Şehit General Süleymani, Siyonist rejimin işgaline karşı koyma ve Kudüs'ü kurtarma rolü ve Filistin'e desteğinden dolayı "Kudüs Şehidi" olarak biliniyor.

Kudüs Gücü'nün eski komutanı Şehit Süleymani'nin rolünün önemi farklı boyutlarda incelenebilir. İran'ın üst düzey uluslararası komutanı olan şehit General Süleymani, komşu ülkelerinde yaşanan çeşitli krizler ve 11 Eylül 2001 sonrasında İran'ın doğu ve batı sınırlarını etkileyen terör tehditleri gibi bölgesel tehditlerle ilgilendi. Bu komutanın en önemli rollerinden biri Siyonist rejimin işgaline karşı koymak ve Kudüs'ü kurtarmaktır. Hamas Siyasi Ofisi Başkanı İsmail Heniyye, şehidin cenaze töreninde yaptığı konuşmada, "Komutan Şehit Süleymani tüm hayatını Filistin'e destek için atadı. Bu büyük komutanın Kudüs şehidi olduğunu ilan ediyorum” dedi.  Bu konuşmaların dışında Şehit Süleymani'nin hedef ve eylemleri onun Kudüs Şehidi konumunun en açık göstergesidir.

Şehit Süleymani'nin işgale karşı mücadeledeki devrimci ruhu

Siyonist rejimle yüzleşmek, başından beri İslam Devrimi'nin ilke ve ana hedeflerden biridir. Mazlumlara destek ilkesi, emperyalizme ve zulme karşı olmanın tamamlayıcısı olarak değerlendirilmektedir. Bundan yola çıkarak İslam Cumhuriyeti, emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı mücadeleye paralel olarak, kendisini emperyalizme karşı mücadele eden dünya mazlumlarına da destek olmakla yükümlü görmektedir. Bu husus Anayasanın 154. maddesine uygundur. İmam Humeyni (r.a) da "Biz mazlumlardan yanayız. Hangi kutupta olursa olsun, biz mazlumu destekleriz." Dedi.  Şehit Süleymani'nin Kudüs'ü savunmadaki devrimci ruhu, devrim liderinin "Şehit Kasım Süleymani, İslam ve İmam Humeyni’nin (r.a) mektebinde eğitim görenlerin seçkin bir örneğidir" açıklamasıyla paralellik gösteriyor.

Şehit Süleymani, Filistin meselesinin tek çözümünün Siyonist rejime karşı mücadelede görüyordu.  21 Eylül 2017’de Şehit Morteza Hosseinpour'un şehadetinin 40'ıncı gününde düzenlenen törende yaptığı konuşmada Siyonist rejime karşı direnmenin gerektiğini vurgulayarak, “Filistin'in... direnmekten başka yolu yok; Ayakta durmaktan başka çaresi yok. Fedakârlıktan başka çare yoktur. Neden İran’a dayatılan savaşta iki yüz binden fazla şehit verdik? Ya yapmasaydık ne olurdu? Arafat silahı yere koydu. Kendisini kandıran müzakere hilesiyle mücadele silahını bıraktı. Sonuç ne oldu?” dedi. Şehit Süleymani ayrıca 15 Şubat 2018’de İmad Muğniye'nin şehadet töreninde, “Bugün Gazze ve Lübnan İsrail için sürekli kaygı kaynağıdır ve Filistin'den atılan her füze İmad Muğniye'nin parmak izlerini taşımaktadır” ifadelerinde bulundu. Şehit Süleymani, Kassam kuvvetleri komutanına hitaben yazdığı mektupta “Herkese İslami İran’ın, baskılar ne kadar artarsa ​​artsın, kuşatması ne kadar sıkılaşırsa sıkılaşsın, İslam aleminin mücevheri, Müslümanların ilk kıblesi ve Peygamber Efendimizin mirac yeri olan Filistin'i yalnız bırakmayacağı konusunda güvence veriniz. Filistin'i savunmak bizim onurumuzdur ve bu dünyanın ihtişamı karşılığında bu dini görevden asla vazgeçmeyeceğiz. Filistin'i savunmak, İslam'ı ve Kuran'ı savunmanın gerçek bir örneğidir ve çağrınızı duyup yardımınıza gelmeyen kimse Müslüman değil” ifadesini kullandı.

Kudüs'ün İslam ile Batı arasındaki temel anlaşmazlık olarak algılanması

Şehit Süleymani'nin Kudüs Şehidi rolünü gösteren bir diğer özellik ise Filistin meselesinin onun için önem taşımasıdır.Şahid Süleymani, İslam Cumhuriyeti'nin dış politikası kapsamında Kudüs Gücü'nün komutanıydı ancak Kudüs ve Filistin meselesini bir dış politika meselesi değil, tüm İslam dünyasını ilgilendiren dini bir mesele olarak görüyordu. Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahhale bu konuyla ilgili şöyle der: “İşgal altındaki Kudüs şehri General Süleymani'nin her zaman kalbindeydi ve Kudüs savaşı Şehit Süleymani'nin bölgede bulunduğu tüm savaşların pusulasıydı. Çünkü amaç direnişi sürdürmek.”

Şehit Süleymani de bir konuşmasında şunları söyledi: "İslam dünyasında Batı'yla olan bütün ihtilafımız bir camiden dolayıdır. İslam dünyasındaki bütün birliğimiz tek bir camiye dayanmaktadır. Bütün bu savaş Mescid-i Aksa yüzündendir. İslam dünyasındaki tüm bu komplolar bu camiye dayanmaktadır ve İslam dünyasını birleştirebilecek şey bir camidir."

Kudüs Gücü'nün misyonunu Filistin meselesine doğru ilerletmek

Şehit Süleymani, 1997 yılında Kudüs Gücü Komutanı olarak göreve başlamasından 3 Ocak 2020 tarihindeki şehadetine kadar bu gücün hedeflerini İmam Humeyni'nin (r.s) talimatları çerçevesinde ve İslam Cumhuriyeti’ne ve İslam dünyasına yönelik ana tehdit olarak Siyonist rejimin karşısına çıkma hedefi doğrultusunda yerine getirdi. Aslında Kudüs Gücü'nün amacı onun komutasından (1980-1997) önce daha çok yoğun tehditlerle doğrudan yüzleşmeye odaklanmaktı. General Süleymani döneminde ise bu tedbirler giderek direnişin hedefleriyle örtüşmeye başladı. Süleymani'nin Filistin meselesine ilişkin eylemleri şehadetinden bu yana eskisinden daha fazla ilgi gördü.

Tuğgeneral Hasan Ravande, şehidin iki önemli eyleminin Kudüs Günü'ne önem vermesinde ve direniş alanının ön saflarında yer almasında görüyor. Şehidin yoldaşlarından biri olarak Tuğgeneral Ravande, “Şehit Süleymani'nin ilk icraatı, Dünya Kudüs Günü kutlamalarına özel önem vermek oldu. Kudüs Gücü'nde görev yaptığı 23 yıl boyunca, Dünya Kudüs Günü kutlamalarına özel önem verdi ve bizzat takip etti. Dünyanın her yerinde Kudüs Günü programlarını başlattı. Dünya Kudüs Günü'nü gerçekten de Şehit Süleymani tarafından yeniden canlandırıldı. İkinci eylemi ise Siyonist rejime karşı mücadelenin ön saflarında yer almaktı; General Süleymani'nin Kudüs Gücü'nde bulunmasından önce ciddi bir askeri çalışmamız yoktu, tüm eylemlerimiz savunma ve güvenlik amaçlıydı. ancak General Süleymani'nin Kudüs Gücü'nün komutanı olarak işe başlamasıyla birlikte işim şekli ve imajı değişti. Kendisi bizzat sahaya çıktı ve direniş alanındaki imkanları kontrol etti” dedi.

"Filistinlilerin elini doldurmak"

Devrim Liderinin “Filistinlilerin elini doldurmak” yorumu, Şehit Süleymani'nin Filistin meselesindeki eylemlerinin en açık göstergesidir. Devrim Lideri Şubat 2012'de “İsrail karşıtı davalara müdahale ettik; Sonuç, 33 gün savaşının zaferi ve 22 gün savaşının zaferiydi” dedi.

Şehit Süleymani'nin Filistin ve Kudüs'e verdiği desteğin sonucunda, Hamas Cornet füzeleri, intihar İHA’ları ve uzaktan kumanda ekipmanları gibi konvansiyonel silahlara erişti. Aksa Tufanı operasyonunda tünellerin ve füze fırlatma sistemlerinin donatılmasının Siyonist rejimi başarısızlığa uğrattığı görüldü. Aslında Şehit Süleymani, Filistinli savaşçıların roket yapma yeteneği de dahil olmak üzere operasyonel kapasitesini taştan modern silahlara yükseltmekle kalmadı, aynı zamanda direnişin tüm coğrafyasını Kudüs'ü savunmak için kullandı. On yıl öncesine kadar ayrı parçalardan oluşan direniş grupları, son yıllarda belirli hedefleri olan bir koalisyon haline geldi. Bu doğrultuda Aksa Tufanı operasyonu Iraklı gruplar, Lübnan Hizbullah Hareketi ve Yemen Ordusu tarafından desteklenmektedir.

Sonuç

Genel olarak "Kudüs Şehidi" unvanının, Siyonist rejime karşı mücadelenin önceliğinin bir göstergesi olduğunu ve Şehit Süleymani'nin düşüncesinde "Kudüs'ün Özgürlüğü" ile eş anlamlı olduğunu söylemek gerekir. Şehit Süleymani, bir yandan İslam Devrimi'nden doğan ruhla, rejimin işgaline karşı çıkmayı gündeminin ilk sırasına koydu. Ayrıca düzenin karar alıcılarının genel hedefleri çerçevesinde Kudüs Kudüs Gücü'nün misyonu Hamas ve İslami Cihad gibi Filistinli gruplara silah desteği sağlamaya odaklandı.

Yazar: Sajjad Moradi Kalardeh, Uluslararası ilişkiler Araştırmacısı