11 Şub 2025 21:31

Batı ile asla müzakere edilmez

Batı ile asla müzakere edilmez

Siyaset bilimcisi ve yazar Mehmet Perinçek, ''Batı ile müzakereler konusunda genel bir kural yoktur yani Batı ile asla müzakere edilmez veya Batı ile sorunlar sadece müzakere edilerek çözülür gibi yaklaşımların ikisi de yanlıştır.'' dedi.

Son günlerde ABD Başkanı Donald Trump, son günlerde ‘İran’a maksimum baskı’ politikasını yeniden hayata geçirecek başkanlık kararnamesini imzalarken müzakere teklifinde bulundu.

İslam Devrimi Lideri burada yaptığı konuşmada ABD ile müzakerenin İran ulusunun çıkarına olmadığını belirterek,  ''ABD ile müzakere hiçbir sorunu çözemez.'' dedi.

Donald Trump'ın göreve geldikten sonra İran ile müzakere çağrısı yaparken bununla birlikte Tahran'a "azami baskı" öngören kararı imzalamasına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ise, "Trump, İran'la müzakere niyetinden bahsediyor ve aynı anda bir kararname imzalayarak, aklındaki komploları ortaya koyuyor." ifadesini kullandı.

Batı'nın müzakere tutumuna dair Mehr Haber Ajansı siyaset bilimcisi ve yazar Mehmet Perinçek ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Aşağıdaki yazıda röportajın tamamını okuyabilirsiniz:

1- Uluslararası sorunların müzakere ve diplomasi yoluyla çözülmesi elbette doğru ve mantıklı bir yoldur, ancak bunun için karşı tarafın müzakerelerde dürüst olması gerekir. Bazı ülkelerin Batı ile müzakere deneyiminin sonucu kayıplar oldu. Muammer Kaddafi dönemindeki Libya müzakereleri bunun bir örneğidir. Batı'ya güven ve müzakere konusunda analiziniz nedir?

Batı ile müzakereler konusunda genel bir kural yoktur yani Batı ile asla müzakere edilmez veya Batı ile sorunlar sadece müzakere edilerek çözülür gibi yaklaşımların ikisi de yanlıştır. Koşullara göre yahut duruma göre ikisi de geçerli olabilir fakat şunu anlamak gerekir batıyla yapılacak müzakerelerin doğru ve sağlıklı sonuçlar verebilmesi için Batının size yönelik tehdit karşısında bir dengeleyici güç oluşturabilmenizdır.

Eğer iç cephede sağlam bir orduya sahipseniz, içbirinizi doğru bir şekilde ve milli birliğimizi koruyorsanız, bununla birlikte uluslararası ittifakla batının size yönelik tehditlerini dengeleyecek bir güç yaratmışsanız İşte o zaman Batıyla müzakerelerden doğru ve sağlıklı sonuçlar alınabilir. Ancak şunu da tabii bilmek gerekir ki Batının müzakere masasına oturması ancak onu buna zorlayacak bir kuvvetin yani karşı kuvvetin yaratılmasıyla mümkündür. Müzakere masasına kendinizi zayıf hissettiğiniz bir sırada oturduğunuzda gerekli gücü yaratmadığınzda ülke içinde veya uluslararası planda çeşitli zafiyetler varken bunu yaptığınızda Batı ya müzakere masasına oturacaktır şiddetini saldırganlığı devam edecektir ya da müzakere masasında size verdiği sözleri tutmayacaktır. Çok açık bir şekilde bunun çok tipik örneklerinden biri Aslında Sovyetler Birliği'nin dağıldığı zamanki süreçtir. 

Batı müzakere masasında Rusya'ya yani Sovyetler Birliği'ne doğuya doğru NATO'yu genişletmeyeceği sözünü vermiş fakat Sovyetler Birliği'nin zayıf ekonomisi ordusunu zayıf durumda bulunması başındaki yöneticilerin teslimiyetçi politikaları haliyle batının bu verdiği sözleri tutmasından alıkoymuş tam tersine doğuya doğru NATO'yu 5-6 kez genişletmişlerdir. Bu anlamda Batının, Emperyalist devletlerin verdikleri sözlerin garantisi ancak ve ancak onun karşısındaki gücün istikrarı ile yine ordusunun kuvveti ile milletinin birliğiyle ve uluslararası işbirliği ile bunun garantisi olabilir.

ABD saldırganlığı İsrail saldırganlığı ancak güçle cephedeki başarıyla ve uyanıklığı sürdürerek o tehdidin her zaman gelebileceğinin imkanını düşünerek onların sözlerinin tutması sağlanabilir, yoksa en ufak bir zaafiyet de en gösterilebilecek en ufak bir uyuşuklukla Emperyalist devletlerin iştahları her zaman kabaracak ve saldırgan politikalara yöneleceklerdir. Ancak cephede olan başarı önemlidir. Cephe dediğim silahlı alan değil. Ekonomi başarı kültürel anlamdaki mücadeleden, uluslararası diplomasi masalarındaki mücadeleden bahsediyoruz. Mesela dolar hakimiyetine son verilmesi buradaki başarılar elde edilmesi Amerikan yaptırımlarının başarısızlığa uğratılması ve yaptırımların çok daha fazla ülkenin uymaması yine Batı kampını müzakere masasına çeker.

2- İran'ın Batı ve ABD ile bazı müzakereler yürüttüğünü, ancak Avrupa ve ABD'nin müzakere ilkesine bağlı olmadığını, Batı'nın yüzeysel olarak müzakerelerden yana olduğunu, ancak gerçekte İran halkına karşı azami baskıyı desteklediğini pratikte gösterdi.  Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

Amerika Birleşik Devletleri'nin son dönemdeki politikalarına baktığımızda hem Biden dönemi politikalarına hem Trump dönemi politikalarına baktığımızda Ortadoğu konusunda bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Trump iktidara gelirken dünyadaki savaşları bitirme sözü vermiştir fakat Ukrayna konusunda veya Tayvan meselelerinde farklılık arz eden müzakerelere ağırlık verecek olan bir çizgi izlerken Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da baydının saldırganlığın sürdüreceği ve hatta onun da ötesinde saldırgan Politikalar izleyiceyi görünmektedir. Özellikle Avrasya yönelik kuşatmasını göreceğiz.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Ukrayna Cephesi'nden alarak Doğu Akdeniz'e kaydırağını Dolayısıyla avrasya'ya Doğu Akdeniz üzerinden yükleneceği görülmektedir. Bu açıdan Suriye'de İsrail meselesinde Filistin konusunda Trump dönemiyle birlikte Biden’den farklı Politikalar beklenmeyecek ve hatta daha da saldırgan politikalar da izleyebilecekler. Bu bakımdan hem Biden dönemin de gösterdiği üzere hem de Trump'ın da tabii daha önceki dönemlerinden de gördüğümüz üzere batının bu konularda vereceği sözlerin daha çok Savaş hilesi olduğu gözükmektedir. Çünkü Trump yönetimi Doğu akdeniz'i ve ortadoğu'yu temel yoğunlaşma alanı seçmiştir. Tabii ki buralarda geri adım atmak zorunda kalacaklardır, başarısız olacaklardır o zaman müzakereler kendisini dayatacaktır. Fakat şu an politikalara bakıldığında Trump yönetiminin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz politikaları saldırganlıklarından geri durmayacaklarını oradaki şiddetin daha da arttıracaklarını hem Filistin meselesinde hem Suriye meselesinde daha da Emperyalizm politikalarında şiddetlendirme olacağını bize göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında önümüzdeki dönem Doğu Akdeniz'de ve Ortadoğu’da oldukça sert ve zorlu geçeceği görülmektedir. Burada müzakerelerden daha çok güç yaratılması meselesinin ön plana çıkacağını bize göstermektedir.

3- ABD ve Batı'nın İran ve diğer ülkelere yönelik siyasi baskısına karşı en iyi çözüm nedir?

Aslında bunu başta da söylemiştik; en iyi çözüm Emperyalist devletler güçten anlarlar. Emperyalist devletlerin için uluslararası hukukun ve verdikleri sözlerin hiçbir önemi yoktur; hiçbir insani hiçbir ahlaki kaygıları, değerleri bulunmamaktadır ama ancak onlar bir şey yapmaya güç yoluyla zorlandıkları takdirde yani kendi gösterdikleri saldırganlığa karşısında denk bir güç yaratıldığı takdirde geri adım atmak zorunda kalacaklardır. Dünya tarihi bunun örnekleriyle doludur; Afganistan'dan kovulmaları, Vietnam Savaşı'nı kaybetmeleri bugün Afrika'daki birçok ülkeden emperyalist devletlerin kovulması veya Ukrayna konusunda Rusya ile müzakere masasına oturmak zorunda kalmaları önemli örneklerdir. 

Bunlar da ancak karşı bir güç yaratılmasıyla mümkün olmuştur. Bu karşı gücün yaratılmasının Tabii tek tek ülkeler bazında bakıldığında iç cephelerin sağlam tutulması önemlidir yani milletin birliğinin sağlanması bununla birlikte güçlü bir orduya sahip olunması savunma sanayinin savunma teknolojilerinin geliştirilmesi Batıdan bağımsız silah sanayiye sahip olunması çok önemlidir. Ekonomik anlamda bir direniş ekonomisinin üretim ekonomisinin yaratılması önemlidir. Doların hakimiyetine saltanatına son verilmesi gerekmektedir. Çünkü sonuç olarak Batının saldırganlığı ancak güçlü bir Milli ekonomiyle durdurulabilir. Batının yaptırımlarının boşa çıkartılması önemlidir. Dolayısıyla güçlü bir Millet güçlü ekonomi güçlü bir Milli Ordu Birlik halindeki bir millet yani iç cephenin sağlam tutulması bu açıdan zaruridir ikinci olarak Emperyalist devletlerin topyekün saldırısına karşı Tabii ki uluslararası birliklerinde uluslararası ittifakların da geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede Şangay İşbirliği Örgütü BRICS gibi birlikteliklerin güç kazanması ve çok daha fazla kurumsallaşması siyasi, ekonomik ve askeri uluslararası işbirliklerinin yaratılması büyük önem taşımaktadır.

Türkiye, İran, Rusya, Çin, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler bir araya geldikleri takdirde Emperyalist kuvvetlerin bölgemizde yapacakları hiçbir şey yoktur.

Türkiye, İran, Rusya, Çin, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler bir araya geldikleri takdirde Emperyalist kuvvetlerin bölgemizde yapacakları hiçbir şey yoktur, kendileri bu şekilde müzakere masasına oturtmaya zorlanabilir ve sözlerini de tutmak zorunda kalırlar. 

Zaten baktığımızda bugün dünyayı ekonomisinin Atlantik'ten Pasifik’e ve Avrasya kaydı görülmektedir. ABD dünyadaki ekonomik hakimiyetini kaybetmektedir, askeri dominant gücünü yani ağır basan gücünü askeri hakimiyetine dünyadaki askeri hakimiyetini aynı şekilde ABD'nin kaybettiğini Atlantik güçlerinin kaybettiğini görüyoruz.

Bu koşullarda dediğimiz gibi iç cephe sağlam tutulduğunda ve dış cephede uluslararası ittifaklar manzumeleri oluşturulduğu takdirde Emperyalist devletlerde Sonuç olarak güçleri yetmeyeceği için verecekleri sözleri tutmak zorunda kalacaklardır saldırganlık vazgeçmek ve daha gerçekçi Politikalar izlemek zorunda kalacaklardır. Trump bunun örneklerini Ukrayna ve Çin konusunda göstermektedir fakat Ortadoğu'daki zaafiyetten yararlanarak İslam dünyasının bir arada olmaması Arap dünyasının bir araya gelmemesi sebebiyle Türk hükümetinin yanlış politikaları sebebiyle orada bir yumuşak karın bulmuştur ve oradan yüklenmeyi tercih etmektedirler ancak Türkiye, İran ve Irak bir araya geldiği zaman Rusya’sı ile Çin’i ile Pakistan ile Hindistan ile Hatta Körfez ülkelerinde yanlarına alarak Batı saldırganlığı durdurulabilir hem ekonomik anlamda hem askeri anlamda hem de siyasal anlamda.

News ID 1924309

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha