Azar MAHDAVAN:100 bin imzayı geçerek ikinci kez cumhurbaşkanı adayı olmayı başaran Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce 25 Aralık 2009 tarihinde AK Parti hükümetinin çalışmalarını eleştirdiği 10 dakikalık TBMM'deki konuşması ile gündem olmuştu.
Fizik öğretmeni olarak değişik liselerde ve dershanelerde görev alan Muharrem İnce 2002 genel seçimlerinde CHP Yalova milletvekili olarak TBMM'ye girmişti.
2021'de Memleket Partisini kuran İnce ikinci kez Cumhurbaşkanı seçimlerine hazırlanıyor.
Muharrem İnce seçimde elde edeceği olası başarının ardından uygulamayı planladığı politikalara yönelik düşüncelerini Mehr Haber Ajansı muhabiri ile paylaştı:
1- AK Parti’nin 20 yıllık dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKP’nin 20 yıllık dış politikası, milli bir politika değildir. Erdoğan’ın şahsi çıkarlarına göre şekillenmiştir. Başlangıçta ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin desteğini almak için AB taraftarı bir Erdoğan gördük. Şimdi AB’den ve onun demokratik değerlerinden uzaklaşan Erdoğan var. 2009’da Davos’ta “one minute” diyen, ama daha sonra tepkisinin moderatöre olduğunu söyleyen; Suriye’de “kardeşim Esad” söyleminden “düşman Esed” söylemine geçen; Mısır’da darbeci dediği Sisi’ye, şimdilerde “dostum Sisi” diyen bir Erdoğan var. Dolayısıyla sadece iktidarını korumaya yönelik olarak tutarsız ve güvenilir olmayan bir dış politika izliyor. Onun yaptığı hataların, verdiği tavizlerin bedelini Türk halkı ödüyor.
2- Türkiye'nin bugünlerde en önemli sorunu Enflasyondur. Ülkedeki pahalılığın sebebi nedir. Ekonomi sorununun çözülmesi için neler yapmak istiyorsunuz?
Türk kamuoyunda uzun süredir tarımsal üretimle ilgili uyarılarda bulunuyordum. Sorun sadece markette değil, tarlada, serada, bahçede, ahırda diyordum. Üretim sorununu çözmezsek, üreticiyi destelemezsek ekmek, et, süt fiyatları yükselir, enflasyon artar dedim. Maalesef deprem konusunda olduğu gibi, bu konularda da öngörülerim tuttu. Keşke partimizin hazırladığı “Tarım Raporu”muzu dikkate alsalardı, kopya çekselerdi ve geç kalınmasaydı. Mevcut iktidar, yerli üreticiyi desteklemek yerine ithalat sopasını kullanmayı tercih etti. Türkiye’de enflasyonun düşmesi için alınan ekonomik tedbirlerin sonuç vermesi için yeniden devlet kurumlarına, özellikle hukuka güveni yeniden tesis etmeliyiz. Her kararın tek adam tarafından alındığı bir ülkede kimse yatırım yapmaz, kendini ve yatırımlarını güvencede hissetmez. Partizanlığın olmadığı, devletin liyakatli kadrolarla yönetildiği bir ülkede ekonomik istikrar yakalayabiliriz.
3. İran- Türkiye ilişkilerine bakış açınız nedir? İran'a yakınlaşmada hangi bileşenlerin etkili olduğunu düşünüyorsunuz?
1639 yılında yapılan Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndan bu yana değişmeyen sınırlara sahip olduğumuz eski komşumuz İran, tıpkı Rusya ve Türkiye gibi önemli bir bölgesel güçtür. Ortadoğu’da ve Kafkasya’da yaşanan sorunların çözümü için bölgesel işbirliği yapılması önemlidir. Atatürk de İran’la iyi ilişkiler geliştirmiş ve bölge istikrarı ve sınır güvenliği için Sadabat Paktı’nı imzalamıştır. Dünya ve Ortadoğu’daki gelişmeler, bölgesel istikrarsızlık benzer ilişkileri kurmayı gerektirmektedir. Bununla birlikte İran’da yaşanan toplumsal gelişmeleri de yakından izlemekteyiz.
4. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki gerilim bölgesel bir krize dönüşmektedir. Sizce bu gerilimin azalmasının çözümü nedir?
Ermenistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanmış, yaklaşık 3 milyon nüfusu olan sınır komşumuzdur. Ermenistan’la Türkiye’nin ilişkilerinin normalleşmesi, ekonomik ve ticari ilişkileri de geliştirecektir. Bu durum, sınır kapımız olan Ermenistan’ın yararına olacaktır. Ancak, II. Karabağ Savaşı(2020) sonrasında başlayan normalleşme çabalarının devamı, Ermenistan’ın özellikle Azerbaycan ve Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygı duymasından geçmektedir. Ermenistan, Avrupa’da yaşayan Ermeni Diasporasının etkisinden çıkmalı, kendi istikrarı ve bölgesel barışın sağlanması için komşularına karşı taahhütlerini yerine getirmelidir. Azerbaycan ve Türkiye, iki devlet, tek millettir.
5. Cumhurbaşkanı olduğunuzda Suriye ile ilgili nasıl bir politika izlemek istersiniz. Sizce Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının devam etmesi mi gerekiyor yoksa askeri varlığın azaltarak Suriye'deki krizin sona ermesine yardımcı olması mı gerekiyor?
Suriye ile diplomatik ilişkileri başlatacağız. Suriye’nin kuzeyinde yaşanan otorite boşluğu devam ettikçe ve Türkiye’ye yönelik terör tehdidi sürdükçe askeri varlığımız orada kalacaktır. Suriye’den göç, göçmenlerin iadesi, insani yardımlar, terör sorunun çözümü, su sorunu ve bölgesel ticaret konularını öncelikle Şam ile konuşacağız. Bölgesel sorunların çözümü için, Şam yönetimi katıldığı sürece Cenevre ve Astana süreçlerinin devamında bir beis görmüyorum. Ancak bu görüşmelerde Türkiye’nin kaygıları ve tezleri daha fazla yer bulmalı, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı, Şam yönetiminin onaylamadığı unsurlar, özellikle PYD muhatap alınmamalıdır.
6. Bildiğiniz gibi iktidar yıllardır geleneksel olarak Türkiye'nin dindar kesimlerinin oylarını kazanmayı başarmıştır, bugünlerde Seccade tartışması iktidar partisinin propagandası için bir araç haline gelmiştir. Dini kesimlerin oylarını almak için neler yapmak istiyorsunuz?
Partimizin özel bir kesimin oyunu almak için bir çabası olamaz. Biz makul çoğunluğun partisiyiz. Etnik ayrımcılığa da, dini ayrımcılığa da, cinsiyet ayrımcılığına da karşıyız. Din ve inanç özgürlüğünün, düşünce ve ifade hakkının yanındayız. Bunu sadece laik ve demokratik bir devlet sağlayabilir. Bu nedenle tarikat ve cemaatlerin, devlet içerisinde FETÖ tarzı bir yapılanmaya gitmelerine izin vermeyeceğiz. Tüm yurttaşlarımızın, dolayısıyla samimi dindarların inanç, ibadet ve yaşam tarzının güvencesi olacağız.