12 Mar 2025 15:15

Ünlü Türk kâriden İran'daki "Mahfel" programının İslam dünyasındaki rölüne vurgu

Ünlü Türk kâriden İran'daki "Mahfel" programının İslam dünyasındaki rölüne vurgu

Ünlü Türk kârisi Mustafa Özyılmaz, İran’da düzenlenen Mahfel programına katılımı ve bu programın İslam dünyasındaki etkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.

İran'daki “Mahfel” programı, etkili kişiliklerin medya alanındaki rollerini ve dini mesajların kamuoyunu yönlendirmedeki etkisini ele alan önemli bir platformdur. Bu program, Kur’an ve dini değerleri modern medya araçlarıyla sunarak, İslam dünyasında farkındalık yaratmayı hedeflemektedir.

İran’ın kültürel ve dini mirasını tanıtmak açısından büyük bir fırsat sunan “Mahfel”, Kur’ani öğretilerin geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlarken, İran’ın İslam dünyasındaki konumunu güçlendirmeye de katkıda bulunabilir. 

Bu bağlamda tüm ülkelerden katılma imkanı sağlayan "Mahfel" programına konuk olan Türkiye'nin önde gelen kârilerinden Hafız Mustafa ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportajın tam metnini aşağıda bulabilirsiniz:

1- Öncelikle sizden, kendiniz hakkında ve Kur’an’ı öğrenme ve ezberleme konusunda nasıl bir süreçten geçtiğiniz konusunda bilgi vermenizi rica ediyoruz.

Öncelikle teşekkür ederim bu röportaj ve haber için. İsmim Mustafa Özyılmaz. 36 yaşındayım. Aynı zamanda hafızım. Yani Kur'an-ı Kerim'in hepsini ezbere biliyorum.

Kur'an-ı Kerim ile ilgimiz şöyle başladı; Daha küçük yaşlardan itibaren, 6-7-8 yaşlardan itibaren Kur'an-ı Kerim okumaya başladım. Çünkü babam da hafızdı. Kendisi de tam Kur'an hafızıdır. Tabi o yaşlarda bize Kur'an-ı Kerim, tecrüt, mahreç okuma öğretti. 9-10 yaşına gelene kadar. 10 yaşına geldiğimde ise Yatılı Kur'an kursuna gönderdi beni, medreseye, devlet Kur'an kursuna. Orada hafızlığa başladım ve yaklaşık 11 ayda hafızlığımı tamamlayıp tekrar 6. sınıftan okula devam ettim.

Tabi hafız olmama ne sebep oldu? Öncelikle küçük yaşlardan itibaren Mısırlı büyük hafızlar, Şeyh Abdü Samet, Mustafa İsmail, Muhammed Leysi, Galveş bunları çok dinlerdim ve çok severdim. Hep hayalim büyüyünce onlar gibi Kur'an-ı Kerim okumaktı. Bu yüzden öncelikle hafız olmak istedim ve daha sonra Kur'an-ı Kerim alanında da kendimi geliştirmek istedim.

Elhamdülillah daha sonra Mısır-Kahire'ye kıraat ve makam eğitimine gittim. Hafız Ahmet Mustafa Kamil'den kıraat ve makam dersleri aldım. Daha sonra Türkiye'de yine iki sene tasavvuf müziği ve klasik müzik eğitimi aldım. Ve elhamdülillah şu an başta ülkemiz Türkiye olmak üzere dünyanın her yerine Kur'an-ı Kerim tilavet etmeye gidiyorum.

2- Siz, İran’daki “Mahfel” programının katılımcılarından biriydiniz ve katılımınız büyük ilgi gördü. Lütfen bize İran’da bulunma deneyiminizden ve “Mahfel” programındaki anılarınızdan bahseder misiniz? İran’ı nasıl tanıdınız? Programın hocaları ve jüri heyeti hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Daha önce zaten İran'a birkaç kez geldim. Kur'an-ı Kerim programlarına katıldım. Orada çok kıymetli arkadaşlarım ve dostlarım var geldiğimiz zaman onlarla da görüşüyoruz ve zaman zaman onları da Türkiye'ye davet ediyoruz, Kur'an-ı Kerim programları düzenliyoruz.

Bildiğiniz üzere Mahfel programı sadece İran'da değil ülkemizde ve dünyada da büyük ses uyandırdı ve bilinen bir programdır.

Bizler de hem sosyal medyadan hem de ekranlardan bu programı zaman zaman izliyorduk ülkemizden ve büyük keyif alıyordu. Çünkü kuran-ı Kerim programına farklı bir boyut getirmişti.

"Tabii İran'da beni en çok büyüleyen İran'daki Kur'an hayatı ve oradaki kur'an-ı Kerim meşkleri ve meclisleri idi, orada bulunmak çok hoşuma gidiyordu oradaki cemaatle beraber kur'an-ı Kerim tilavet edip dinlemek bizi cezbeye getiriyordu O yüzden en önemli benim için oradaki kur'an-ı Kerim olan aşkı ve kur'an-ı Kerim okuyucularına olan aşktı."

Jüri üyelerini zaten Üstat Ebu'l Kasım'ı ben çocukluğumdan tanıyordum benim memleketime gelmişti kur'an-ı Kerim ziyafeti için, bundan 15-20 yıl önce Samsun şehrinin, o zamandan beri zaten dinliyordum hayranlığımı vardı. Aynı şekilde Üstat Hamit Şakirnejad da Türkiye'ye birkaç kere gelmişti. Onunla da birkaç programda beraber kur'an-ı Kerim tilavet etmiştim. Eyüp Asif benim aynı zamanda hem sosyal medyadan arkadaşımdı, zaman zaman olmadı görüşüyorduk. Diğer jüri üyelerimize de orada tanışmak nasip oldu.

Ünlü Türk kâriden İran'daki "Mahfel" programının İslam dünyasındaki rölüne vurgu

Mahfel programı bizim için güzel bir anı hatıra oldu. Ülkemizde tabii şu an kayıtlar yayınlanmadığı için biz de onları bekliyoruz onlar yayınlandığında ülkemizde daha da büyük haber göreceğini tahmin ediyorum.

İran'a gelmeden önce daha önce hiç gelmediğim zaman, biraz daha farklı tanıyorduk. Bizler ülkemizde İran biraz daha kapalı katı kuralları olan yaşamın zor olduğu bir ülke olarak tanıtılıyordu. Ancak İran'a ilk ziyarete geldiğimden itibaren çok şaşırmıştım. Yani sosyal hayat bizdekine çok yakındı. Teknoloji alanında olsun, gezme, eğlence alanında olsun, işte mesela görüp gittiğimiz lüks kafeler gördüğünüz gibi lüks evler güzel caddeler şehirler alışveriş merkezleri vesaire hepsi bize yakındı...Bunlar bende asla şok uyandırmıştı.

Çünkü İslam Cumhuriyeti denildiğinde bizim kafamızda daha çok hani şey hayatta uygulanan katı kuralları olan çoğu şeye izin verilmeyen bir ülke olarak biliniyordu ya da bize öyle öğretilmiştir ancak geldiğimde ama böyle olmadığını gördüm ve çok keyif almaya başladım.

Ülkenin birçok şehrine gidip gezdim. İsfahan, kuzey,Hamedan, Tahran, Kerec, Kazvin. Yani bir sürü şehre gidip gördüm ve her tarafı ayrı güzellikte olduğunu gördüm ve ülkemize de yakın olduğunu gördüm. Mesela İran'ın kuzeyi bizim ülkemizdeki Karadeniz'e çok benziyor deniz kenarı her yer yemyeşil. İsfahan deseniz tarih kültür iç içe bizim Osmanlı ofise Selçuklu mimarlarının çok andırıyor ve çok hoşuma gitmişti. Aynı şekilde Hamedan olsun camileri külliyeleri vesaire çok hoşuma gitmişti. Tabii Beni en çok büyüleyen İran'daki Kur'an hayatı ve oradaki kur'an-ı Kerim meşkleri ve meclisleri idi, orada bulunmak çok hoşuma gidiyordu oradaki cemaatle beraber kur'an-ı Kerim tilavet edip dinlemek bizi cezbeye getiriyordu. O yüzden en önemli benim için oradaki kur'an-ı Kerim olan aşkı ve kur'an-ı Kerim okuyucularına olan aşktı.

3- Günümüzde, İslam ülkeleri arasında bölgesel konular nedeniyle çok fazla görüş ayrılığı bulunmaktadır ve ülkeler arasındaki birliktelik ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Sizce, Kur’an’ın öğretilerinin anlaşılması ve “Mahfel” gibi uluslararası Kur’an programlarının yayınlanması, Müslüman halklar arasında yakınlaşma ve birlik sağlama konusunda nasıl bir rol oynayabilir?

Günümüzde İslam ülkeleri arasında bölgesel konular nedeniyle çok fazla görüş ayrılıkları bulunmakta ve bu geçmişten gelen bir sıkıntıdır ama ben ülkemizde de olsun İran'a geldiğimde de olsun şunu gördüm artık çoğu şey bu mezhep sıkıntıları savaşlar vesaire geride kaldığını görüyorum.

Yeni gelen neslin gençliğin bunları aştığını görüyorum. Çünkü şu olması gerekiyor bizim için öncelik kur'an-ı Kerim'dir.

Ünlü Türk kâriden İran'daki "Mahfel" programının İslam dünyasındaki rölüne vurgu

Hepimiz kur'an-ı Kerim'in etrafında toplanmalıyız, Müslümanlar olarak İslam ülkeleri olarak tek birlik olmalıyız. Çünkü geçmişte maalesef mezhep savaşları çıkartarak yabancı güçlerin Yahudilerin İslam'da Müslümanları birbirlerine düşürdüğünü ve yıllarca süren savaşlar olduğunu görüyoruz. Ancak artık yeni gelen nesil bu oyuna gelmiyor yani biraz da artık araştırmacı ve daha çok dünyayı araştıran daha çok dünyayı gezen ve gerçekleri gören bir gençlik ve yeni nesil olduğunu görüyoruz.

O yüzden gerek İran'a geldiğimde gerek orada ki arkadaşlarımızı buraya ya davet ettiğimizde Elhamdülillah çok güzel ağırlıyoruz ve İran'a geldiğinde bizim muhabbetimiz sohbetimiz sadece kur'an-ı Kerim oluyor ve kur'an-ı Kerim etrafında toplanıyoruz.

"İran'a gelmeden önce daha önce hiç gelmediğim zaman, biraz daha farklı tanıyorduk. Bizler ülkemizde hani İran biraz daha kapalı katı kuralları olan yaşamın zor olduğu olarak bize öğretilen oydu kitaplardan vesaire. Ancak İran'a ilk ziyarete geldiğimden itibaren çok şaşırmıştım. Yani sosyal hayat bizdekine çok yakındı. Teknoloji alanında olsun, gezme, eğlence alanında olsun, işte mesela görüp gittiğimiz lüks kafeler gördüğünüz gibi lüks evler güzel caddeler şehirler alışveriş merkezleri vesaire...Bunlar bende asla şok uyandırmıştı."

Söylediğim gibi Mahfel programının yankıları sadece İran'da değil bizim ülkemizde Avrupa'da dünyanın her yerinde yankı uyandırmaktadır. Yani her yerde videolara karşımıza çıkıyor. Milyonlar izliyor ve değişik dillerde tercüme ediliyor, bu vesile ile gençlerin yeni gelen neslin Kur'an-ı Kerim'e olan aşkı artıyor ve büyük bir hizmet görevi görmüş oluyor Mahfel programı. İnşallah bu program yıllar sürer ve biraz daha kendini geliştirerek daha yeni konseptler eşliğinde yıllar süren bir yayın süreci olur ve birçok gence kur'an-ı Kerim'de aşılar diye hayal ediyorum düşünüyorum ve dua ediyorum.

4- Mustafa hocam, ben Gazze’deki yetkililer ve halk ile görüşmeler yapan bir gazeteciyim ve çeşitli röportajlar gerçekleştirdim. Bildiğim kadarıyla her yıl Gazze’de yüzlerce kişi hafız olarak kaydedilmektedir. Kur’an okumak, Gazze halkı için en büyük önceliklerden biridir. Bu doğrultuda, Gazze halkının sahip olduğu direnç ruhunun önemli bir kaynağının da Kur’an’ın manevi öğretileri olduğu görülmektedir. Siz ne düşünüyorsunuz? Kur’an, insan ruhu üzerinde nasıl bir etki bırakabilir?

Maalesef Gazze'deki durum bizleri ve tüm müslümanların derinden üzüyor. Ancak şunu hepimiz biliyoruz ve kur'an-ı Kerim'de de geçtiği üzere Yahudiler lanetlenmiş bir kavimdir ve onların ataları da böyleydi kendileri de böyledir Allah'ın izniyle cehennemin en dibine boğulacaktır bundan hiç şüphemiz yok.

Peki Müslümanlar olarak bize nelerdir düşüyor? şimdi ülkemizde de şunu gördük Gazze'de oradaki müslümanlar büyük bir mücadele veriyorlar ve büyük bir iman gösteriyorlar ve bu inanın Müslümanların değil Müslüman olmayan halklarının çok büyük dikkatini çekiyor ve binlerce insanın belki Müslüman olmasına vesile oluyor.

Bugün görüyorsunuz Avrupa'da Amerika'da dünyanın dört bir yerinde Müslüman olmayan insanlar bile Gazze için yürüyüşlerde onlardaki o iman gücünün farkında ve onlara destek vermektedir.

Bu yönden baktığımızda Gazze'deki savaş belki orada binlerce on binlerce kardeşimiz vefat etti ama şunu biliyoruz hepsi Allah'ın izniyle şehit oldu. Ancak gerçek müslümanlar nasıl olduğunu ve Allah'a olan imanın sadakatın gerçek manada nasıl olduğunu oradaki kardeşlerimiz bir kez daha bizlere ve tüm dünyaya göstermişti.

Tabii dediğiniz gibi orada yüzlerce binlerce kardeşimiz hafız oluyor hafızlığa ve kur'an-ı Kerim'e çok büyük önem veriliyor ve o aynı zamanda sadece kur'an-ı Kerim okuma değil anlamına da orada önem veriliyor ki böyle bir nesil yetişiyor ve böyle bir imanla Siyonistlere karşı orada cesaret örneği gösteriyorlar yani kur'an-ı Kerim'de imanları ve eşyaları bütünleşmiş bir halk orada. O yüzden sağlam bir iman var ve hiçbir şeyden korkmadan mücadele ediyorlar. Çünkü biliyorlar Şehitlik en büyük mertebedir. Onlar vefat ettiğinde Şehit olacaklar. Peki oradaki Yahudiler ne olacak Allah'ın izniyle Cehennemin dibine boğulacaklar.

"Söylediğim gibi Mahfel programının yankıları sadece İran'da değil bizim ülkemizde Avrupa'da dünyanın her yerinde yankı uyandırmaktadır."

O yüzden orada tabii ki kur'an-ı Kerim'in çok büyük etkisi vardır kur'an-ı Kerim okumanın ve yaşantılarında da aynı zamanda tatbik etmenin oradaki büyüklerimiz olsun yeni gelen gençler nesillerimiz olsun bunun bilincinde de o oradan müthiş bir iman örneği göstermektedirler.

Kur'an'ın tabii ki insan ruhu üzerinde çok büyük etkisi vardır bunu bizler hayatımızda hep Kur'an olduğu için kendimizi de görebiliyoruz anlayabiliyoruz günümüz kur'an-ı Kerim'le geçiyor dinimizden düşmüyor dinliyoruz okuyoruz orada kardeşlerimiz daha iyi anlayabiliyoruz çünkü kur'an-ı Kerim okuyan bir kimse Allah'ın izniyle her şeyin üstesinden gelip ve Allah'tan başka kimseden korkmaz ve geleceğe daha sağlam adımlarla yol alır diye düşünüyorum.

News ID 1925196

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha