Uluslararası Politika Araştırmacısı Dr. Özdemir Akbal, ABD'nin Taliban ile askıya aldığı barış görüşmelerinin bir sonuca varıp varmayacağına ilişkin olarak, "Bu konuda net bir sonucun kısa bir sürede ortaya çıkması imkansızdır" dedi.

ََABD Başkanı Donald Trump geçtiğim Eylül ayında bir ABD askerinin öldüğü Kabil'deki saldırıdan dolayı Taliban'la devam eden barış müzakerelerini durdurdu ve bu müzakereleri "ölü" olarak yorumladı.

ABD ve Taliban arasındaki barış görüşmelerinin Trump tarafından askıya alınmasının ardından bu süreci yeniden sürdürme çabaları devam ediyor. Donald Trump geçtiğimiz Perşembe akşamı ABD askerlerini sürpriz ziyaret için Afganistan’a gitti.

Başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana Afganistan’a ilk kez ayak basan Trump ayrıca Cumhurbaşkanı Eşref Gani’yle de bir araya gelerek Taliban’la askıya aldığı barış görüşmelerini masaya yatırdı.

Uluslararası Politika Araştırmacısı Dr.Özdemir Akbal Mehr Haber Ajansı muhabirinin bu konuda merak ettiği sorularını şöyle yanıtladı:

1- ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz haftada Afganistan’a sürpriz bir ziyaret yapmıştı. Sizce Trump’ın Afganistan’a yaptığı sürpriz ziyaretin asıl sebebi neydi?

Trump hakkında yürütülen bir azil süreci var ABD’de. Bu süreçte Trump da çeşitli politik alanlarda güçlü olduğunu göstermek istiyor. Trump’ın seçim vaadleri arasında yer alan Suriye’de fazla görünür oldukları yönündeki açıklamalarından sonra Suriye’nin belli alanlarından asker çekilmesi ve IŞİD’in yenilgiye uğratıldığı ifadeleri bu minvalde değerlendirilebileceği gibi ABD’nin 21. yüzyılın başından beri devam eden savaşı şeklinde nitelendirilen Afganistan operasyonunun bitirilmesi ve oradaki askerlerin geri getirilmesi de ABD iç politikasında oy toplamak için önemli bir seçim vaadi. Obama’nın 2008 yılında Bush döneminden sonra Cumhuriyetçi aday John McCain karşısında galip gelmesinin sebeplerinden biri de savaşları sona erdireceği yönündeki ifadeleri olmuştur. Şaşırtıcı bir şekilde Trump da söylem ve yöntem farklılığı olsa da Obama döneminde atılan Amerikan silahlı kuvvetlerinin bölgesel sorunları bölgedeki müttefikleri ile çözmesi ve Amerikan ordusunun daha az yükümlülük altına girmesi yolunu tercih ediyor. Yani bu bakımdan Trump’ın Afganistan ziyareti temel olarak iki anlam taşıyor birincisi savaşın “kazanan” tarafı olarak Afganistan’dan çekilmeye başlık demenin getireceği muhtemel politik gücü azil sürecinde kendi lehinde kullanmak. İkincisi ise Bush döneminin askeri politikaları ile başlayan Amerikan ekonomisini de hayli olumsuz etkileyen harcamaların yükün paylaşımı ile ortaya çıkan olumsuz etkisini ortadan kaldırmak ki bu Obama döneminden beri sürdürülmeye çalışılan bir devlet stratejisi halini almış durumda.

2- Bildiğiniz gibi Donald Trump’ın Afganistan’a yaptığı ziyaretin ardından, Taliban Washington’la yeniden müzakere etmeye hazır olduğunu duyurdu. Sizce bu müzakerelerin kayda değer bir sonucu olabilir mi?

Taliban genel bir görüşle ortaya çıktığı kabul edilen 1994’ten beri Afganistan’ın önemli bir politik gücü konumunda. Bu hususta sadece terörist bir odak olarak nitelendirilen yapının aynı zamanda önemli bir desteğe sahip olduğunu da gözden kaçırmamak gerektiği kanaatindeyim. Buna ek olarak ABD’nin Operation Cyslone ile silahlandırdığı kıdemli Taliban üyelerinin bazılarının Mücahitlerin safında yer aldığına dair ifadeler de mevcut. Ayrıca bazı kaynaklar şu anda ABD Başkanlık Makamı Afganistan Özel Temsilcisi olarak görev yapan Zalmay Halilzad’ın da bu operasyon sürecinde yer aldığını belirtiyor. Dolayısıyla aslında görüşmelerin birbirini çok uzun süreden beri tanıyan taraflar arasında gerçekleştiğini söylemek mümkün. ABD’nin buradaki hedefi politik hakimiyetini kaybetmeden mümkün olan en az sayıda askeri bölgede tutmaya devam etmek. Politik hakimiyetten kastım Afganistan’ın jeopolitik konumu dikkate alındığında ABD için önemli iki rakip olan İran ve Rusya Federasyonu ile mücadelede bir hakimiyet alanı aynı zamanda da Çin Halk Cumhuriyetine yönelik bir askeri tehdit oluşturabileceği bir alan olarak bölgeyi kullanma amacını sağlamaya devam etmek. 2001’de George Bush döneminde yüzbinlerle ifade edilen Amerikan askeri varlığının hayli azaltıldığı net bir şekilde görülebilir şu anda. Trump da son ziyaretinde asker sayısının sekiz bin civarına indirilmesinin planlandığını ifade etti. Ancak bu niyetlerin beyanı aynı zamanda Taliban’ın konuya nasıl yaklaştığı ve yaklaşacağı ile de önemli. Her iki taraf da 2018 yılından beri görüşmelerini sürdürüyor bu hususta Katar önemli bir rol üstlenmiş durumda. Ancak net bir sonucun kısa bir sürede ortaya çıkması neredeyse imkansız. Yani Trump’ın seçim kampanya için kullanması açısından dişe dokunur bir neticeye varılması ise tamamen bir hayal ürünü olarak görüyorum. Dolayısıyla bu görüşmeler elbette süre verememek kaydıyla bir hayli uzun bir dönemi kapsayacak gibi görünüyor.  

3- Size göre, ABD ile Taliban arasındaki barış görüşmeleri neden bugüne kadar bir sonuca varamadı?

En azından Amerikan tarafının net olarak bir öneriyi ortaya koyabilmiş olmaması bu husus için en önemli göstergelerden biri. Zira ABD heyetinin temel sorunu röportajın başından beri belirtmeye çalıştığım gibi 1) politik etki alanını kaybetmemek, 2) bunu mümkün olan en az askeri güç ile sağlamak ve 3) halihazırdaki başkan Trump’ın bu görüşmelerden seçime yönelik olarak bir başarı hikayesi çıkarması. Özellikle 3. madde bir amaç olmaya devam ettiği sürece zaten bir sonucun elde edilmesi de imkansız hale geliyor. Zira çok uzun zamandan beri süregelen bir sorunlar silsilesinin ortaya çıkardığı kendisine belli bir alanda toplumsal ve siyasal destek de bulmuş bir yapı ile masaya otururken bir politikacının seçime dair başarı elde etme amacı ile görüşme yürütmesi akıllıca değil. Bu bir devlet stratejisi meselesidir. Yani aslında Obama döneminden itibaren planlanan ve sürdürülen bir meseledir. Bunu seçime tahvil ederek ortaya konması da sonuç elde edilememesinin önemli sebeplerinden biri. Ama bütün bunlardan daha önemlisi resmen ilan edilmiş haliyle Trump yönetimi altında 2018 yılında başlayan ancak 2010 senesinden beri sürdürülen temaslar incelenirken yaklaşık 40 yıllık bir sorun alanı ve tarafların uluslararası ölçekte birbirinden çok farklı beklentilerinin olduğunu dikkatten kaçırmamak gerekiyor. Yani aslında bir kör düğüm çözülmek isteniyor ve bu çok uzun bir zaman alacaktır.

4- ABD’nin Taliban’la barış görüşmelerini sürdürme çabaları Afganistan’da barış, güvenlik ve istikrarı sağlamak için midir yoksa başka bir nedeni mi var?

Elbette ABD’nin kendi çıkarlarını sürdürmek içindir. Zira 2001 yılında George W. Bush döneminde başlatılan ve “teröre karşı savaş” olduğu iddia edilen Anakonda Operasyonundan bugüne kadar ABD’nin attığı tüm adımlar bölgede kendi çıkarlarını korumak amacını taşımaktadır. ABD ve Suudi Arabistan’ın Mücahitleri desteklemesi de bu amacı taşıyordu. Burada asıl mesele bence Taliban’ın talepleri ve beklentileri ile ABD’nin çıkarlarını sürdürme amacının ne derecede uyum sağlayacağıdır. Eskiden Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği (SSCB) vardı ve bu dini hassasiyetleri olan yapılanmalar için büyük bir sorun alanı halindeydi. Ancak SSCB yıkıldı halefi olduğu söylenebilecek olan Rusya Federasyonu ise SSCB’nin ne ekonomik ne de sosyolojik olarak benzeri değil. Şöyle örnek vereyim SSCB döneminde Kızıl Meydan yakınlarından McDonalds kurulacak deseniz bile bu cümleyi bırakın kurmayı aklınızdan geçirmeniz bile sizin çalışma kamplarından “Lenin ve devrime yönelik kendinize öz eleştiri getirme” fırsatına sahip olmanızı sağlardı. Ama bugün Rus gençler St. Petersburg’da yahut Moskova’da bu restoranlarda buluşup Amerikalı şarkıcıların müziklerini filmlerini tartışıyor. Bu sosyo-politik ortam her ne kadar ABD’nin lehine görünse de Afganistan gibi bölgelerdeki SSCB gelirse sizin dininizi yaşamanıza engel olur söylemiyle çeşitli grupların mobilize edilmesine engel oluyor. Burada ise politik çıkarların daha net bir şekilde ortaya konması gerekliliği meselesi devreye giriyor. Yani taraflara yönetimde söz hakkı vermek, bunun şekil ve şartlarını gerçekleştirmek. Benim kanaatim eğer Amerikalı yetkililer Taliban’ın talepleri ile Amerikan çıkarları arasında bir denge oluşturabilirlerse ki bu durumda da ABD’nin halihazırdaki Afganistan hükümeti üzerindeki baskısı ile doğru orantılı olacaktır belli bir aşamaya gelinir. Ancak tüm bu çabaların ardında net olarak söyleyeyim ABD’nin mümkün olan en az para sarfıyla en az askeri çaba ile en yüksek seviyede politik çıkarı elde etme stratejisi yatmaktadır.