Mehr Haber Ajansı: Gazze’de uzun süredir devam eden soykırımın ardından, taraflar arasında kapsamlı bir ateşkes anlaşmasına varıldığı bildirildi. Hamas’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ın sunduğu anlaşma planını kabul ettiği bildirildi.
Dün itibarıyla yürürlüğe giren bu anlaşma sayesinde, soykırımcı Siyonist rejimin saldırıları nedeniyle yerinden edilen Filistinlilerin, evlerine, sokaklarına ve anılarına geri dönme sürecinin başladığını görüyoruz.
Mehr Haber Ajansı, Trump’ın barış planının maddeleri ile ilgili Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya ile bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıdaki yazıda, bu röportajın tam metnini okuyabilirsiniz:
1- Perşembe günü Trump planı ile ilgili Mısır’daki Şarm El-Şeyh kentinde varılan anlaşmalar, üç önemli noktayı kapsamaktadır: İsrail güçlerinin Gazze’den çekilmesi, Gazze Şeridi’ne insani yardım girişi izni ve esir takası. Yani, hâlâ bu planın ilk aşamasındayız ve şu an için Hamas’ın silahsızlandırma aşamasına gelinmemiştir.
*Bu durum, ilerleyen aşamalarda bir anahtar zorluk haline gelebilir mi?
*İsrail’in ateşkes anlaşmalarına bağlı kalmaması dikkate alındığında, bu anlaşmaların ihlal edilme olasılığı var mı?
Öncelikle İsrail’in askeri ve siyasi hedeflerine ulaşamadığını, dünya halkları nezdinde neredeyse tamamen izole edilmeye başladığını ve son olarak insani yardım filolarının dünya üzerinde oluşturduğu etki neticesinde masaya oturmak durumunda kaldığını bilmemiz gerekir. Hamas’ın silahlarını ancak bir Filistinli yönetime devredeceğini açıklamış olması önemlidir. Hiçbir sınırı ve çizgisi olmayan İsrail’in bu anlaşmayı da ihlal etme olasılığı yüksektir. Ancak bu anlaşmanın diğerlerinden farklı ateşkes koşullarının bir görev gücü marifetiyle takip edilecek olmasıdır. Her şeye rağmen risk var ama yine de zaman içinde bunu daha net anlamış olacağız.
2- İsrail rejimi Gazze’ye yönelik operasyonlara başlamaya hazırlanırken, bu rejimin Trump planını kabul ettiğine tanık olduk. Birçok analist, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını, İsrail için bir kazanım sağlamadığını ve İsrail’in stratejik bir yenilgi yaşadığını savunuyor. Hamas’ı yok etmeye çalışan bir rejimin, bu hareketin Trump planını nasıl kabul edeceğini beklediğini gördük. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsrail aslında köşeye sıkıştı. İbrahim anlaşmaları ile alan genişletmeyi beklerken bir anda içine kapandı ve hatta etrafındaki ülkelere saldırılar düzenledi. Uluslararası mahkemelerde soykırımcı olduğu tescil edildi. Kimi ülkeler Netanyahıu için ülkelerine gelirse tutuklanacağı açıklamaları yaptı. Trump bile Cumhuriyetçiler içinde israil karşıtlığının arttığına dair açıklamalarda bulundu. Bu nedenlerden dolayı İsrail bu anlaşma ile zaman kazanmak istemiş olabilir. Fakat Asıl iş şimdi başlıyor. İsrail’in her adımı dikkatlice takip edilmelidir.
3- Herkesin bildiği gibi Trump, Nobel Ödülü kazanmak istiyordu ancak bu gerçekleşmedi. Sizce Trump bundan sonra sunduğu planını ve tarafların bu plana bağlılığını ciddiyetle takip edebilir mi? Yani Trump bu planın gerçekleşmesinde ne kadar ciddi?
Trump tipik CEO gibi davranıyor. Ülkesini de şirket yönetir gibi yönetmek istiyor. Körfezde ve dünyada artan israil karşıtlığının kendisine verebileceği maddi zararları düşünüp bu anlaşmayı hayata geçirmek istemiş olabilir. Bir de bu meselenin enerjisini aldığını ve Çin ve Rusya ile rekabetinde kendisine zarar verdiğini de hesap etmiştir. Son tahlilde illa da bir tercih yapar ve İsrail’in yanında durur ama şimdilik planın gerçekleşmesine dönük açıklamalar yapıyor. Sonuç ne olursa olsun ABD-İsrail ittifakı sadece bölgesel değil küresel bir ittifaktır ve ABD iç politikasında da belirleyici konumdadır.
4- Aksa Tufanı operasyonundan sonra, Filistin meselesinin sadece bir Arap ve İslami konu olmaktan ziyade, insanlığın en önemli krizi olarak tüm dünya vicdanında dikkat çektiğini gördük. Sumud Filosu bunun bariz bir örneğidir. Saadet Partisi’nden bazı politikacılar ve milletvekillerinin de bu gemide yer aldığını gördük. Bu konuyla ilgili bir şey söylemek ister misiniz?
Bir soykırımın 3 boyutu vardır; bunlar ırksal, dinsel ve siyasal boyutlardır. Eğer bir toplumu bu açılardan ortadan kaldırma hedefiniz varsa bu bir soykırımdır. İsrail Gazze’de bunların hepsini uygulamıştır. Bir de bunun üzerine İsrail ambargo ve abluka üzerinden açlığı da soykırım aracı olarak kullanmaya çalışmıştır. İşte Sumud ve Özgürlük Filosu gibi girişimler insanlığın bu duruma karşı vicdanını harekete geçirmiştir. Bizim milletvekillerimizin de böyle bir organizasyonun parçası olmaları işte bu ambargoya karşı duruşumuzun en net ifadesidir.
yorumunuz