, hazırladığı kapsamlı planını istihbarat ve operasyonel birimleri vasıtasıyla uygulma aşamasına geçirdi” belirtildi.
“ABD ve Avrupa, Rusya’daki seçimlerde rol aldı” başlıklı yazıda, şu ifadelere yer verildi: “Son dönemlerde ABD ve Rusya arasındaki gerginlikler arttı. Bu gerginlikler, Suriye, Akdeniz, Baltık ve Kırım Yarımadası gibi dünyanın çeşitli yerlerinde de ortaya çıktı. Zaman geçtikçe, ABD ve Rusya arasındaki savaş alanı bile genişliyor. Bu durumda Avrupa ülkeleri de doğrudan bu karmaşık sürece katılmışlardır.
Bir yandan Avrupalı ülkeler NATO olmadan ve ABD’nin desteğini almadan, Rusya’nın tehditlerine karşı bağımsız ve birleşik bir ordu kurma gücüne sahip değil. diğer yandan da, ABD ve NATO'ya olan taahhütleri, ABD ve Rusya arasındaki mevcut anlaşmazlıkların barışçıl çözümü için manevra kabiliyetlerinde ciddi bir düşüşe neden oldu.
Kesin olan şey, uluslararası arenada etkili aktörler olan Avrupa ülkelerinin ABD ve Rusya arasındaki kalıcı gerginliklerden (özellikle askeri boyutta) kaçınmayı güvenliği için bir ön şart olarak görmeleridir. Avrupa ülkeleri ayrıca, Washington ve Moskova arasında herhangi bir çatışmanın meydana gelmesi durumunda Avrupa'nın söz konusu iki gücün ortak oyun sahası olacağını ve zarar göreceklerini iyi biliyorlar.
Ancak, asıl soru şu: Avrupa devletleri Beyaz Saray ile Kremlin arasında arabuluculuk gücüne sahip mi? Rusya ile ABD arasındaki olası kronik gerginliklerin karşısında durabilecekler mi? Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır.
Gerçek şu ki, birçok AB üyesi ülkenin NATO'ya üye olmasının yanı sıra Avrupa Birliği'nin jeostratejik ve hatta jeo-ekonomik statüsü, bu ülkeleri ABD ve Rusya arasındaki çatışmanın bir parçası haline getirmiştir.
Dünyadaki en iyi bilinen arabuluculuk kurallarına göre, bir aktörün bağımsızlığı ne kadar az olursa, arabuluculuk gücü de azalır. Avrupa, ABD ve Rusya arasında bir arabulucu rol oynayamaz, zira doğrudan kendisini de etkileyecektir. Avrupa Birliği şu anda çeşitli coğrafi ve stratejik alanlarda Rusya ile karşı karşıya.
Hiç kuşkusuz, yakın gelecekte, Avrupa'nın ABD ve NATO ile ilişkileri konusunda daha ciddi politik çatışmalara tanık olacağız. Bu anlaşmazlıklar ABD ve Rusya arasındaki çatışmaların büyümesiyle beraber ciddi şekilde artacaktır.
2014'ten bu yana, Ukrayna'daki kriz, ardından Suriye’de Rusya ve NATO arasındaki gerginliğin artması sonucu Avrupa, ABD ile Rusya arasındaki çatışmaya doğrudan girmiştir. 2017 yılında bu durum iyice yoğunlaştı.
2017 yılı yaz sezonunda NATO'nun yaptığı Polonya ve Litvanya'daki askeri tatbikatta, NATO güçleri Rusya’yı düşman olarak hedef gösterdi. Buna karşılık olarak Rusya ise, Kalingrad bölgesinde askeri bir tatbikat düzenleyerek NATO’ya keskin bir tepki verdi. Hiç şüphesiz, 2018'de Rusya ve ABD arasındaki gerginlikler daha da artacaktır. Fakat asıl soru, Avrupa'nın geleceği ne olacak? Bu soruyu kimse cevaplayamaz.
ABD, AB ile birlikte Rusya'nın politik dokusunu değiştirmek amacıyla büyük bir çaba sarfetmektedir. Washington ve Avrupalı NATO üyeleri, Rusların dış politikayı yeniden gözden geçirmelerinin ve Kremlin'in NATO tehditlerine karşı geri çekilmesinin en önemli yollarından birinin, Rusya'nın iç yapısının biçimini bazı kalıcı siyasi çatışmalar ve kronik anlaşmazlıkların ortaya çıkması yoluyla bozmak olduğunun farkındadır.
Bir sonraki konu ise, ABD ve Avrupa Birliği'nin ‘seçimler’ i Rusya'daki NATO yanlısı ve Batı akımlarını güçlendirecek ve Putin'in gücünü zayıflatacak en hassas olan siyasi bir olay olarak görmesidir.
Başka bir deyişle, ABD ve Avrupa, Moskova'nın iç ve dış politikasındaki bazı caydırıcı faktörleri Rusya 2018 devlet başkanlığı seçimlerine doğru bir şekilde enjekte etme fırsatı olarak görüyor. Washington ve Avrupa, anketlere göre Putin'in yeniden seçileceğini biliyordu. Bununla birlikte, NATO üyeleri bu ülkedeki seçimlere müdahale ederek Rus partileri ve halkları arasındaki iç bölünmeyi güçlendirmeye çalıştı.
Şu anda Batı, Rusya’daki devlet başkanlığı seçimlerinin sonucuna çok fazla önem vermiyor, ancak ülkenin içinde çalkantılı bir siyasi ortam yaratarak Rusya’nın gücünü kısıtlamayı amaçlıyor. Yakın gelecekte, ABD'nin seçimlere müdahalesini ifşa eden Rus yetkililerin açıklamalarını göreceğiz.”