Bu yıl İran İslam Devrimi Zaferi’nin 43. yıl dönümü. Tüm bu yıllar boyunca İran, azami siyasi baskı ve ekonomik yaptırımlar altında kaldı.
İran devriminin çeşitli alanlarda kazandığı zafer, bölgenin coğrafi, siyasi ve jeopolitik durumunu değiştirmeyi başardı. Bu değişimin bir kısmı, devrimden bile daha çok stratejik bir yol haritası olarak tanımlanan İslam Devrimi söyleminin doğasından kaynaklanıyordu.
İmam Humeyni'nin (r.a) ideoloji ve düşünceleri geçmişin başarısız örneklerini tekrarlamadan, yeni bir model oluşturdu ve yeni bir bileşen olarak kendisini bölgeye ve bölge milletlerine sundu.
İslam Devrimi'nin yayılması olarak adlandırılan konu, aslında İran devriminin etkisini azaltmak için Batı medyasının düşünce odaları tarafından yaratılmıştır.
Batı medyasının 40 yıllık propagandasına baktığımızda İran’a karşı planlanan indirgeme, inkar ve çarpıtma gibi senaryoları görebiliriz.
Batı ülkeleri, Siyonist İsrail ve ABD, İran devriminin “İslami söylem” mahiyeti taşımasından dolayı bu devriminin kurulmasından büyük kaygı duyuyordu.
İslam Devrimi Öncesi ve Sonrası; Direniş Cephesi
İslam Devrimi’nden önce, Siyonsit İsrail ve ABD'ye karşı savaşan Arap grupları 1948, 1967 ve 1973'te yaşanan savaşlarda hezimete uğramıştı. O dönemde bölgedeki grupların çoğu Arap milliyetçiliği anlayışıyla kurulmuştu. Ancak İslam Devrimi Zaferi’nden sonra direniş hareketi İslami bir kimlik kazandı.
İslam Devrimi'nden sonra yeni bir sayfa açılarak bölgede yeni bir askeri ve siyasi denge hakim oldu ve işgal rejimi İsrail'in sözde yenilmezlik efsanesi çöktü.