Mehr Haber Ajansı: Siyonist İsrail rejimi, Gazze’de iki yıldır cinayet, soykırım ve yasa dışı eylemlerden geri durmamıştır. İsrail rejiminin Gazze’deki suçlarının boyutlarından biri, uluslararası hukuk ve savaş kurallarına göre dokunulmazlığa sahip olan ve olayları şeffaf bir şekilde aktarma görevi olan yüzlerce gazetecinin şehit edilmesidir.
Bunu, Gazze’deki Hükümetin Medya Ofisi Müdürü Dr. İsmail es-Sevabite, geçenlerde Mehr’e verdiği röportajda şöyle ifade etti: “Gazze’deki gazeteciler cehennemin tam ortasında yaşıyorlar.”
İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi’nin 4. katına düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybedenler arasında 4 gazetecinin olduğu belirtildi. İsrail’in Gazze Şeridi’nde Filistinlilere karşı soykırım başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşamını yitiren basın mensuplarının sayısının 244’e yükseldiği bildirilmektedir.
Konuya ilişkin Mehr’e konuşan deneyimli gazeteci Futlya Öztürk, “Katil ve soykırımcı İsrail, dün Nasır Hastanesi’ne saldırarak oradaki gazetecileri hedef aldı. İsrail, bile isteye gazetecileri ve sivilleri öldürmeye devam ediyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana dünya haykırdı; dünya halkları, Avustralya’dan Fransa’ya, Washington’dan İtalya’ya kadar birçok ülkede eylemler düzenledi ve bu eylemler devam ediyor” dedi.
Öztürk, Türkiye ve İran’ın Gazze meselesinde öncü ülkeler olduğunu belirterek, “Bizler, bu barbarların ve soykırımın karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. İnanıyorum ki, İsrail ve o katliamcı Netanyahu yargılanacak” ifadesini kullandı.
İsrail’in yargılanacağına inanıyorum
İşgal altındaki topraklardaki protestolara da değinen Türk gazeteci, “Şu an orada da ciddi bir çatırdama var; askerler kötü bir durumda ve askere gitmek istemiyorlar. İçeride sürekli eylemler yapılıyor ve bu sorunlar daha da artacak. İsrail’in zor bir duruma düştüğünü göreceğiz; buna olan inancım çok yüksek ve hakikati kapatamıyorlar. Hakikati susturamıyorlar” şeklinde konuştu.
Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Onlar (İsrail), antisemitizm ile mücadele ettiklerini iddia ediyorlar; ancak gerçekleştirdikleri katliamlar sonucunda dünya genelinde antisemitizm artış gösterdi. Hangi ülkeye giderlerse gitsinler, hep tepkiyle karşılaşıyorlar ve bu tepkiler çığ gibi büyümeye devam ediyor. Meslektaşlarımız, bebekler ve çocuklar katlediliyor. Ölenlerin sayısını bile tam olarak bilmiyoruz; binlerce insan bu soykırımın sona ereceği umudunu taşıyor. İsrail’in yargılanacağına inanıyorum.”
İsrail saldırılarına ve Gazze’deki duruma karşı neler yapılabileceğini de anlatan Öztürk, “Sesimizi yükseltmeye devam edelim, tepkimizi koymaya devam edelim. Evet, içimiz acıyor ve çaresiz kalıyoruz; ama Gazze'deki insanların ve oaradaki gazetecilerin ölümüne karşı sessiz kalmak en büyük vicdansızlıktır. Susmayalım ve bu soykırımın karşısında durmaya devam edelim. 7 Ekim’den bu yana çok acı olaylar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Öztürk, Gazze konusunda bazı İslam ülkelerinin sınıfta kaldığını belirterek, “Bu kadar büyük bir İslam coğrafyası olmamıza rağmen, ne yazık ki birlik içinde olamadık. Filistinli kardeşlerimizin yanında duruyoruz, ancak genel anlamda tam anlamıyla bir birlik içinde olamadık. Gazze’deki meslektaşlarımızı da koruyamadık; orada çok kıymetli insanlar var” açıklamasını yaptı.
İran ve Türkiye’nin her zaman Gazze’nin yanında olduğunu vurgulayan Türk gazeteci, “İran ve Türkiye, her defasında Gazze ve Filistin’in yanında büyük ses yükseltiyor, ama bu yeterli olmuyor. Öncelikle, İslam ülkeleri olarak topyekün hareket etmeli ve daha fazla birlik içinde olmalıyız; bu, olması gereken bir durumdu. Bu konuda sınıfta kalan ülkeler var” diye konuştu.
Tüm dünyadaki gazeteciler Filistinli meslektaşlarımız için bir platform oluşturmalı
Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Gazze’de şehit düşen gazetecilerin sayısı 240’ı geçti. İsrail, bile isteye bu gazetecileri öldürüyor; yani doğrudan hedef alıyor. O gazeteciler, bir saldırı sonucunda şarapnel parçasıyla ölmediler; doğrudan vuruldular ve katledildiler.”
Öztürk sözlerinin devamında "Peki, buna karşı ne yapılabilir? Sadece İslam dünyası değil, dünya üzerindeki tüm gazeteciler baskı uygulamalı. Evet, İslam coğrafyası önemli; ama tüm dünya üzerindeki meslektaşlarımız, gazetecilerimiz ve bu mesleği icra edenler ile birlikte bir platform oluşturup Gazze’nin sesi olmalıyız. Öyle bir ya da iki kişi değil, binlerce, on binlerce gazeteci bir araya gelmeli. Gerekirse Mısır’da, gerekirse Gazze sınırında, gerekirse işgal altındaki topraklarda eylemler yaparak büyük bir platformda buluşmalıyız. Çok ciddi baskılar uygulamamız lazım; ancak birlik tam olarak oluşmadı. Dolayısıyla, bu konuda harekete geçmek için daha fazla çaba göstermeliyi" ifadesini kullandı.