Eski Lübnan Dışişleri Bakanı, direnişin silahsızlanma konusunda düşmana teslim olmayacağını belirterek, silahsızlanmanın Lübnan'ı bataklığa sürükleyeceğini vurguladı.

Lübnan, ABD ve Siyonistlerin direnişi silahsızlandırma çabalarına rağmen, tehlikeli bir dönüm noktasının eşiğinde bulunuyor. Oysa Siyonistlerin “Büyük İsrail” projesine göre, silahsızlandırma yalnızca Lübnan’daki direnişi kapsamıyor, tüm Arap dünyasında gerçekleşmesi gerekiyor.

Bazı medya kaynakları, Trump’ın Güney Lübnan’da bir ekonomik bölge oluşturma planından söz ediyor. Doğaldır ki ABD, bunu Lübnan’ın iyiliği için yapmayacaktır; çünkü bu ülke, Lübnan’ı parçalamak ve zenginliklerini yağmalamak için dünyanın öbür ucundan bölgeye gelmiştir. Bu süreçte sadece Siyonist rejimin işlediği cinayetleri desteklemekle kalmıyor, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın ifadelerine göre Hizbullah’ın varlığına tamamen son vermeyi de hedefliyorlar.

Eski Lübnan Dışişleri Bakanı Adnan Mansur Mehr Haber Ajansına verdiği röportajda bu konuyu değerlendirdi.

Adnan Mansur, ABD’li temsilcilerin, Siyonist rejimin Lübnan topraklarından çekilmesine önem vermediğini ve onun günlük ihlallerini desteklediğini belirterek, “Amerika’nın başkanlık ettiği beşli komite, tarafların ateşkese uymasını sağlamalıdır; ancak 9 aydır Siyonistleri ateşkese zorlamak için hiçbir girişimde bulunmamış ve Tel Aviv Lübnan’a karşı yıpratma savaşını sürdürmüştür” dedi.

ABD’nin her şekilde direnişin silahsızlandırılmasını istediğini belirten Mansur, “Lübnanlı yetkililer, ABD’den Siyonist rejimin işgal altındaki Lübnan topraklarından çekilmesi için garanti talep ettiklerinde, Amerikalılar açıkça hiçbir Amerikan garantisi olmadığını İsrail’in kendi başına hareket ettiğini söylüyorlar” ifadelerinde bulundu.

Mansur, “Dolayısıyla, silahların teslimi, Lübnan’ı Siyonist rejimin işgali altına bırakabilir ve bu durumda ABD, Siyonist rejimib Lübnan’da yapacağı her şeyi- ister saldırılar, suikastlar, askeri operasyonların genişlemesi ya da işgalin sürmesi olsun- destekleyecektir. Bu da, Lübnan’ın koşulsuz teslim olması gerektiği anlamına gelir ki bu imkânsızdır. Lübnanlılar, özellikle de Lübnan direnişi, böyle bir gerekçeyle silahlarını asla teslim edemezler” ifadelerinde bulundu.

Mansur açıklamasının devamında, “Siyonist rejim bugün Güney Lübnan köylerinin askeri kontrol altında olduğunu söylemekte, bu da hiçbir vatandaşın köyüne dönmesine izin verilmeyeceği anlamına gelmektedir. Bazı bölgelerde de Lübnanlılar hâlâ şehirlerine ve evlerine dönmekten men edilmektedir” diye kaydetti.

Bunun, gelecekte bu bölgelerin, Doğu Kudüs ve Golan’da olduğu gibi, ilhak edileceği anlamına geldiğini belirten Eski Lübnan Dışişleri Bakanı açıklamasını, “Siyonistler, 1967’de Golan’ı işgal etmiş, 1981’e kadar askeri ve idari kontrol altında tutmuş, ardından Knesset bu toprakları işgal edilen bölgelere katma yasasını kabul etmiştir. Aynı şekilde, 1981’de Doğu Kudüs’ü de ilhak etmiş, uluslararası hukuku ve 1948 kararlarını yok saymıştır. Dolayısıyla, ABD’liler yanlarında oldukça, Siyonistler başka toprakları da ilhak edecek ve bu durumda hiçbir güç topraklarını savunamayacaktır. Bu nedenle Lübnanlıların topraklarını geri alma hakkı ve işgale karşı direnme hakkı vardır” şeklinde sürdürdü.

Adnan Mansur ayrıca, “Siyonist rejim ve ABD iyi bilmelidir ki Lübnanlılar, İsrail’in saldırıları toprak ve halklarını tehdit ettiği, işgal ve günlük askeri saldırılar sürdüğü sürece topraklarından ve direnişlerinden asla vazgeçmeyeceklerdir” dedi.