İran Dışişleri Bakanlığı yayımladığı bir bildiriyle, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısının kapanış bildirisinde İran’a yönelik yer alan yanlış iddiaları ve asılsız suçlamaları bütünüyle reddetti.

İran Dışişleri Bakanlığı yayımladığı bir bildiriyle, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısının kapanış bildirisinde İran’a yönelik yer alan yanlış iddiaları ve asılsız suçlamaları bütünüyle reddetti.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan bildiride şu hususlar vurgulandı:

“İran Dışişleri Bakanlığı, söz konusu iddiaları reddederken, Arap Birliği üyesi ülkelerin ülkelerin dikkatini, Siyonist rejimin hegemonya ve saldırganlığına karşı koymak için İslam-Arap birliğinin gerekliliğine çeker ve bölgenin ve İslam dünyasının temel sorunu olan işgal altındaki Filistin'de devam eden soykırımdan bölgesel ve küresel dikkati uzaklaştıracak her türlü davranış ve eylemden kaçınmalarını ister.

İran, bir kez daha Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarının ülkenin toprak bütünlüğünün ayrılmaz parçaları olarak İran’ın tartışmasız egemenliği altında bulunduğunu vurgular; İran’a karşı her türlü toprak iddiasını kınayarak, benzeri bildirilerde tekrarlanan asılsız iddiaların, söz konusu adalara ilişkin coğrafi, tarihi ve hukuki gerçeklerde hiçbir değişiklik yaratmayacağını açıkça belirter. Bu üç İran adasında gerçekleştirilen tüm girişimler ve tedbirler, İran’ın bu adaların güvenliği ve emniyetini koruma ile İran’ın ulusal çıkarları ve ulusal güvenliğini temin etme yönündeki egemenlik haklarını kullanmasının bir parçası olduğu vurgulanır.

İran, Yemen’e silah gönderdiği ve iç işlerine müdahale ettiği yönündeki suçlamaları temelsiz olarak nitelendirer ve bildiride, ABD’nin tam desteği altında Siyonist rejimin Gazze’de soykırım, Suriye ve Lübnan’da işgal ve saldırılar, Yemen’de de terörist saldırılar gerçekleştirdiği belirtilerek, İran’a yöneltilen bu tür iddiaların Siyonist rejim tarafından kurgulandığı ve İslam ümmetinin çıkarlarına hizmet etmeyeceği ifade eder.

İran, iyi komşuluk, egemenliğe saygı ve ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesine bağlı kaldığını hatırlatarak, bölge ülkeleri arasında birlik ve uyumun güçlendirilmesi gerektiğini vurgular.

İran, Hürmüz Boğazı’nda ve Fars Körfezi’nde deniz taşımacılığının güvenliği konusunda en etkili ülke olduğunu, bugüne kadar seyrüsefer serbestisini sağladığını ve bundan sonra da ulusal çıkarlarını koruma çerçevesinde uluslararası hukuk doğrultusunda bu sorumluluğu sürdüreceğini bildirir.

İran, Arap Birliği ülkelerinin Gazze’deki soykırımı kınayan tutumunu memnuniyetle karşılarken, Siyonist rejime karşı siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkilerin tamamen kesilmesi dahil, caydırıcı ve acil önlemler alınması çağrısında bulunur.

İran Dışişleri Bakanlığı, 1974 yılından bu yana Batı Asya bölgesinin kitle imha silahlarından arındırılması girişiminin öncüsü olarak, Siyonist rejimin nükleer silahlarının bölge ve dünya barış ile güvenliğine yönelik tehdidine dair Arap Birliği Bildirisi’nin hükümlerini memnuniyetle karşılamakta, bölge ülkelerinin dikkatini Siyonist rejimin kitle imha silahlarının gerçek ve acil tehlikesine daha da fazla çekmekte ve nükleer silahlardan arındırılmış bir bölgenin gerçekleşmesinin, dünya toplumunu özellikle bu işgalci rejimin destekçilerini etkili önlemler almaya zorlamak için bölge ülkelerinin ortak çabasını gerektirdiğini vurgulamaktadır.

Son olarak, İran’ın 1974’ten bu yana Batı Asya’nın kitle imha silahlarından arındırılması girişiminin öncüsü olduğu hatırlatılarak, Siyonist rejimin nükleer silahlarının bölge ve dünya barışı için acil ve gerçek bir tehdit oluşturduğu belirtildi. İran, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölgenin gerçekleştirilmesinin, bölge ülkelerinin, özellikle bu işgalci rejimin destekçileri olmak üzere uluslararası toplumu, bölgeyi ve dünyayı bu soykırımcı ve saldırgan rejimin kitle imha silahları tehdidinden kurtarmak için etkili önlemler almaya zorlama yönündeki ortak çabalarını gerektirdiğini vurgular.”