Münih Güvenlik Konferansı’na katılmak için Almanya’yı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif bugün konferansta yaptığı bir konuşmada şöyle dedi: INSTEX mekanizmasının Avrupa tarafından oluşturulması onların nükleer anlaşmayı kurtarma konusunda üstlendiği taahhütlerin bayağı gerisinde kalıyor.
Zarif’in söz konusu konferanstaki konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
Geçen Pazartesi günü sokaklara inen milyonlarca İran vatandaşı İslam Devrimi’nin 40. yıldönümünü kutladı fakat ABD yine de İran’ın kendi kaderini belirleme hakkını kabullenemiyor. İşte bu nedenden dolayı da bir süredir İran’a yaptığı aşırı odaklanma girişimi bir çeşit hastalığa dönüşmüştür.
Geride bıraktığımız iki sene boyunca ABD İran’a karşı hasmını aşırı bir seviyeye taşımıştır; bunun en açık örneği ise zor şartlarda oluşup BM Güvenlik Konseyi’nin onayına sahip olan nükleer anlaşmanın ABD tarafından yasa dışı bir ekilde çiğnenmesiydi.
Son günlerde bazı şahısların kendi istekleri dışında katıldığı Varşova Konferansı’nda ABD Başkan Yardımcısı ile Dışişleri Bakanı, anlaşma kapsamında taahhütlerini yerine getirdiği için Avrupa’yı azarladılar.
Tüm bunların yanında ABD sistematik bir şekilde İsrail’in Filistinlilere karşı yaptığı daimi ve utanç verici işgal girişimlerini meşru çıkarmaya uğraşarak Lübnan ile Suriye’deki toprak bütünlüğü ihlallerini örtbas edip tüm bunların İran bahanesiyle yapıldığını ileri sürüyor.
ABD bize karşı bazı iddialarda bulunuyor ve bazı diğer ülkeler de bunları gözleri kapalı bir şekilde papağan gibi tekrarlıyor; konu da şu: İran bölgeye müdahalede bulunuyor. Halbuki bin kilometreyi aşan ABD ordusu sınırlarımızda askeri üs kurmuştur.
Acaba yok etme tehdidinde bulunan taraf İran mı yoksa ülkemizi açık bir şekilde tehdit eden ve tüm yalancı çobanların başını çeken Netanyahu mu? Hangisi daha korkunç: Yemen halkına dehşet saçan füzeler mi yoksa DEAŞ’a karşı savunma amacıyla fırlatılan İran’ın füzeleri mi?
İran’ın DEAŞ’a karşı Irak ve Suriye halkına verdiği destekler bu terör örgütünü tamamen ortadan kaybolma eşiğine getirdi.
İran’ın dış politkasının amacı ise güçlü bir bölgenin oluşumu ile takviyesi yönünde; bu hedef, bölgesel veya küresel çapta fark etmeksizin emperyalist eğilimlerin ortaya çıkışını engelemektedir.