Siyonist Rejim Başbakanı Netanyahu'nın, İran'da mevsimsel su krizi yaşanırken halkı kışkırtmayı amaçlayan "İsrail'in kuraklıkla mücadelede uzmanlığı" iddiasına Pakistanlı bir yazar sert tepki gösterdi.

Mehr Haber Ajansı: Pakistanlı yazar Muhammed Akmal Han, Siyonist Rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, mevsimsel su krizine tepki olarak İran halkını sokağa dökmeyi amaçladığı yönündeki son iddiasına atıfta bulunarak, Mehr Haber Ajansı’na gönderdiği makalede bu rejimin ikiyüzlülüğünü vurguladı.
Pakistanlı uzmanın kaleme aldığı yazısı şu şekilde:

Binyamin Netanyahu'nun dünya sahnesindeki son performansı, ahlaki bir anlatıdan ziyade kanlı bir ikiyüzlülüğün benzetmesi gibiydi. Bir stüdyonun parlak ışıkları altında, İsrail Rejimi başbakanı kendini İran halkının kurtarıcısı olarak tanıttı ve su kıtlığı tehdidinden "sayısız hayat" kurtaracağına söz verdi. İran'ın su kaynaklarını sanki bir kehanetmiş gibi sundu, 50 milyon insanın yerinden edilme tehlikesinden bahsetti ve düşmanı ilan ettiği bir ülke için "İsrail çözümlerini" övdü. Ancak tam da bu sözlerin medyaya yansıtılması ile birlikte sadece yetmiş kilometre ötede, Gazze'deki çocuklar susuzluktan, kurumuş dudaklarla ölüyorlardı. Çünkü yabancıları su kıtlığından kurtardığını iddia eden aynı rejim sularını kasten kesmiş durumda.

Netayahu’nun bu sözler internette yayılırken, Gazze Şeridi'ndeki çocuklar en iyi ihtimalle tuzlu ve bakteri dolu su içiyordu; üstelik bakteri dolu suyu her zaman bulamıyorlar. Kuşatma altındaki Şeridin bazı bölgelerinde aylardır borularda güvenli içme suyu yok. Şimdi kırılmış ve molozların altında kalmış borular bir zamanlar bombalanmış mahallelerden akıyordu. Gazze Sağlık Bakanlığı, UNICEF ve UNRWA'nın raporlarına göre, kuşatmanın neden olduğu kıtlıkla birleşen su kıtlığı, yalnızca son aylarda en az 315 kişinin ölümüne yol açtı; bunların yarısından fazlası beş yaşın altındaki çocuklardı.

Bu vahşet bir kaza veya planlama eksikliğinden kaynaklanmıyor. Bu resmi politikanın bir parçası. Netanyahu'nun açıklamalarından iki gün sonra, eski Siyonist Rejim Savaş Bakanı Yoav Gallant, Gazze'ye "tam abluka" uygulanacağını duyurdu: "Elektrik yok, yiyecek yok, yakıt yok - her yer kapalı." Gallant sudan bahsetmese de, pratik kararlar açıktı. İsrail rejimi Gazze'ye günde yaklaşık 10 milyon litre su sağlayan devlet şirketi Mekorot'u kapattı. Sonuç, dünyanın en yoğun nüfuslu yerlerinden birinde yapay bir kuraklık oldu.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'ne (OCHA) göre, Aralık 2023 itibarıyla Gazze'de kişi başına düşen ortalama su miktarı günde üç litrenin altına düşmüştü; bu da Dünya Sağlık Örgütü'nün asgari hayatta kalma standardının beşte biri kadardı. Mart 2024 itibarıyla, Gazze'nin kuzeyinde yaşayanlar günde bir litreden az, çoğu zaman içilemez suyla geçiniyordu. Bu süre zarfında 65 su kuyusu ve üç büyük tuzdan arındırma tesisi bombalanmış, 50 kilometreden fazla boru hattı tahrip edilmiş ve yakıt sıkıntısı nedeniyle elektrik santralleri çalışamaz hale gelmişti.

Uluslararası insan hakları hukukuna göre, bu eylemler açık bir savaş suçu teşkil etmektedir. Cenevre Sözleşmeleri'ne Ek Protokol I'in 54. Maddesi, "sivillerin hayatta kalması için elzem olan nesnelere saldırmayı, onları yok etmeyi veya çalışamaz hale getirmeyi" yasaklamaktadır; bu, su altyapısını da kapsayan açık bir kategoridir. Uluslararası Kızılhaç Komitesi de, sivilleri aç bırakmak veya yerinden etmek için kullanıldığında su yoksunluğunu bir savaş suçu olarak görmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Nisan 2024'te "Çaresiz, Aç ve Kuşatma Altında" başlıklı bir raporda, İsrail'in su ve gıda yoksunluğunu bir savaş silahına dönüştürdüğü ve çocukları ve yaşlıları ayrım gözetmeksizin öldüren salgın hastalıkların yayılmasını körüklediğini sonucuna varmıştır. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), durumu "Gazze'deki çocuklar için yakın bir ölüm cezası" olarak nitelendirmiştir.

Ancak en yıkıcı istatistikler litrelerle değil, insan yaşamlarıyla ölçülüyor. UNICEF'in Mart 2025 tarihli bir değerlendirmesi, beş yaş altı çocuklarda ishalli hastalıklarda savaş öncesi seviyelere kıyasla %45'lik bir artış olduğunu kaydetti. Filistin Sağlık Bakanlığı, kuşatmanın yalnızca ilk yılında susuzluk ve su kaynaklı hastalıklardan en az 120 bebek ölümünü kaydetti.

Ocak 2025'te, şişelenmiş su eksikliği nedeniyle çatıdaki bir tankta depolanan kirli suyu içtikten sonra ölen Han Yunuslu altı yaşındaki Meryem'in hikayesi, bölgedeki çocuklar için yürek burkan bir hayat hikayesidir. Annesi Al Jazeera'ya, "Karnındaki ağrıdan bütün gece ağladı. Sabah nefes alamıyordu," dedi. Beyt Lahiye'de, dört İsrail saldırısından sağ kurtulan 70 yaşındaki Hasan, steril su eksikliği nedeniyle diyaliz makinesinin bozulması sonucu böbrek yetmezliğinden öldü. Kemal Adwan Hastanesi doktorları, Gazze'nin kuzeyindeki diyaliz seanslarının yüzde 70'inin benzer bir nedenle iptal edildiğini bildirdi.