ABD'nin Türkiye ile İran'a karşı yaptığı baskılar bu iki komşu ülkeyi birbirine yakınlaştırarak Tahran ile Ankara'nın bu konuda işbirliği sinyali vermeyi asla göz ardı etmediğini de açığa çıkarmıştır.

Kamran Azar ve Azar Mahdavan: ABD'nin Türkiye ile İran'a karşı yaptığı baskılar bu iki komşu ülkeyi birbirine yakınlaştırarak Tahran ile Ankara'nın bu konuda işbirliği sinyali vermeyi asla göz ardı etmediğini de açığa çıkarmıştır. Ancak sözü geçen yakınlaşmanın geçici olması veya ilerdeki süreçte daha etkin bir dostluğa yol açacağı konusu dikkate alınması gereken bir başlıktır.

Türkiye Siyaset Alanı Uzmanı Musa Dadashzade bu konuyu Mehr Haber Ajansı için aşağıda okuyacağınız yazıda yorumladı.

Türkiye ve İdlib meselesi

Türkiye'nin Suriye politikası ve özellikle de İdlib meselesi üzerinde uyguladığı yaklaşım çift yönlü bir özelliğe sahiptir; Cumhurbaşkanı Erdoğan bir taraftan “Nusra Cephesi” gibi örgütlere mensup şahısların Türkiye'ye giriş yapmasını istemiyor, zira Türkiye'nin bu gruplara verdiği desteklere rağmen ülke içindeki laik ve dindar kesim arasında hızla yükselen anlaşmazlığı daha da alevlendirebileceği için uygun bir seçenek değil. Öte yandan da Erdoğan halen Beşar Esad'ın iktidarda kalmasını istemiyor.

ABD'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı yaptırımlar ve liranın değer kaybı

15 Temmuz'daki sonuçsuz darbenin ardından tüm suçlamalar Fetullah Gülen'e yönlendi. Böylece Türkiye defalarca ABD'den Gülen'i iade etmesi talebinde bulundu, fakat her seferinde ret yanıtıyla karşılaştı. Bu gelişmelerin devamında ortaya çıkan Rıza Zarrab ile Halkbank dosyası iki ülke arasındaki münasebetleri daha da zedeleyerek günümüzdeki duruma getirdi.

Diğer yandan ise ABD, Türkiye'nin Batı cephesinde yer alamaya devam etmesini istiyor; örneğin Rusya'dan S-400 sistemini alması ile İran'ı yaptırımlara karşı desteklemesini asla olumlu karşılamıyor. işte bu nedenlerden dolayı da Ankara'ya ekonomik baskı yapıyor.

Yaptırımların ardından İran ile Türkiye arasındaki ilişkiler

Türkiye her daim İran ile ABD arasında bir tür menfaat ikilemine kapılmış durumda. Türkiye petrol ve doğalgaz konusunda İran'a ihtiyaç duymaktadır fakat bununla birlikte bu ülkeyi ziyaret eden İranlı turistlerin sağladığı gelir ise vaz geçilecek bir konu değil. Böylece İran, Türkiye için büyük bir menfaat kaynağı haline gelmiştir.

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın döneminde ABD'nin İran karşıtı yaptırımlarını delmeyi başaran Türkiye günümüzde karşılaştığı ekonomik baskılar neticesinde aynısını yapmaya kalkarsa daha zararlı çıkacak.

Erdoğan da Atatürk gibi ismini Türkiye siyasi tarihinin zirvesine yerleştirmeye çalışıyor

Erdoğan, Atatürk'e ters Osmanlı İmparatorluğu'nun zirveye yerleştiği dönemi yeniden canlandırmayı planlıyor. Bu yönde yapılan camiler, Ramazan ayındaki etkinlikler ve özellikle de Osmanlı dönemini konu alan dizileri örnek olarak gösterebiliriz. Fakat Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidara yükselmesiyle bu ülkenin askeri, ekonomik ve inşaat alanlarında büyük devinimlere imza atıldığına da tanık olduk.

Erdoğan’ın Atatürk ile arasındaki bir diğer önemli fark ise sahip olduğu sınır ötesi bir bakış açısıdır. Azerbaycan, Balkanlar, Kafkasya, Myanmar ve hatta Çin'de yaşayan Uygur topluluklarıyla ilgili uygulanan diplomasi Erdoğan'ın sırf ülke içindeki gelişmelere yönlenmediğini ispatlayan örneklerdir.