ABD Başkanı Donald Trump, Monroe Doktrini'nin yeni saldırgan versiyonunu ile Amerika kıtasındaki ABD hakimiyetini genişletmeye çalışıyor.
Eski ABD Başkanı James Monroe’nun 1823’te Kongrede yaptığı konuşma ile ilan edilen doktrin, Amerika ve Avrupa’yı iki ayrı “etki alanı bölgesi” olarak ilan ediyor ve Batı Yarımküre’deki toprakları “kolonize etme hakkının” yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’ne ait olduğunu vurguluyor ve Avrupa’yı Amerika kıtasına müdahaleden men ediyordu.
Trump yönetimi yeni politika çerçevesinde Latin Amerika ülkelerine baskı için sözde kaçakçılarla mücadele ve gizli CIA operasyonları yürütüyor ve muhalefet liderlerine yaptırm uyguluyor. Trump kıtayı ABD'nin bir parçası olarak görüyor. Bu yeni politika Cumhuriyetçi destekçiler tarafından büyük beğeni toplamıştır.
Amerikan The Wall Street Journal dergisinde yayyınlanan "Trump'ın Yeni Monroe Doktrini Amerika Kıtasına Hakim Olma Hedefi Taşıyor" başlıklı makalesinde, ‘’19. yüzyıl Amerikan diplomasisinin bir kalıntısı olan Monroe Doktrini geri döndü" ifadesini kullandı.
Trump'ın bölge ülkelerine yönelik baskısı artıyor
Trump’ın Ocak ayında "Panama Kanalı'nı geri alma" ve Kanada'yı 51. eyalet yapma’’ vaadiyle Beyaz Saray'a döndüğünden beri, bölge ülkelerine benzeri görülmemiş bir baskı uygulandı.
Trump ekibinden bazı isimlerin "Danro Doktrini" olarak tanımladığı yeni politikanın ‘’savaş planı’’na dönüştüğü belirtildi.

Trump’ın Pentagon’a gizli talimat göndererek Latin Amerika’daki uyuşturucu kartellerine karşı askeri güç kullanma yetkisi verdiği kaydedilen yazıda, ‘’Uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen teknelere düzenlenen hava saldırılarında onlarca kişi öldü, CIA'in gizli operasyonları doğrulandı ve bölgede onlarca yıldır görülen en büyük askeri yığınak başlatıldı.’’ ifadesi kullanıldı.
Monroe Doktrini’nin değişimi
Monroe, Avrupalı güçleri bölgeden uzak tutmak isterken, Trump’ın izlediği yeni doktrin Batı Yarımküre'yi, Washington'ın algıladığı düşmanları ortadan kaldırmak için Amerika'nın topraklarının bir parçası olarak gördü.
Trump’ın doktrininde ABD’ye uymak ödüllendirilirken, meydan okumanın bedeli ağır olacak.

Beyaz Saray, muhalefet liderlerini cezalandırmakta hızlı davrandı; vizeleri iptal etti ve Kolombiya’dan Brezilya’ya kadar yaptırımlar uyguladı. Karayipler'de güç gösterisinde bulunan ABD, Venezuela lideri Nicolas Maduro'yu devirmeye çalışıyor.
Ulusal güvenlik önceliklerinin yeniden tanımlanması
Virginia eyaletindeki Quantico Deniz Piyadeleri Üssü'nde 800'den fazla general ve amiralin katıldığı toplantıda konuşan Trump, "Batı Yarımküre'deki tehditleri ortadan kaldırmaya yeniden odaklandık" dedi.
Bu mesajın ardından Washington'ın ulusal güvenlik önceliklerini hızla değiştirdiği kaydedilen yazıda, ‘’Güney Amerika on yıllardır ihmal edildikten sonra ABD ordusunun Güney Komutanlığı için aniden yeni görevler belirlendi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun ziyaret ettiği ülkelerin yarısı bölgede bulunuyor ve ABD Savunma Bakanı Pete Hegsett, ‘Önce Amerika’ sloganıyla Karayipler'e F-35 savaş uçakları, savaş gemileri ve Deniz Piyadeleri özel kuvvetlerinin konuşlandırılmasını denetledi.’’ ifadelerine yer verildi.
Muhafazakârlardan büyük övgü
Donald Trump'ın uzun süredir en yakın müttefiklerinden bir olan Steve Bannon, hedef alınan ülkelerin giderek artan listesine işaret ederek, "Trump yönetiminin ne kadar hızlı hareket ettiği gerçekten şaşırtıcı" dedi.
Trump'ı uluslararası savaşlardan uzak durma sözüyle seçen ABD’li seçmenlerin Güney Amerika’da açılan yeni cepheyi memnuniyetle karşılaması tuhaf görünse de, ABD basınına göre, "Amerika'yı Yeniden Harika Yap" hareketinin sadık destekçileri müdahalenin mantığını doğru buluyor.
Economist-YouGov tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre, 2024'te Cumhuriyetçilerin yüzde 74'ü ve Trump seçmenlerinin yüzde 82'si Karayipler'deki teknelere yapılan askeri saldırıları destekledi.
Steve Bannon, "Bu, Ortadoğu'daki müdahalelerden çok daha kabul edilebilir bir politika" diyerek Trump’ın Güney Amerika polistikasını destekledi.
Özel güvenlik şirketlerinin Trump politikalarıyla uyumu
Amerikan güvenlik şirketleri ve yüklenicileri, Palantir’den Blackwater’ın kurucusu Erik Prince’e kadar Trump yönetiminin politikaları doğrultusunda hareket ediyor ve “Batı Yarımküre Güvenliği” sloganı altında, Ekvador’dan Haiti’ye kadar uzanan, Trump’ın “terörizme karşı yeni savaşıyla” uyumlu sözleşmeler öneriyorlar.

Prince, Haiti hükümetiyle çeteleri insansız hava araçlarıyla hedef almak için iş birliği yaparken, bu yılın başlarında bir podcast’te “Monroe Doktrini’nin unutulmasından” üzüntü duyduğunu belirterek, “Batı Yarımküre’de olan her şey Amerika’yı ilgilendirir” dedi..
Trump’a yakın liderlere ödül
Wall Street Journal’ın haberine göre Trump, politikaları kendi görüşleriyle örtüşen bölgedeki sağcı liderleri ödüllendiriyor.
El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele’yi, ABD’den sınır dışı edilen 250’den fazla göçmeni ülkesinin yüksek güvenlikli hapishanesinde kabul etmesi için 6 milyon dolar karşılığında teşvik etti.
Trump daha sonra, çeteleri bastırma sürecinde insan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle eleştirilen Bukele’yi Beyaz Saray’da ağırladı ve onu “Amerika kıtasındaki diğer ülkeler için bir model” olarak nitelendirdi.
Ekonomik araçlar; Sulta politikasının diğer yüzü
Trump’ın Amerika kıtasına yönelik yeni odaklanması sadece askeri tehditlerle sınırlı değil, ekonomik kaldıraçlara da dayanıyor.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Arjantin ekonomisini istikrara kavuşturmak için planlanan 20 milyar dolarlık döviz takası anlaşmasını “ekonomik Monroe Doktrini” olarak adlandırdı.
Trump ayrıca bu mali desteği açıkça Arjantin Cumhurbaşkanı Javier Milei’nin siyasi geleceğine bağladı. Trump, “Eğer o kazanmazsa, biz çekiliriz” dedi.

Trump ayrıca şunları söyledi: “Bu bizim ülkemiz için büyük bir fark yaratmaz ama Güney Amerika için önemlidir; eğer Arjantin başarılı olursa, diğer ülkeler de onu takip edecektir.”
Uzmanlardan tehlikeli sonuçlar uyarısı
Analistler ve eski yetkililer, ABD yardımlarının ideolojik uyuma bağlanmasının, Washington’un bölgesel ortak olarak itibarını zedeleyeceği uyarısında bulunuyor.
ABD Güney Komutanlığı eski danışmanı ve Çin–Latin Amerika ilişkileri uzmanı Leland Lazarus, şöyle diyor: “Eğer tekrar Monroe Doktrini’ne dönersek, aslında Çin’e en büyük propaganda hediyesini vermiş oluruz.”
Lazarus’a göre, Latin Amerika ve Karayip ülkeleri bu tür söylemleri duyduklarında, Amerikan emperyalizmi ve askeri müdahale döneminin geri döndüğünü düşünürler. Bu da onları Çin’e daha fazla yakınlaştırır.
Cezalandırıcı politika ve yeni sömürgecilik benzetmesi
Eleştirmenler, Trump'ın cezalandırıcı yaklaşımının, Pekin'e ekonomik bağımlılığın arttığı ve ABD'nin müdahaleci politikalarına karşı direnişin her zamankinden daha derin olduğu bir bölgede dar görüşlü olduğunu söylüyor.

Şilili deneyimli diplomat Jorge Heine, 2025 yılının artık 1823 yılı olmadığını belirterek, “Bu politika tamamen ABD'nin iç siyasetine odaklı ve teşviksiz; Çin ise Güney Amerika'nın bir numaralı ticaret ortağı.” diyor.
Bölge liderlerinden sert tepkiler
Bölgedeki bazı liderler, Trump’ın politikalarını “Amerikan emperyalizminin yeniden dirilişi” olarak kınadı.
Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında şöyle dedi:
“Bu, Monroe Doktrini’nin yeni bir biçiminden başka bir şey değil, yeniden, Amerika kıtasının Kuzey Amerika’ya ait olduğunu iddia ediyor ve yeni bir yeni sömürgecilik aşamasının zeminini hazırlıyor.”
Kolombiya yardımlarının kesilmesi ve Brezilya ile gerilim
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ABD’nin kaçakçılara yönelik bir hava saldırısında bir Kolombiyalı balıkçının öldüğünü açıkladıktan sonra, Trump onu “Yasadışı bir uyuşturucu lideri” olarak nitelendirdi.
Trump, ABD’nin uyuşturucuyla mücadeledeki en yakın ortaklarından biri olan Kolombiya’ya tüm yardımları kesti ve iki ülke arasındaki onlarca yıllık güvenlik iş birliğini riske attı. ayrıca, eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’ya açılan davalara tepki olarak Brezilya mallarına yüzde 50 gümrük vergisi uyguladı.
Bu karar, Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayetlere ve misilleme tehditlerine yol açtı; aynı zamanda ABD’nin bölgedeki en büyük ticari ilişkilerinden birini gerdi ve Amerikan tüketicileri için maliyetleri artırdı.
Trump’ın Latin Amerika politikasının ilk sonuçları
Trump yönetimine göre, bu yeni yaklaşım şimdiden sonuç vermeye başladı.
Marco Rubio ve Pete Hegseth’in Panama ziyaretinin ardından, ülke Çin’in “Kuşak ve Yol” projesinden çekildiğini açıkladı.
Beyaz Saray yetkilileri ayrıca, ABD’nin güney sınırından gelen göçmen ve uyuşturucu girişindeki azalmayı bu politikanın başarı göstergesi olarak sundular.
Ayrıca, Ekvador Devlet Başkanı Daniel Noboa, ülkede bir ABD askeri üssüne ev sahipliği yapma girişiminde bulunuyor ve ülke topraklarında yabancı kuvvetlerin konuşlandırılmasını yasaklayan hükmün kaldırılması için referandum düzenlenmesini talep ediyor.
Trump’ın Karayipler’deki askeri operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Trinidad ve Tobago, Dominik Cumhuriyeti ve Guyana hükümetleri, ABD’nin saldırılarını övgüyle karşılayarak kendilerini Washington’un yakın güvenlik ortakları olarak tanımladılar.
ABD’nin geleneksel güç gösterisi politikasına dönüş
Muhafazakâr düşünce kuruluşu Hoover Enstitüsü’nün tarihçisi Joseph Ledford, son zamanlarda Kongre’de yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Trump, Amerika’nın tarihsel politikasına geri dönüyor; bu, ülke büyük bir güç haline gelmeden önce bile var olan bir politikaydı.”
Ledford’a göre, ABD artık yeniden güç kullanmaya ve Latin Amerika’daki askeri varlığını genişletmeye hazır.
Wall Street Journal’a göre Trump, kendi “Danro Doktrini”ni çok daha açık bir şekilde dile getirdi.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun yatıştırma çabalarına yanıt olarak Trump, “ABD ile oyun oynamaya kalkmamalı” uyarısında bulundu.
ABD savaş gemilerinin Venezuela kıyılarında toplanmasıyla, bölgedeki hemen herkes Trump’ın bu sözlerinde son derece ciddi olduğunu düşünüyor.
yorumunuz