İran İslam Cumhuriyeti'nin siyasi ve seçim sistemi "Cumhuriyet" ve "İslamiyet" ikili çerçevesinde incelenebilir.

İran Uzmanları Meclisi seçimlerinin altıncı dönemi ve İslami Şura Meclisi secimlerinin onikinci dönemi 1 Mart 2024’de düzenlenecek.

Bu raporda İran İslam Cumhuriyeti'nin siyasi ve seçim sisteminin temel bileşenleri analiz edilmeye çalışılmıştır.

"Cumhuriyet" ve "İslamiyet"

"Cumhuriyet" ve "İslamiyet" İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’nın temel direği ve aynı zamanda meşruiyet kaynağıdır. Dolayısıyla bu anayasanın diğer ülkelerin anayasalarından en önemli farkı, İslam'ın ondaki güçlü varlığıdır.

Diğer bir ifadeyle İran İslam Cumhuriyeti Anayasası'nın biri şekliyle, diğeri ise özüyle ilgili olmak üzere iki özelliği vardır. Anayasanın şekli cumhuriyet ile ilgilidir. Halkın yönetim kademesinde yer alması ve ülkenin tüm önemli işlerinde oy kullanması cumhuriyet olduğunu vurgulamaktadır. Anayasanın özü de İslami olmakla ilgilidir; Yani tüm kanunları İslami standartlara uygun olmalıdır. İslami olması  İran İslam Cumhuriyeti Anayasası ile diğer kanunlar arasındaki en önemli farklardan biridir.

İslam Cumhuriyeti sisteminin İslami doğası aşağıdaki ilkelerin gözetilmesiyle gerçekleştirilebilir:

1. Oluşum ve yasamada Allah’ın egemenliğini kabul etmek

2. Kanun ve düzenlemelerin İslami standartlara uyması veya en azından İslami standartlara aykırı olmaması gerekliliği

3. Adaletin tesis edilmesi ve değerlerin canlandırılması gerekliliği

4. Ümmetin velayetinin kabul etmek

5. Yetkililerin bilimsel ve ahlaki niteliklere sahip olması gerekliliği

Ayrıca İran İslam Cumhuriyeti sisteminde halkın çeşitli alanlara katılımına vurgu yapılmıştır. Anayasa'nın 56. maddesinde kaderini tayin hakkı egemenliğin ve siyasi yetkinin kaynağı olarak tanınmış. Bu bağlamda Anayasa'nın diğer ilkelerinde de bu hakkın nasıl kullanılacağı ve serbest seçimlerin gerçekleştirilmesi için oy kullanma yolları belirtilmiştir.

Örneğin anayasanın altıncı ilkesi, İran İslam Cumhuriyeti'nde ülke işlerinin yönetiminin halk oylarına dayandığını vurguluyor. Lider, cumhurbaşkanı, uzmanalr meclisi, İslami şura meclisi, yerel konseyler ve referandumların bahsedildiği diğer birçok prensipte de seçim konusuna da değinilmiştir. Dolayısıyla İran siyasi-hukuk sisteminde seçim konusu temel bir kategoridir.

Halkın katılımını “Cumhuriyet”in mayası olarak sayabiliriz. Öte yandan cumhuriyetin en temel ilkesi olan halkın katılımı, rekabet ilkesinin kabulünü de beraberinde getirecektir.

Genel olarak cumhuriyetin, diğer bir ifadeyle milletin yönetim hakkının gerçekleşebilmesi için aşağıdaki beş esasın dikkate alınması gerekmektedir:

1. Katılım

 2. Rekabet

 3. Çoğunluğun oyununun azınlığa üstünlüğü

 4. Denetim ve güç kontrolü

 5. Sorumluluk

Siyasetin ve hükümetin ilahi ve popüler ilkeye dayanan temelleri

İran İslam Cumhuriyeti'nin İslam direğinin başında dini ve manevi lider (veli fakih) bulunmaktadır. Veli fakih, toplumun "uzman" olarak adlandırılan üst düzey din alimleri tarafından seçilir. İran İslam Cumhuriyeti'nin liderini Anayasa'nın 107, 108 ve 111. esaslarına göre seçmek ve onun performansını izlemekle yükümlü olan uzmanların kendileri de halkın tarafından seçilir.

İslam Cumhuriyeti sistemi çerçevesinde "Cumhuriyet" ilkesi, "İslamiyet" ilkesinin yanında yer almaktadır. Bu temele dayanan hükümet yapısı diğer demokratik modellerde olduğu gibi yürütme, yasama ve yargı olmak üzere üç kola ayrılmıştır. 

Bu arada anayasaya göre İslami Şura Meclisi çok önemli bir yere sahiptir. Yasama yetkisi ve bazı denetleme yetkileri de meclisin faaliyetleri arasında yer almaktadır. Ayrıca hükümetin kararlarının ve diğer ülkelerle sözleşmelerin İslami Şura Meclisi tarafından onaylanması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı ve bakanlardan oluşan kabine, meclise karşı sorumludur. Bu bağlamda cumhurbaşkanının önerdiği bakanların, kabineyi kurabilmesi için meclisten güven oyu alması gerekiyor.

Meclis özel durumlarda cumhurbaşkanının görevden alınmasına zemin hazırlamak için yetersizlik planıyla hareket edebilir. Ancak cumhurbaşkanının meclisi feshetme hakkı yoktur. Öte yandan cumhurbaşkanının hükümet ve yürütme işlerini yönetme konusunda önemli yetkileri var.

Cumhurbaşkanının ve İslami Şura Meclisi temsilcilerinin aksine Yargı Erki’nin başkanı Devrim Lideri tarafından seçilir.

İran’ın siyasi sisteminde güvenlik konseyi kurumu var. 12 üyeli Güvenlik Konseyi'nin üyeleri, tıpkı Fransa’daki Anayasa Konseyi gibi seçilerek atanıyor. Bu bu üyeler arasında 6 din alimi lider tarafından atanırken, 6 hukukçu da yargı erkinin başkanı tarafından aday gösterilerek İslami Şura Meclisi’nin onayıyla atanıyor.

Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi de gerçek ve tüzel üyeleriyle İslam Cumhuriyeti'nin genel politikalarının taslaklarını hazırlamak ve önermek, Anayasa İnceleme Konseyine katılmak, Devrim Lideri’ne danışmanlık yapmak ve Güvenlik  Konseyi ile İslami Şura Meclisi arasındaki anlaşmazlıkları çözmekten sorumludur.

Liderin, cumhurbaşkanının, İslami Şura Meclisi’nin üyelerinin, şura üyelerinin seçilmesi ve milletin temel hak ve özgürlüklerinin tanınması cumhuriyet sisteminin en önemli tezahürlerinden biridir. Öte yandan sistemin din esasları üzerine oturtulması, İslam’ın meşruiyetinin ilan edilmesi, istemin tüm yasa ve düzenlemelerinin İslami standartlara uygun olması gerekliği ve veli fakihin hükümetin başına getirilmesi; İslamcılığın anayasadaki en önemli tezahürlerinden biridir.