Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları, geçen Cumartesi sabahı işgal rejimine karşı "Aksa Tufanı" isimli geniş kapsamlı bir operasyon başlattığını açıklamıştı.
Son bilgilere göre ölen Siyonistlerin sayısı 700 kişiyi geçti.
Siyonist yetkililer, Filistin direnişinin Aksa Tufanı harekatı karşısında şoka girmiş ve ne yapacağını şaşırmış durumda.
Dünya basınına bomba gibi düşen bu olay Türk basınında da büyük yankı uyandırdı. Yeni şafak, Cumhuriyet ve Milliyet gibi gazetelerde Btiçok gazeteci bu olayın detaylarını değerlendirdi.
İşte Türk gazetecilerin kaleme aldığı makalelerde Aksa Tufanı ile ilgili yorumu:
Gidin, Theodor Herzl’in mezarını bombalayın
Milli gazete yazarı Ömer Adil kaleme aldığı yazıda Aksa Tufanı Operasyonu'nu şöyle değerlendirdi:
"Bu savaş 1948’de başladı. Çünkü önceki sabah yaşananların tek sorumlusu yanlış hesap yapan Siyonist kafalar. Eğer İsrail’in mevcut yöneticileri ve halkı birilerinden intikam almak istiyorsa dönüp duvarlarına astıkları atalarının resminin önünde beddua etsinler. Gazze’yi değil de Theodor Herzl’in mezarını bombalasınlar.
İsterlerse Gazze’deki gibi insanları açık hava hapishanelerine doldursunlar. Demir kubbelerin altına da sığınsalar, her vatandaşın başına silahlı birer asker de dikseler huzur bulamayacaklar.
44 yıllık ömründe ırkçı Siyonizm’i dünyanın başına bela eden Herzl’den bahsediyoruz Belki bugün dünyanın farklı noktalarında mazbut birer hayat sürecek olan Yahudilere olmadık hayaller aşılayan ve onları Filistinlilerin topraklarına yerleştiren Siyonist kafalardan bahsediyoruz. 50 yılın sonunda, sapkınca bir hayalin peşinden koşarken Ortadoğu’dan başlayarak dünyanın büyük bir kısmını kana bulayan Siyonistler ve yancıları, filmin sonunda kendileri de huzur bulamadı. Hiçbir şekilde de bulamayacak. İsterlerse dünyanın en etkili silahlarını üretsinler. İsterlerse Gazze’deki gibi insanları açık hava hapishanelerine doldursunlar. Demir kubbelerin altına da sığınsalar, her vatandaşın başına silahlı birer asker de dikseler huzur bulamayacaklar. Gazze’de bin bir zorluklara ve işkence altında yaşayan insanlardan daha büyük sıkıntıları kendileri çekecek. Ta ki gasbettiklerini geri verene kadar. Mescid-i Aksa’dan kirli ellerini çekene kadar. Yani Theodor Herzl’in kendilerine bıraktığı mirası reddedene kadar".
Tereddüt zamanı değil
Gazeteci-yazar Gökhan Özcan yeni Şafak gazetesinde Filistin'deki son gelişmelerele ilgil şu görüşü savundu:
"Kendi adıma ben asla etmeyeceğim. Kardeş Filistin halkı, şimdi değil, seksen senedir zaten bir savaşın içinde... Orantısız bir güçle üstüne gelen, vahşice yakan yıkan, topraklarını gasp eden, insanlarını çoluk çocuk demeden öldüren, gençlerini hapislerde çürüten bir terörist devlete karşı yıllar boyunca varlığını taşla sapanla korumaya, düşmanını durdurmaya çalıştı. Bu on yıllar boyunca bütün dünya tarafından bu zalim güce karşı Filistin hep yalnızdı, yalnız bırakıldı. Şimdi o Filistin o şekilde ya da bu şekilde güçler dengesinde eşit değil belki ama biraz daha çıtası yukarı taşınmış bir tahkimatla İsrail’in karşısına çıkıyor.
Stratejik hesaplara gark olanlar, ‘ama’lı cümleler kuranlar, İsrail Filistin halkına bunu çok kötü ödetir diyenler var. Şimdi hiç sırası değil bunların; bir tarafta zalim, diğer tarafta mazlumlar var. Bir tarafta on yıllardır hak hukuk tanımadan, insaf vicdan dinlemeden katliamlar yapan, işgalci bir devlet var, yeterince elektriği suyu bile olmayan, diğer tarafta etrafı duvarlarla çevrilmiş şehirlerde topraklarını, hayat haklarını, geleceklerini savunmak için göğsünü ateşe kalkan eden mazlum insanlar var".
İsrail'in yenilmezliği çöktü
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller ise Aksa Tufanı Operasyonu'nun MOSSAD'ın zaif olduğunun gösterdiğini yazdı. Güller yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonunu İsrail’in/MOSSAD’ın başarılı bir operasyonu olarak yorumlayanlar var. Bu yorumculara göre MOSSAD Hamas’ın bu sızmasına göz yumarak hatta bazılarına göre bizzat sızmayı istihbarat faaliyeti olarak planlayarak İsrail’in Gazze’nin tamamını ele geçirilebilmesine gerekçe üretmiş!
Gerçek şudur: İsrail gafil avlandı, Hamas planörlerle İsrail radarlarını alt eden başarılı bir sızma yaptı.
Bu görüş tamamen Hollywood’da inşa olunan “yenilmez MOSSAD” öykülerine dayanmaktadır. Zira tezin gerekçesi havadadır, çünkü İsrail’in bugüne kadar Filistin topraklarına saldırmak için bir gerekçeye ihtiyacı olmamıştır! Kaldı ki gerekçe oluşturmak için bir otobüs durağında patlayan bomba bile yeterlidir; İsrail’in Gazze’deki en üst düzey komutanının bile evinden esir alınarak götürülmesinin kurgulanmasına(!) gerek yoktur. Ayrıca İsrail 2005’te Gazze’den çekilmişti ve pek çok İsrail uzmanına göre yeniden geri dönmek istemiyor.
Gerçek şudur: İsrail gafil avlandı, Hamas planörlerle İsrail radarlarını alt eden başarılı bir sızma yaptı. Bu gerçeği görenlerin saptamaları önemlidir:
Örneğin eski İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Eran Etzion sosyal medya hesabından Aksa Tufan’ını “İsrail’e stratejik ve tarihi düzeyde acı bir darbe” olarak yorumladı ve “Uzun yıllar askeri okullarda okutulacak başarı” diye değerlendirdi. (yenisafak.com, 7.10.2023).
Örneğin Amos Harel, İsrail’in Haaretz gazetesinde şöyle yazdı: “Söylemek üzücü: İsrail’in savunma doktrininin yenilmez olduğu düşüncesi çöktü” (haber.sol.org.tr, 7.10.2023).
Örneğin İsrail Bilim ve Teknoloji Bakanı Ofir Akunis, kabine toplantısında çıkan tartışmada “İsrail istihbaratına ne olduğunu” sorguladı (cumhuriyet.com.tr, 8.10.2023).
Örneğin ABD’nin eski İsrail Büyükelçisi Martin Indyk, Foreign Affairs’te “İsrail kibri yüzünden Hamas’a gafil avlandı” dedi (harici.com.tr, 8.10.2023)."
İsrail sorunu!
Star gazetesinde "İsrail sorunu!" başlıklı Hasan Hüseyin Öz'ün kalemi ile yayınlanan makalede Filistin'deki yaşananlar şöyle ele alındı:
İsrail'in 'aşılamaz' dediği demir kubbesi, Hamas'ın füzeleri tarafından aşıldı. İlk defa Filistinliler, çekildikleri sınırı aşarak eski topraklarına geçtiler...
Filistin'de yaşanan her bir olay bütün dünyayı ilgilendirir. Bu öylesine söylenmiş bir söz de değildir.
Birçok İsrail askerini esir aldılar...
Öyle, eski ezberlerle geçiştirilecek bir durum yaşanmıyor, yani. Ve uluslararası sistemdeki gelişmeleri bir bütün halinde değerlendirmeden, İsrail sorununu ve bölgede yaşanan gelişmeleri tam olarak anlamamız da mümkün görünmüyor.
Bir kere şunun altını çizmek durumundayız:
Filistin'de yaşanan her bir olay bütün dünyayı ilgilendirir. Bu öylesine söylenmiş bir söz de değildir. Haliyle biz istesek de istemesek de bu olayların tam merkezindeyiz. Öyle uzaktan seyredip geçebileceğimiz bir süreç değil bu.