Payman Yazdani: Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’na girdikten sonra kaybolması konusu küresel çapta Prens Muhammed bin Selman’a karşı yoğun tepkilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu yönde olup bitenler ise ilk başta konuyu tamamen reddeden Riyad’ın sonunda uzun bir aranın ardından kendi hikayesini uydurarak itiraf etmesine yol açtı.
Ancak olaya tepki gösteren ülkelerle kurumlar arasında hiçkimse Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakın siyasetçileri kadar güçlü ve net bir tutum sergilememiştir.
Güvenlik ve emniyet güçlerince yapılan çalışmaların yanı sıra Türk yetkililer de Kaşıkçı dosyasını gündeme taşıma eylemini göz ardı etmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Riyad’ın itirafı ardından dosyayı yarım bırakmayacağını ve sonuna dek takip edeceğini açıkladı.
Kaşıkçı’yı “dost” olarak hitap ettiğine rağmen Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bu konuda özen göstermesini başka boyutlardan da ele almamız mümkün.
Türkiye ile Suudi Arabistan son yıllarda Ortadoğu üzerinde hegemonya oluşturmak için ciddi bir rekabete girmiş bulunuyorlar. Mısır’da Mursi’nin iktidardan uzaklaştırılması, Katar ablukası, Suudilerin Türkiye-Suriye sınırında kışkırtıcı girişimlerde bulunması ile Türkiye için güvenlik tehdidi oluşturan bölücü Kürt örgütlerine verdiği destekler iki ülke arasındaki krizi zirveye taşıyan başlıca etkenlerdir; nitekim ki 2016 yılındaki başarısız darbenin ardından Erdoğan Suudi rejimini darbecilere verdiği destekler dolayısıyla eleştirmişti.
Kaşıkçı’nın Suudi Prens’in emriyle acımasızca öldürüldüğü konusu ise Erdoğan’a küresel toplum ile ABD’ye baskı yaparak Muhammed bin Selman’ın güçten uzaklaştırılması veya en azından bölgede yürüttüğü yıkıcı ve dengesiz politikalarının boşa çıkartılması için beklediği altın fırsatı sunmuştur.
Erdoğan ilaveten Suudilerin Suriye ile Irak’ta faaliyet gösteren bölücü Kürt örgütlerine verdiği desteklerinden ötürü Kaşıkçı dosyasını birer baskı aleti olarak kullanması da dikkate alınması gereken bir diğer nokta.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papaz Brunson olayı dolayısıyla Türkiye’ye uygulanan ablukalar neticesinde meydana gelen ekonomik sorunların artık gündeme taşınmaması için Amerikan rahibi serbest bırakıp ardından da derhal kamuoyunun dikkatini Kaşıkçı meselesine yönlendirerek kendisini hedef alan eleştirilerin temposunu düşürmeye çalışıyor.
Erdoğan ile Türkiye yönetmi son zamanlarda basın mensuplarına yaptıkları baskılardan dolayı birçok eleştiriyle karşı karşıya gelmişlerdi. Fakat şimdi artık Erdoğan, Kaşıkçı konusunda yaptığı girişimler vasıtasıyla belki de kendini gazetecilerin haklarına destek veren bir lider olarak göstermeye çalışıyor.