İran Devlet Televizyonu'na konuşan Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, DEAŞ'ın Suriye'deki kentsel yapılandırmasının artık sona erdiğini bildirerek, "DEAŞ karşıtı girişimlerimizde iki önemli noktayı göz önünde bulundurduk; gereksinimlere uyumlu şekilde kademeli olarak savaş sahasına indik ve sonunda komutanlık aşamasına bile varmayı başardık ancak baştan beri tüm gücümüzle bu alana girebilseydik daha çabuk zafere ulaşabilirdik. Öte yandan da savaş deneyimimizi kullanarak istişare görevinin yanında önceden bilinmeyen yeteneklerimizi de ortaya çıkardık" ifadelerinde bulundu.
Şemhani sözlerini şöyle sürdürdü: Batı ile bölgedeki bazı Arap ülkelerinin DEAŞ'a verdiği destekler olmasaydı daha az maliyet ile kısa bir zamanda birçok kenti serbest bırakmayı başarabilirdik, ancak onların bu müdahalesini ispatlayacak bir sürü senet ile filme ulaştık. Bu kriz süreci, 600 bin Suriyeli yaşamını yitirirken yaklaşık 6 milyin kişi de yerlerinden edildi, hasar gören bölgelerin yeniden inşasına ise 500 ila 600 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bunların hepsi bölgedeki bazı ülkelerin maceracılığı ile aşırıcılık politikasına yönlenmesinin yanı sıra terörün Batı tarafından birer araç olarak kullanılması ve İsrail'in güvenliğini sağlama çabalarından kaynaklanıyor.
Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri ilaveten, "Batı'ya göre, Ortadoğu çatışmasız bir ortama sahip olmamalıdır, zira böyle bir şey yaşandığı takdirde Arap dünyası ile İslam dünyasının asıl meselesi yani Filistin konusu öne çıkacaktır. Bana göre ise çevremizdeki bazı ülkelerde DEAŞ'ı üretme fabrikası bulunuyor. Böylece kendi ülkelerinde siyasi ve toplumsal özgürlüklerinden yoksun olan gençleri, üğradıkları umutsuzluklarını tahliye etmek için Taliban, El-Kaide ve DEAŞ gibi aşırıcı örgütlere yönlendiriliyor" değerlendirmelerinde bulundu.
Ali şemhani konuşmalarının bir diğer kısmında ise şöyle dedi: DEAŞ'ın sona erdiğini fark eden ABD, İran'a yaptırım uygulama ve Irak Kürdistanı'nı ayırma projelerini ortaya attı ancak bu alanda da hayal kırıklığına uğrayınca yeniden başarısız kaldıkları Lübnan krizini oluşturmaya çalıştılar.
Bir Arap gazetecinin yazısını hatırlatan Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri, şu ifadeleri kaydetti: Maymuna piyano çalmayı öğretebiliriz ancak Arap politikacılara siyaset yapmayı öğretemeyiz. bu yüzden de Suudilerin biz karşı sergiledikleri düşmanca tutumu yeni bir olay olmayarak akla da uymamakta.
Muhabir: Kamran Azar
yorumunuz