Amerika Birleşik Devletleri'nde 3 Kasım günü yapılan başkanlık seçiminin üzerinden dört gün geçtikten sonra, 7 Kasım'da Beyaz Saray'a çıkarak görevi Donald Trump'tan devralacak isim belli oldu. Demokrat Partili aday Joe Biden, Cumhuriyetçi rakibi Başkan Donald Trump ile seçimin düğümlendiği Pensilvanya eyaletinde farkı açarak seçilmesi için gereken asgari 270 delege sayısını aştı. Güncel verilere göre Seçici Kurul'da 290 delege kazanan Joe Biden ABD'nin 46. Başkanı oldu.
Bu sonuça baktığımızda akla gelen ilk soru şudur: Biden'ın başkanlığı kesinleşirse Türkiye- ABD hattında nasıl bir seyir izlenecek?
Mehr Haber Ajansı konuyla ilgili İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Helin Sarı Ertem ile bir röportaj gerçekleştidi. Aşağıdaki yazıda bu röportajı okuyabilirsiniz:
1- ABD'deki seçim süreci ve yapılan protestolar Amerikan toplumunun bir kutuplaşmayla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Siz bu konuyu nasıl yorumluyorsunuz?
Amerikan toplumu aslında ciddi bir değişim süresinden geçiyor. Geleneksel Amerikan toplumunun WASP (Beyaz; Anglo-Saxon ve Protestan) nitelikleri artan Siyahi ve Hispanik nüfus ile şekil değiştiriyor. Siyasal ve toplumsal kutuplaşma tarihte hiç olmadığı kadar yüksek durumda. Bu da hem iç, hem de dış politika konularında ABD'nin yönünü bulmasını, amaçlarını belirleyip, hangi araçlarla bu amaçlara ulaşacağını belirsizleştiriyor. Şu an yaşadıkları durum bu belirsizliğin yansıması.
Bu toplumları bir araya getirecek yegane konu Hristiyanlık ortak paydası. Huntington, Amerikan toplumunu birarada tutmak için bu ortak paydaya yüklenmek gerektiğini söylemişti. Ancak toplumun içinde bulunduğu şartlar, gelir adaletsizliği, fırsat eşitsizliği, yer yer devam eden ırkçılık ve insan hakları ihlalleri ortak payda olan Hristiyanlığın etkisini de azaltıyor. Küreselleşen dünyada geleneksel ABD ve onun öncelikleri değişmeye başlıyor. 2045 yılında Hispanikler toplumda çoğunluğu oluşturacak ve onları da siyahlar takip edecek. Bu durum klasik ABD'yi sürdürmek isteyen aşırı sağcıları çok rahatsız ediyor. ABD şu anda bu iç sorununa çare bulmak zorunda. Diğer dış politika meseleleri daha geriden geliyor. Öncelik iç sorunlarda. Artan Çin rekabeti de ekonomik daralma yaratmış durumda. Yeni başkan önce sağlık, ulusal güvenlik, ekonomi, insan hakları ve göçmen sorunlarına eğilmek zorunda.
2- Hangi faktörler Biden’ın seçimleri kazanmasına yardımcı oldu?
Biden, alışık olduğumuz liberal, çok taraflılığı öne alan, diplomasiye önem veren geleneksel ABD dış politika elitinin temsilcisi. Seçimleri kazanmasında elbette Trump döneminde bozulan sistemi yerine koymak, yani restorasyon isteyenleri oyları çok önemliydi. Ama bununla beraber, Biden sadece Biden kazansın diye değil, yeter ki Trump kaybetsin diyen bakış açısının da oylarını aldı. Siyahiler, Hispanikler ve özellikle de kadınlar ve okumuş kesim Trump'ın gitmesini çok istedi. Haklılardı da. Ancak toplumun diğer yüzde 50'si de hala Trump'ı destekleyen kırsal kesim ağırlıklı, iş isteyen, dünya ile pek ilgilenmeyen ve az okumuş ya da hiç okumamış kesim. Bu gerçek her seçimde karşımıza büyüyerek çıkacak bir gerilimin işaretçisi. ABD yeni dengesini bulana kadar bu çalkalanma devam edecek.
3- ABD seçim sonuçlarının mahkemeye taşınması ülkenin demokrasi iddiasıyla bağdaşmıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz. Mahkeme sürecinde Trump’ın kazanma şansı var mı?
Trump Yüksek Mahkemede 6'ya 3 çoğunluğa sahip, yani Cumhuriyeçi yargıçların sayısı fazla. Ancak yine de ABD'nin dış dünyaya vereceği mesaj ve imaj kaybını düşününce, evet Trump'ın uraşacağını ancak başarılı olamayacağını düşünüyorum. Ancak sonuçta Biden kazansa da ABD liberal dünyanın lideri ve demokrasi havarisi rollerinden epey bir mesafe kaybetmiş durumda.
4- Erdoğan- Trump arasında iyi bir diyalog hattı kurulduğu sebebiyle Kongre’nin Ankara’ya karşı uygulamak istediği yaptırımlar ertelenmiş durumda. Biden’ın başkanlığı kesinileşirse bu konuda bir değişiklik olabilir mi?
Ankara'nın Trump ile ilişkileri kişisel bazda iyi ilerliyor gibi görünse de bu daha çok bir üslup ortaklığı idi. Ancak Trump döneminde de Türkiye'nin canı epey yandı. Başkanın bir tweeti ile ne yazık ki ekonomi alt üst olabiliyordu. Bu nedenle Trump dönemi de çok sorun yaşadığımızı görmek lazım. Evet diyaloğa açıktı ama sonuçta Türkiye'nin tüm talepleri karşılık bulamadı. En önemlisi de Trump hiç önceden okunabilecek bir lider değildi; bu da belirsizlik yaratıyordu. Ancak Biden ile daha net bir durum ortaya çıkar; çünkü Biden bürokrasiden gelen kurumlara öncelik veren bir lider. Seçim öncesi verdiği mesajların büyük kısmının lobileri etkilemek için de verilmiş olabileceğini düşünüyorum. Bundan sonra, evet Türkiye'ye karşı "Rusya'yı değil, ABD'yi seç" baskıları artacaktır ama bu da diplomatik yollardan yapılacaktır. Ayrıca ABD'nin Türkiye'yi kolayca göz ardı etme şansı yoktur. Hele Rusya bölgede bu kadar etkinken.
5- Biden’ın başkan olarak seçilmesi Türkiye ekonomisinde nasıl bir etki bırakacak?
Bence daha kuralları net bir oyun olacak. Türkiye daha detaylı düşünerek adım atmak durumunda kalacak ama bu illa da kötü bir senaryo değil. Belirsizlikler azalacak. İki taraf da birbirini idare etmeye mahkum. Biden döneminde Trump'tan daha kötü bir durum beklemiyorum. Özellikle ABD'nin Avrupa ile ilişkileri düzelirse, bunun Türkiye'ye de faydası alacaktır. Türk dış politikası değişen şartlara uyumu ile ünlüdür. Biden dönemine de hızla adapte olacaktır. Geçmişte de bunun gibi durumlarla çokça baş etmiş durumdadır.
6- Bildiğiniz gibi eski ABD NATO Komutanı (Yunan asıllı) Oramiral (E) James Stavridis’in açık şekilde Türkiye’ye karşı askeri seçenek kullanabileceklerini beyan etmiş ve Biden de ekibinin önde gelenlerinden birisidir. Biden’ın başkanlığı kesinleşirse Türkiye ile ABD arasında tartışma konusu olan Doğu Akdeniz, Suriye ve S-400 gibi meselelerde nasıl bir etki bırakabilir?
Türkiye'nin üzerindeki baskı bir miktar artacaktır. Ankara Batı ile daha uyumlu bir politika izlemeye zorlanacaktır. Ama onlar da biliyor ki Rusya tehdidi devam etmektedir ve saydığınız tüm bu konularda ABD'nin Türkiye'yi Rusya'ya daha da yakınlaştırma lüksü yoktur. Rusya, son dönemde Azerbaycan ve dolayısıyla Türkiye'ye Ermenistan'a karşı verdiği destekte belki de ABD'ye karşı puan toplamaya çalışmaktadır. Sonuçta ABD de küresel liderliğini zor ve baskı kullanarak değil, yumuşak bir şekilde yürütmek zorunda olduğunun farkında. Sert güç ile tüm bu farklı sahalarda savaşma imkanı yok; kaynakları artık kısıtlı. Bu mücadeleyi Obama döneminden bu yana hep uzaktan liderlik ederek ve vekil savaşçılar kullanarak yürütmeye çalışıyor. Bundan sonra doğrudan askeri angajmana girme ihtimai büyük ve yıkıcı bir olay olmazsa zor. Dolayısıyla diplomasi masası onlar için de önemli. Bu da bir pazarlık ve uzlaşma gerektiriyor.
7- Türkiye'de gündem olduğu konulardan biri, Biden'ın geçtiğimiz yıl aralık ayında 'Erdoğan'ı darbeyle değil, seçimle değiştireceğiz' ifadesi olmuştu. Sizce Biden'ın Türkiye'ye karşı böyle bir siyaset yürütmesi mümkün mü?
Biden'ın bu cümlesinin de özellikle seçim öncesi atmosferi her iki ülkede de manipüle etmek için seçildiğini düşünüyorum. Biden bu sayede, kendi iç siyasetine ve Ermeni, Rum, Yahudi lobilerine göz kırptı. Türkiye de kendi kamuoyuna Trump yanlısı olduğunu ifade etmiş oldu. Ancak seçim sonrası şartlar daha farklı olacak; masabaşı görüşmeler daha ön plana çıkacaktır.