Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, Mehr Haber Ajansı'na verdiği röportajda ABD seçimlerini değerlendirdi.

ABD'de başkanlık ve kongre seçimlerinin süreci koronavirüs salgını nedeniyle heyecansız bir şekilde devam ediyor. ABD'de seçmenler 3 Kasım 2020'de sandık başına gidecek ve aynı gün, 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nin tamamı için de oy kullanılacak. Ayrıca, Senato'nun 100 sandalyesinin 33'ü içinde seçmen oy kullanmış olacak. Birçok eyalette valilik ve eyalet meclisi seçimleri de yapılacak.

Ama bir yandan da ABD Başkanı Donald Trump'ın koronavirüse yakalanması seçim sürecini kötü yönde etkiyecek gibi görünüyor. Ayrıca bazı uzmanlara göre Trump, Demokratların başkan adayı Joe Biden ile yaptığı ilk münazarada pek başarılı olmamıştır.

Ancak Mehr Haber Ajansı'na konuşan Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, "İlk dibeytte Trump'ın başarısız olduğuna görüyoruz ama bu seçmenin şu anda yüzde doksanın Amerika Birleşik Devletleri'nde kararını vermiş olduğu için çok da değişiklik olacağını düşünmüyoruz" dedi.

Aşagıdaki yazıda Nurşin Ateşoğlu Güzey'ın Mehr'in sorularına verdiği yanıtları okuyabilirsiniz:

1- ABD başkanık seçimleri pandemi nedeniyle inişli çıkışlı bir süreçteyken Donald Trump’ın koronavirüse yakalanmasıyla seçimler zamanında yapılacak mı diye akıllara bir soru işareti getiriyor? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Amerika Birleşik Devletleri'nde seçimin Başkan Trump'ın hastalanması nedeniyle iptal edileceğini sanmıyorum. Çünkü çok zor bir proses, bunun için biliyorsunuz kongreden karar çıkması gerekiyor ve kongrede iki tarafında da farklı partiler varlığı söz konusu, bir tarafta cumhuriyetçiler bir tarafta demokratlar, dolayısıyla bunların anlaşması bir zorluk, ayrıca anayasa gereği yemin töreni de Ocak ayında yapılması gerekiyor aksi takdirde bu anayasa değişikliği meselesini de gündeme getirir. Bu nedenle ben Amerika Birleşik Devletleri'nde seçimlerin iptal edileceğini sanmıyorum Başkan da zaten beş gün içerisinde doktorlar tarafından Amerika'daki askeri hastaneden taburcu edildi.

2- Bilindiği üzere Trump’ın Sağlık durumu iyiye giderse 23 Ekim ikinci münazara gerçekleşecektir. Bazı uzmanlara göre Trump birinci münazarada pek başarılı olamamıştır. Sizce ikinci münazarada iyi bir performans sergileyebilecek mi?

Amerika Birleşik Devletleri'nde evet bu dibeyt dediğimiz seçmenlerin oy kullanmalarını etkilemek yönünde bir tutum var, evet ilk dibeytte Trump'ın başarısız olduğuna görüyoruz ama bu seçmenin şu anda yüzde doksanın Amerika Birleşik Devletleri'nde kararını vermiş olduğu için çok da değişiklik olacağını düşünmüyoruz. Zaten bu dibeyt sonucunda yapılan kamuoyu yoklamalarında gene Amerikalı seçmenim kime oy vereceği meselesinde kararını değiştirmediğini görüyoruz, buradaki sorun aslında adayların bu çok kısıtlı sayıdaki kararsız seçmeni etkilemek yönünde politikalarını anlatmaktan ziyade birbirlerine yönelik kişisel olarak odaklanmaların sonucunda etkili bir dibeyt olmadığı kanısı hakim. Aslında biliyorsunuz bu kararsız seçmeni oy kullanmaya teşvik edecek şekilde etkileyecek olan performansı adayların nasıl göstereceği dört tane istediğimiz işte Pensilvanya gibi Florida gibi eyaletlerdeki performansları belirleyecek. Kafa kafaya giden bir seçimden bahsediyoruz dolayısıyla son dakikaya kadar biz bunu net olarak bilemeyeceğiz ama bu dibeytlerin şu anda etkili olmadığını da görüyoruz. Bu ilk tartışma programı arkasındaki kamuoyu sonucunda seçmen kararını değiştirmemiş.

3- Trump hükümetinin koronavirus mücadesindeki başarısız tedbirleri ile ülkedeki ırkçılık karşıtı protestolara bakıldığında sizce Trump’ın seçimi kazanma şansı var mı?

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın koronavirüs meselesindeki tutumu sıklıkla eleştiriliyor ve daha ziyade Biden ve taraftarları tarafından eleştiriliyor. Şu anda aslında Başkan koronavirüse yakalandıktan sonra da bu pandemiyle mücadeledeki tavrını değiştirmiş değil, bu bir gerçek. İkincisi ise bu ırkçılık meselesinde şu anda aslında işte George Floyd'u öldüren polisin kefaletle serbest bırakılması sonrası bazı olaylar yaşanılabilir ama Trump bu meseleyi şiddet boyutunu öne çıkarmak suretiyle kanun ve düzen meselesini öne çıkararak aslında olayı kendi lehine döndürmeyi başardı ve bu konuda da mesela ilk münazarada biz gördük ki Biden bu konudaki durumu kendi lehine çevirmeyi de başaramadı.

4- Biden’in başkanlık koltuğunu kazandığı taktirde Amerika-İran ilişkilerinde nasıl bir seyir izlenecek. Yani Biden Trump’ın İran'a karşı uyguladığı aynı politikayı sürdürecek mi?

Biden'ın seçimi kazanması durumunda İran politikasında bir farklı tutum bekleyebiliriz. Çünkü biraz sonra açıklayacağım gibi aslında Biden’ın, Obama’nın devamı bir yönetim olacağı aşikar. Zaten kendisi de biliyorsunuz Obama yönetiminde devlet başkan yardımcısıydı, dolayısıyla o dönemde İran'a açılan bir kart vardı. Bu, İran nükleer anlaşması üzerinden bir İran'ı uluslararası toplumla barıştırmak ve kazanmak adına bu bağlamda hiç değilse nükleer anlaşmanın yeniden oturtulması yönünde Biden'ın bir politika izlemesini bekleyebiliriz. Ama yaptırımlar ve saire konulardaki tutumu aslında İran'a masaya çağırdıklarında yeni anlaşmanın koşullarıyla ilintili olarak şekilleneceğini ve çok da kolay bir çözüme varılacağını sanmıyorum.

5- Biden, Ayasofya'nın yeniden müzeye dönüştürülmesi için Trump yönetimindan Türkiye'ye baskı uygulanmasını istemiştir. Sizce Biden'in seçilmesi Türkiye ile Amerika ilişkilerini etkileyebilir mi?

Evet, Biden’in seçilmesi durumunda Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gene söylediğim gibi Obama döneminin bir devamı olacağını söyleyebiliriz, ama Biden aslında Türkiye'yi çok yakından tanıyan bir başkan dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye arasındaki bir dizi soruna rağmen tabii ki Türkiye'nin jeopolitik konumunu özellikle değerlendireceği ve bu bağlamda ilişkilerin bir şekilde devam edeceğini ama şu sorun olabilir; Şu anda Başkan Trump'la aslında Sayın Erdoğan'ın kurmuş olduğu bir hat var yani bir diyalog hattı var bu bir avantajdı bu konuda sorun yaşanabilir.

6- Sizce Biden eğer başkan olarak seçilirse ABD'nin dünya ve Ortadoğu politikasında göze çarpar bir değişiklik mi olur?

Temel kontürlerinde yani Amerikan dış ve güvenlik politikasının temel kontürlerinde büyük bir değişiklik olmaz sadece retorik anlamda değişiklik olabilir bunlar nelerdir, işte İsrail'in güvenliğinin teminat altında tutulması, petrol akışının Amerika Birleşik Devletleri'nin kontrolü altında olması gibi mevzular hem Soğuk Savaş döneminde hem Soğuk Savaş sonrası dönemde değişen başkanlara rağmen Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejik önceliklerinin değişmediğini biliyoruz sadece yaklaşımlar ve retorik değişecek bu bağlamda aslında biz neler olabileceği yönünde ipuçlarını Obama dönemindeki yönetimin bakışını izleyerek bulabiliriz.