MHA- İran Sadi Kurumu Uluslararası İşler Daire Başkanı Muhammed Rıza Derbendi bugün Ankara’da Türkiye Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Hayatı Develi ile görüşme yaptı.
Sadi Kurumu’nun tarihi, faaliyetleri ve yurt dışındaki temsilciliklerindne kıa bilgiler veren Derbendi, “Türkçe veya Farsça’yı öğrenen hemen herkes doğal olarak iki ülkenin edebiyatını incelemeye başlıyor ve edebiyatı tanıyarak Doğu ve İslam kültürünün bir ürünü olan bu iki kültürü yakından tanıma çaba gösteriyor. Bu çerçevede biz üçüncü ülkelerde rakip gözü ile birbirimize bakmamalıyız ve Yunus Emre Enstitüsü ile Sadi Kurumu yan yana Türkçe ve Farsça’yı yayma politikasını yürütebilir” dedi.
İki kurumun müfredat, yeni eğitim metotları ve Türkçe’nin Farslara ve Farsça’nın Türklere öğretilmesi hususunda işbirliği yapabileveklerinin altını çizen Derbendi, böylece daha yakın bir ilişkiye sahip olnubileceğini kaydetti.
Yunus Emre Enstitüsü Başkanı ve öğretim görevlisi Hayatı Develi d bu görüşmede, Derbendi’yi ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Ben yıllar önce Tahran’da bir ay yaşayarak Farsça’yı öğrendim, çünkü kendi ülkemin tarih, medeniyet ve kültürünü tanımak için Farsça’yı iyice öğrenmem gerektiğine kanaatine varmıştım” dedi.
Türkiye’de birçok kişinin Farsça’yı sevdiğini ve Ankara ve İstanbul’daki Farsça eğitim merkezleri dışında, özel kurumların da Farsça öğrettiklerini belirten Develi, “Ortak tarih, kültür ve dinimizin sunduğu bu fırsatı değerlendirmeli ve Batılıların ‘üret ve tüket’ sloganının tersine ‘üret ve paylaş’ sloganını kendimize hedef edinmeliyiz” diye konuştu.
Kültür diplomasisinin ülkeler arasındaki ilişkileri sıcaklaştıracağını dile getiren Develi, “Batılıların aklı kılavuz etmelerinin tersine, biz İbn-i Sşna ve İbn-i Rüşd’ü rehber alarak akıl ve kalbimiz arasında köprü kurmaya çalışmalıyız” diye açıkladı.
Develi, “Kanımca dilimizde mevcut olan Farsça kelimeleri çıkarırsak dilimizde sunmaya birşey kalmaz, çünkü her zaman iki dil arasında güçlü ilişkiler kurulmuş ve Şah İsmail ve Şah Tahmasb döneminde bile Farsça divan dili olarak iki ülke arasında kullanılıyordu” diye ifade etti.
İranlıların kültürlerini korudukları için övgüye layık görülmesi gerektiğini söyleyen Develi, kendilerinin bu konuda abaşrısız olduğunu ve bugünkü Türk gemcinin 16. ve 17. yüzyıllarına ait Türk şiirini okuyamadıklarını belirtti.
Y.B
yorumunuz