3 Eyl 2025 18:00

Hindistan’ın Dış Politikasında Dönüm Noktası: ABD, Rusya ve Çin ile İlişkiler

Hindistan’ın Dış Politikasında Dönüm Noktası: ABD, Rusya ve Çin ile İlişkiler

Hindistan Uzmanı Dr. Duygu Çağla Bayram, ABD'nin Hindistan'ı her zaman desteklediğini, Çin ile Hindistan ilişkileri bir İllüzyon olduğunu ve Rusya'nın Hindistan için ABD karşısında alternatif stratejisi olduğunu söyledi.

Mehr Haber Ajansı: Hindistan’ın uluslararası ilişkileri, özellikle ABD ve Çin ile olan dinamikleri, son yıllarda giderek daha fazla ilgi çekmektedir. Hindistan, büyük bir askeri güç olmanın yanı sıra, stratejik ve ekonomik açıdan da önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu bağlamda, Hindistan-ABD ilişkileri, iki ülke arasında güçlü bir işbirliği ve karşılıklı çıkarlar etrafında şekillenmektedir. Öte yandan, Hindistan ve Çin arasındaki sınır gerginlikleri, bölgedeki jeopolitik dengeleri etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Hindistan Uzmanı Dr. Duygu Çağla Bayram ile yaptığımız röportajda Hindistan'ın Çin, Rusya ve Merika'ya karşı pğolitikasını ele almaya çalıştik:

1- Hindistan-ABD ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hindistan ve Çin arasındaki sınır gerginlikleri nedeniyle ABD'nin, Bu ülkenin en büyük askeri güçlerden biri olarak kalması için Hindistan'a silah kısıtlaması uygulamamaya çalıştığı söyleniyor. Türkiye'nin aksine Hindistan'ın Rusya'dan S-400 sistemleri satın aldığı için ABD tarafından yaptırıma tabi tutulmadığını gördük. Ancak, ŞİÖ zirvesi sırsında Modi ve Şi Cinping arasında sıcak bir görüşmeye tanık olduğumuz için Yeni Delhi ve Pekin arasındaki ilişkilerde bir yumuşama var gibi görünüyor. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Çin-Hindistan ilişkilerindeki yakınlık ABD'yi kızdırabilir mi?

İki ülke ilişkilerinin şu an ciddi bir kriz yaşadığı doğru. Ancak genel tabloya bakmalıyız. Hindistan'ın desteklenmesi ve Hindistan ile iyi ilişkiler kurulması yönünde Washington'da iki partili yüksek düzeyde bir fikir birliği var. Bu, yadsınamaz. İlişkilerin stratejik ve jeopolitik bir temeli var ve Washington en az 20 yıldır Hindistan'ı ciddi anlamda destekliyor. Elbette bunu neden yapıyor, Çin'e karşı konumlandırılabilecek kapasiteye eriş(tiril)ebilecek tek demokratik güç olduğunu düşündüğü için. Ancak sanıyorum Delhi'nin "stratejik özerklik" yaklaşımı Washington'da artık tolere edilemez noktaya yaklaşmış gibi gözüküyor. İki ülke de ortaklık istiyor, ancak her ikisi de kendi şartları dışına çıkmak istemiyor. Delhi her konuda Washington'ın sözünü dinlemiyor, ancak Washington Delhi'nin sözünü dinlemesini istiyor. Şu anki krizin ana nedeni, Washington'ın Hindistan'ın tarım ve süt ürünleri alanını da kendisine açmasını istemesi, ancak Delhi'nin buna ayak diremesi. Bunu net olarak söyleyebilirim. Ancak genel tablo açısından konuşursak, yalnızca şunu söyleyebilirim, pek çoklarının beklediği veya yazdığı gibi bağların kopması gibi bir durumun söz konusu olması demek, Washington'ın Çin mücadelesinden vazgeçmiş olması demektir. Ki buradan nasıl düşündüğüm veya ne öngördüğüm açıkça anlaşılıyordur diye düşünüyorum. Gelelim Hindistan-Çin yakınlaşmasına: Bu yalnızca bir illüzyon. Evet, yakınlaşma emareleri zaten öncesinden de görülüyordu ancak bunun yine beklendiği gibi gerçek anlamda bir yakınlaşma olmaması için çok neden var. Bazı değişmeyecek gerçekler vardır. Her ne olursa olsun iki ülke rakip. Çözülmemiş, çözümü çok zor olan veya çözülemeyecek sorunları var. Birinin ilerleyişi otomatikman diğerini aşağı çekeceği için her zaman bir ikilem durumu olacaktır. Uzun sınır komşuları ve tamamen yok edemeyeceğiniz bir güvensizlik duygusu var. Özellikle Delhi açısından konuşuyorum. 1962 savaşı var.. İhanete uğramışlık duygusu var.. Ve ani bir yenilgi var.. Neyse, sözü uzatmayayım. Delhi için Çin'i yönetmek stratejik bir kaygı, hatta stratejik bir zorunluluk. Hindistan'ın başka bir alternatifi yok. Amerika olsun olmasın. Ancak bunun için Amerikan desteğini de almak iyi oluyor tabii ki.

2- Son zamanlarda, Modi'nin ABD'nin Rusya'dan petrol aldığı gerekçesiyle Hindistan'a yönelik gümrük vergilerini yüzde 25'ten yüzde 50'ye çıkarması nedeniyle Trump'ın telefonuna çıkmadığı yönünde haberler çıktı. Bu tür tepkiler geçici mi yoksa Hindistan ABD ile ilişkilerini yeniden gözden mi geçiriyor?

Trump Modi'yi birkaç kez aramış da Modi telefonlara çıkmamış. Bu tür söylemlere ben de denk geldim. Ama bana bunlar biraz dedikodu gibi geldi açıkçası. Trump neden Modi'yi birkaç kez arasın? Özellikle çağrıları kabul edilmedikten sonra birkaç kez ulaşmaya çalıştığı herhangi bir lider oldu mu? Veya Modi neden Trump'ın çağrılarını defalarca reddetsin? Bu tür dedikodular bir yandan Trump'ı küçümsemek, daha doğrusu küçük göstermek, bir yandan da iki ülke anlaşmazlığını körüklemek amacıyla ortaya atılıyor gibi geliyor bana. Neyse ama Hindistan elbette Amerika ile ilişkilerini gözden geçiriyor. Son 1 aydır iki ülke ilişkileri son 20 yıldır görmediği dibi görüyor. Ve buna daha çok Trump neden olmuş gibi gözüküyor. Yüzde 50 gibi en yüksek oranda bir tarife ile cezalandırılması ve müzakerelerin durdurulması ve ayrıca Trump'ın ülkeye yönelik nahoş söylemleri, yani açıkçası böylesine sert bir cezalandırma ve öfkeyi Delhi hiç beklemiyordu ve şok oldu. Hindistan'daki devlet aklı her ne kadar Amerika'ya hiçbir zaman tam olarak güvenmiyor olsa da son yıllarda Delhi'de Washington'a karşı iyiden iyiye bir duygusallık hakim olmaya başlamıştı ki bu duygusallık onun hep olumlu veya iyimser varsayım yapmasına neden oluyordu. Delhi şimdi en azından uyandı. En azından ben böyle düşünüyorum.

3- Modi, geçen 10 yıl içinde Rusya'ya 6 kez gitti ve Putin ile en az 17 kez görüştü. Rusya, Hindistan'ın en önemli petrol tedarikçisi ve Hindistan'ın silah ihtiyacının büyük bir kısmı Rusya'dan geliyor. Modi, Batı'nın taleplerine rağmen Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini hiçbir zaman kınamadı. Modi, Rusya ile ilişkilerini ABD'ye karşı bir kart olarak mı kullanıyor?

Elbette. Rusya önemli. Her açıdan. Test edilmiş bir ilişki. Güvenilir bir bağ. Gerçi her ne kadar son dönemde Moskova'nın Çin'e yaklaşması Delhi'yi kaygılandırıyor olsa da.. Dışişleri Bakanı Jaishankar kısa süre önce Rusya'dayken şöyle demişti: "Hindistan ve Rusya, günümüzde büyük uluslar arasında en istikrarlı ilişkilerden birini geliştirmiştir." Bu doğru. Amerika'nın tam olarak bir alternatifi olmasa da Amerika'ya karşı alternatiflere sahip olmak da Delhi için önemli ve stratejik. Bu arada Hintlerin stratejik aklını da değerli bulurum ancak Hintler duygusal insanlardır. Test edilmiş bir ilişki onlar için özellikle önemlidir. Yani nasıl bir temeli olduğu, nasıl bir geçmişi olduğu, ne tür deneyimler yaşadığı, bu gibi şeyler Hint hafızasında önemli yer tutar. Dolayısıyla bu bakış açısı ile baktığınızda, Ve son olarak üç soruyu da böyle toparlayabilirim aslında-- Delhi'nin Çin ile ilişkileri olsun, Amerika ile ilişkileri olsun, ilişkilerin sınırları kendiliğinden çizilir. Tabii tüm bunları normal zamanlar için konuşuyorum ki bence hala görece normal zamanlardayız...

News ID 1929997

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha