Hükümetler ve yetkililer arasında bölgesel meseleleri konusunda görüş ayrılıklarının olması doğaldır; çünkü her ülkenin hükümetleri kendi çıkarları doğrultusunda politikalar oluşturur ve bunları uygulamaya çalışır. Ancak devletler arasındaki ilişkilerde en önemli prensip, tüm görüş ayrılıklarına rağmen kendi iç güvenliklerini korumak için işbirliği platformları yaratmak, fikir alışverişini geliştirmek ve gerginlikleri yönetmektir.
Bu tür yaklaşımların önemi komşu ülkeler nezdinde daha fazla hissedilse de, özellikle Azerbaycan gibi bazı ülkeler açısından bu ilkenin henüz anlaşılmadığı görülmektedir.
İran ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında 1918 yılından bu yana diplomatik ilişkiler bulunmakta olup, iki ülke arasındaki ilişkiler olumlu düzeyde sürdürülmektedir. Ancak son dönemde Azerbaycan'ın medya savaşının ardından bazı Bakü yetkilileri Tahran'a yönelik politikalarını sözlü bir savaşa dönüştürdüler. Bu tür savaşın sonucu sadece Siyonist rejim gibi bölgesel düşmanların mutlu edecek.
İran, Azerbaycan halkına ve hükümetine tüm zor günlerinde yardım elini uzatmış, dini, tarihi ve kültürel benzerliklere sahip komşu bir ülke olan Azerbaycan'ın güvenliği ve refahı İran için her zaman önemli olmuştur.
Bunun kanıtı, Birinci Karabağ Savaşı'na kadar uzanıyor; Ermenistan ile iyi ilişkilere sahip olmasına rağmen Tahran hükümeti, savaşın en başında Azerbaycan hükümetine askeri ve siyasi destek sağladı çünkü Tahran, Karabağ bölgesinin Azerbaycan'ın bir parçası olduğuna ve bu bölge için Erivan ile Bakü arasındaki savaşın yanlış olduğu kaatindeydi.
İkinci Karabağ Savaşı sırasında İran hükümet yetkilileri, bu bölgenin Azerbaycan'a iade edilmesinden duydukları memnuniyeti açıklamış ve Bakü ile Tahran arasında sınırların belirlenmesine ilişkin müzakerelere desteklerini defalarca dile getirmişlerdir.
İran'ın Azerbaycan'a yönelik dostça politikasına rağmen, bu ülkedeki bazı yetkililerin ve medya kuruluşlarının davranışları daha düşmanca bir tondadır. Bunun sebebi ise İran'ın Zengezur Koridoru'na karşı çıkmasıdır; İran'ın Zengezur Koridoru'nun faaliyete geçirilmesine karşı çıkmasının amacı, bölgenin jeopolitik çıkarlarını korumak ve Ermenistan ile ilişkilerinin zarar görmesini önlemektir.
Görünen o ki, İran'ın bu tür mantıksal yaklaşımı bazı Azerbaycanlı siyasetçilerin hoşuna gitmemiş ve son dönemde Erdebil Cuma imamı Seyyid Hasan Ameli'ye yönelik tehditler savurmaktadır.
Oysa Ayetullah Ameli, II. Karabağ Savaşı öncesinde dini çevrelerde yaptığı her konuşmanın ardından dualarının bir bölümünü Karabağ'ın kurtuluşuna adayan ve Karabağ'ın Azerbaycan'a iadesine desteklerini defalarca dile getiren şahsiyetlerden biriydi.
Azerbaycan'daki bazı siyasetçilerin, devlet aklına uygun olarak, İran karşıtı tutumlarını bırakıp, Siyonizm karşıtı bir tutum benimsemeleri daha doğru olacaktır.
Zira Siyonist rejim uluslararası toplumda itibarını yitirmiş durumdadır ve hatta başbakanı bile işgal altındaki toprakların sınırları dışına adım atmaya cesaret edememektedir ve sonuç olarak böyle bir rejimle dostluk ve işbirliği yapmak Bakü hükümetinin itibarını zedelemekten başka bir faydası olmayacak.
Azerbaycan'ın komşuları arasında en büyük desteğin İran'dan geldiğini söylemek abartı olmaz, ayrıca bu atasözünü de unutmayalım:
"Eski dosttan düşman olmaz"
yorumunuz