Mehr Haber Ajansı'a konuşan Tahran Yunus Emre Enstitüsü Mudürü Abdullah Yeğin"İran sineması bağımsız ve kendi dalında yol kateden bir sinemadır" dedi.

Yunus Emre Vakfı; Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak amacıyla 2009'dan beri faaliyet göstermektedir.

Yunus Emre Enstitüsü'nün yurt dışında 58 kültür merkezi bulunmakta. Bu kültür merkezlerinde verilen Türkçe eğitiminin yanı sıra, farklı ülkelerdeki eğitim kurumlarıyla yapılan iş birlikleri ile Türkoloji bölümleri ve Türkçe öğretimi desteklenmektedir. Kültür merkezleri aracılığıyla kültür ve sanatını tanıtmak amacıyla birçok etkinlik düzenlenmekte, ulusal veya uluslararası etkinliklerde Türkiye'ni temsil edilmektedir.

Bu sene Tahran'da düzenlenecek olan 33. Uluslararası Tahran Kitap Fuarı'nın özel konuğu Türkiye'nin olmasıyla birlikte Tahran Kitap Fuarı'nda Farsça'dan Türkçe'ye çevirilen kitaplar da yer alacak. İşte bu sebeple Tahran Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Abdullah Yeğin ile İran kültürü ve sineması hakkında konuştuk.

1- Bize  biraz Yünüs Emre Enstitüsü’nün yaptığı faaliyetlerle ilgili konuşabilir misiniz?

Yunus Emre Enstitüsü Türk hükümeti ve Türkiye Büyükelçiliği'ne bağlı bir Kültür merkezidir. İran’la birlikte yurt dışında 58 kültür merkezi bulunmaktadır. Burada Türk dili ve edebiyatını Japonya’dan ta Avrupa ve Amerika’ya kadar yabancılara öğretiyoruz. Şu anda İran'da 400 öğrencimiz var. Aslında İran’da bu dili öğrenmek isteyen çok kişi var hatta bini aşkın öğrenci alabiliriz ama şimdilik böyle bir imkanımız yok.

İran’da her yaştan ve her sınıftan öğrencimiz var ve işin en ilginç tarafı İranlı ev kadınları sadece Türk dizileri anlamak için Türk dilini öğrenmek istiyorlar.
Yunus Emre Enstitüsü Türkçe eğitiminin yanı sıra, Türk kültürünü tanıtma projesi kapsamında Türk filmi haftası, film gösterimi ve kitap okuma gibi çeşitli programlar yapıyoruz. Fakat Türk kültürünü yaygınlaştırmak gibi bir niyeimiz yok, biz aslında iki ülke arasındaki kültürel ortaklığa odaklanıyoruz . İran’la da kültür ortaklığımız çoktur.

Bu merkezde bizim için en onemli olan kültür ve siyaset ile ekonominin yeri yortur, çünkü bize göre “kültür bir zenginliktir”.

2- Türk eserleri  dünya çapında hangi dilde daha çok ilgi görüyor?

İngilizce konuşulan ülkeler. Bildiğiniz üzere bu dilde konuşan çoktur bunu için Türkiye’de bir eser İngilizce’ye çevirildiği zaman en az  o dilden başka 7 dile çeviriliyor. Bu da Türk eserlerinin dünya piyasasında yayınlanmasına yol açıyor. Bu konuda yayın evleri Avrupa ve Amerika’yla işbirliğindeler.

Bu konudaki elde ettiğim tecrübeme dayanarak söylemek isterim ki, Türkiye’de Orhan Pamuk gibi ünlü yazarlardan basılan bir eser daha çok ilgi görüyor, aynı zamanda dünya çapında popüler olan eserler Türkiye’de de popüler haline geliyor.

3-Türk halkının kitapla ilgisi nasıldır?

Türk halkı kitap sever bir halktı fakat sosyal medyanın gelmesiyle birlikte kitaba olan ilgisi azaldı. Bu sadece Türkiye’ye sınırlı değil tüm dünyada böyle bir durum söz konusudur.

4-Dünya ile İran'da Türk dil ve edebiyatı alanındaki programlarınız hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Türk dili ve edebiyatını dünya çapında geliştirmek için 100’den fazla çeşitli ülkelerin üniversiteleriyle işbirliği yapıyoruz. Örneğin Afganıstan'ın 8 üniversitesinde bu dil öğretiliyor.

İran'da da sadece Tahran'daki Allame Tabatabayi  Üniversitesi’nde Türk dili ve edebiyatı bölümü bulunmaktadır. Ama Fars dil ve edebiyatı Türkiye’nin 7’den fazla üniversitesinde öğretiliyor. Tabii ki İran’daki üniversiteler onay verirse biz de İran’da böyle faaliyet göstermek isteriz.

5-Türk halkı neden İran sinemasına ilgi gösteriyor?

İran sineması bağımsız ve kendi dalında yol kateden bir sinemadır. İran sineması sadece bir fikirden harika işler çıkarıyor ve bu çok değerli bir şey