Reuters'ın yayınladığı analizde Merkez Bankası tarafından son açıklanan faiz kararı çeşitli akademisyenlerce değerlendirildi. Metinde Erdoğan'ın parlamento çoğunluğunu kaybedebileceği vurgulandı.

Artan gıda fiyatları ve Merkez Bankası'nın (MB) son faiz indirim kararında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rolü Reuters'ın gündemindeydi. Yayınlanan analizde görüşünü aktaran ekonomi profesörleri MB'nin aldığı kararın 'günü kurtarma' yönünde bir adım olduğu yer aldı. 

Reuters haber ajansında yer alan analize göre, son yapılan anketlerin ortalamaları düşünüldüğünde önümüzdeki seçimlerde mevcut durumu koruyup korumayacağı belli olmayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz indirim kararı ile kalıcı düşük faiz ortamının oluşması mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı'na yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre Erdoğan'ın yükselen enflasyonun varlığına karşın kredileri, ihracatı ve istihdamı ön hem topluma açık hem de özel olarak Merkez Bankası'nı aylarca teşvike zorladığı bildiriliyor.

Güven Sorunu

Cumhurbaşkanları kaynakları, yüksek enflasyon gibi risklere karşın indirimlerin 'gerekli' bir hamle olduğunu söylüyor. Ancak akademisyen aynı düşünmüyor. Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu'ndan ekonomi profesörü Selva Demiralp, uzun soluklu politika üretmenin belirleyici olduğunu savunarak "Önemli olan ülkenin makroekonomik temelleri ve kırılganlıklarını gözeten uzun soluklu politikalar üretebilmektir. Bu yapıldığı sürece uzun vadeli fiyatlamalar azalan riskleri ve enflasyon beklentilerini göz önünde bulundurur ve faizler aşağı iner" ifadelerini kullandı. Demiralp, günü kurtarma politikalarının bir süre sonra günü kurtaramayacak hale gelebileceği uyarısını yaptı: "Uzun vadeli sonuçları göz ardı edip günü kurtarmak için eldeki avuçtakini har vurup harman savuran politikalar bir süre sonra kısa vadede de günü kurtaramaz hale gelir. Şu anda Türkiye’de gözlemlediğimiz tam da bu.”

Akademisyenler enflasyon beklentilerindeki güvensizliğe parmak basarak MB'nin enflasyona yönelik doğru para politikasını uygulayamayacağı yönündeki inancın 'güven sorunu' ile daha da yüksek enflasyona neden olduğunu dile getiriyor. Ufukta kısa vadeli faiz indirimlerinin devamı öngörülmesine rağmen gelecek bir yılda faizlerin tekrar yüzde 18-18,5'lere yükseleceğinin fiyatlandığı dikkat çekiyor.

Seçim Vurgusu

Analizde Erdoğan'ın parlamento üstünlüğünü kaybedebileceği uyarısı yapıldı. Ak Parti'nin 2018 seçimlerinde yüzde 42.6 olan oy oranının son anketlerde yüzde 31-33 bandına gerilediği gözlemleniyor. Yazıda bugüne kadar ekonomik büyüme ile iftihar eden Erdoğan'nın 2018'den bu yana süren ekonomik yıpranmaya ile birlikte alarma geçtiği bildiriliyor ancak, itibarın artık paslandığı ekleniyor.

'Sonuç Derinleşen Döviz Krizi Olacak'

Kadir Has Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Erinç Yeldan ise AKP’nin 2023 seçimleri öncesinde her ne koşulda olursa olsun 'büyümeye ihtiyaç duyduğuna' dikkat çekerek, “AKP ekonomi idaresi yeniden bir büyüme öyküsünü her ne pahasına olursa olsun kurgulama çabası içindedir. Bu çabanın sonucunun ise daha da şiddetli dengesizlik ve derinleşecek bir döviz krizi olacağı açıktır” ifadelerini kullanıyor.

Yapılan bir diğer hatanınsa 'sanki ekonomide faiz belirleyen merciinin MB gibi bir algı yaratılması' olduğunu söyleyen Yeldan: "Sanki tüm yatırımcılar bankalar MB faizi ile çalışıyor gibi bir algı var ancak TCMB sadece bir hafta repo faizini belirler. Piyasada ticari, tüketici kredisi gibi ekonomik göstergeler MB faizi, siyaset iç dış şoklar bunların bileşeni. MB faiz düşürdü ama ticari kredilerde belirleyici olan uzun dönemli faiz oranları yükseldi” diyor.

'Faiz İndiriminin Büyümeyi Hızlandıracağı Dorğu Değil'

Enflasyonu düşürme gereksinimiyle yapılan değişikliklerin çelişkisine değinen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Refet Gürkaynak, şunları söyledi: “Eğer politika değişikliği ekonomik faaliyete destek vereceği düşüncesiyle yapılıyorsa, bu konuda iki yanlış varsayım var; bu, enflasyonu düşürme ihtiyacıyla çelişiyor. Ayrıca, faiz indiriminin büyümeyi hızlandıracağına dair temel varsayım da doğru değil. Çünkü siyasi ve ekonomik riskler için ilk sorun yüksek faizlerse, bunların hiçbirini dengelemiyorsunuz.”

Bu şekilde bazı firmalara ve hane halkına cüzi miktarda yardım sağlanabileceğini söyleyen Gürkaynak, muhtemelen onun bile gerçekleşemeyeceğini söyledi: "Sonucun bir yansıması olan döviz kuru, ekonomik yönetişimin karmakarışık olduğunu ortaya koyuyor. Yüksek ithalat ve ayrıca şirketlerin artan dış borçları nedeniyle ihracat çok sınırlı tepki veriyor. Özel bankalar ise böyle bir durumda daha küçük bilançolarla çalışmak istiyor.”

'Bu Dönemde Bu Karar Gerekiyordu'

Türkiye ekonomisinin çift haneli işsizliğini en iyi ihtimalle sabit tutabilmesi için bile 1 milyon yeni iş yaratması gerekiyor. Erdoğan ise yatırımlara önayak olması isin devamlı düşük faiz vurgusu yapıyor.

Cumhurbaşkanlığına yakın bir yetkili konu hakkında, “MB’nin faiz kararına yönelik eleştirileri olabilir ama bazı zor kararları almak lazım. Şu anda hem ihracatın artırılması hem istihdamın sağlanması hem yeni yatırımların önünün açılması için bu karar gerekiyordu. Olumsuz etkileri olabilir ama bu faydaların sağlanması için bu dönemde bu karar alınmalıydı” diye konuştu.

Kaynak: Gazete Duvar