Mehr Haber Ajansı'na konuşan Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, "Suudi Arabistan, Mısır ve BAE Ortadoğu'daki çatışmalardan istedikleri faydayı elde edemediler" dedi.

2000 yılından beri Doğu Akdeniz'de zengin doğalgaz kaynaklarının yer aldığına ilişkin bilimsel öngörülerin ortaya çıkmasıyla birlikte Türkiye ile Avrupa özellikle Yunanistan arasında gerginliğe sebep oldu. 

Güney Kıbrıs, 2002'den itibaren Mısır başta olmak üzere Lübnan, Suriye ve hatta İsrail rejimi ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yapmaya başladı ama Ankara hala Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmemiş. Bazı uzmanlara göre bu durum Türkiye- Libya arasında yapılan anlşmayı da kesiyor. 

Mehr Haber Ajansı Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasıyla ilgili Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney il bir röportaj gerçekleştirdi.

Aşağıdaki yazıda bu röportajı okuyabilirsiniz:

1- Bazı uzmanlara göre Türkiye ve Libya arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Anlaşması’na rağmen Ankara’nın MEB ilan etmeme tutumu çok ciddi çelişki oluşturmaktadır. Türkiye neden Doğu Akdeniz'de MEB ilan etmiyor?   

Türkiye şu anda Libya ile yaptığı deniz yetki sınırlandırma anlaşmasıyla zaten kıta sahanlığı iddiasını netleştirdi. Akdeniz’deki kıta sahanlığının batı sınırlarını BM ye tescil ettirdi. Tam da bu Libya ile yapılan anlaşma sonrası. Dolayısıyla MEB ilan etmesi için şu anda bir aciliyet yok!

2- Türk yönetimi, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE ile normalleşmek için olumlu adımlar atmakta. Sizce bu adımlar Doğu Akdeniz’le ilgili Türkiye’ye yönelik yapılan yanlızlaştırma çabalarını etkisiz hale getirebilmek için mi yoksa bölgesel sorunlar için mi yapılıyor? 

Bu normalleşme adımları sadece Türkiye için olumlu adımlar değil, adı geçen ülkeler Ortadoğu'da suregelen çatışmalardan yoruldular ve istedikleri faydayı da elde edemediler. ABD’nin Afganistan’ı anı terk etmesi bu ülkeleri endişelendiriyor, bir gün ABD'nin onları da terk edeceğini düşünerek şimdi Türkiye ve diğer bazı ülkelerlerle ilişkilerini çeşitlendirmek istiyorlar. Bu durum sonuçta bölge icin daha fazla istikrar ve işbirliği demek.

3- Sizce Türkiye-Yunanistan arasında yapılan istişari görüşmeler Doğu Akdeniz meselesinin çözüme kavuşmasına fayda sağlayacak mı? 

Sonuçta bu istişari görüşmelerin yapılması olası kriz durumlarını engellemek açısından önemli, böylece diyalog kapısının açık kalması gerekiyor. Sorunların çözülmesi bir görüşmede bitecek degil ama iki taraf arasında hattın açık kalması olası krizlerin tırmanmasını engellemeye yarar. Ve bölgedeki deeskalasyona katkıda bulunarak olası tırmanmanın taraflar arasında çatışmalara sebeb olmamasını sağlar. Bu da sağlıklı bir sey.

4- Yunanistan ve Türkiye’nin tezlerini hukuki veya siyasi boyutuyla değerlendirebilir misiniz? Ankara Atina’nın tezlerini boşa çıkarabilir mi?

Yunanistan'ın maximalist iddialarının hukuki temelleri yok. Mesela, Paris ve Lozan anlaşmaları gereği Yunanistan’ın adaları silahlandirmaması gerekiyor ki Atina bunun aksini yapıyor! Gene adaların kıta sahanlığı hakkındaki iddialarına karşı Türkiye’nin meşru olarak aksini savunması söz konusu. Ankara’nın bu görüşlerini destekleyen kabul görmüş ciddi uluslararası mahkeme kararları var. Özetle, Yunanistan AB içinde kara propaganda yaparak Türkiye ile olan ikili tartışma konularını AB'nin meselesi haline getirerek, oldu bitti yaratmak istiyor. Ama AB içinde bir kaç ülke dışındakiler Türkiye’nin duruşunu anlıyor ve destekliyor. Zaten AB yüksek temsilcisi Borrell de, "Türkiye ile olan iliskilerimizde boşuna iyileşme oldu" demedi!