Kitle iletişim araçları ülke halklarının birbirini tanımasına ve yakınlaşmasına önemli rol oynayabilir. Bu nedenle medya, her ülkedeki hükümetlere yönelik adil eleştirinin yanı sıra, ülke halkları arasında yakınlık kurulması için önemli bir araçtır.
Bu arada medyanın komşu ülkelerdeki ve hükümetler ile halklar arasındaki etkileşimlerdeki rolü daha önemli ve hassastır dolayısıyla ortak sınır, kültürel ve geçmiş nedeniyle medyanın gündemindeki olayları yansıtırken son derece dikkatli olunması gerekiyor.
Medya diplomasisinin doğru bir şekilde kullanılmamasının sonucu komşu ülkeler arasındaki ilişkilere zarar vermesine ve uzun vadede düşman ülkelerin bölgede at koşturmasına zemin hazırlayabilir.
İran ve bu ülkenin komşularındaki medya kuruluşların da bundan müstesna değildir; ancak her ne kadar bu ülkeler arasında daha fazla işbirliği için medya diplomasisinin önemli bir etki sağlayabilme imkanı olsa da bu diploması doğru bir şekilde kullanılmıyor. Medya diplomasisinin doğru bir şekilde kullanılmamasının sonucu komşu ülkeler arasındaki ilişkilere zarar vermesine ve uzun vadede düşman ülkelerin bölgede at koşturmasına zemin hazırlayabilir.
Örneğin geçtiğimiz günlerde İran'ın Erdebil kentinde düzenlenen bir törende bölgesel gelişmelerden etkilenen bir kişinin, Türkiye ve Azerbaycan cumhurbaşkanlarına hakaret içeren bir konuşma yapmıştı. Bunun en kötü tarafı bu programın İran televeziyonundan yayınlanmasıydı.
Kimliği bilinmeyen bu şahsın tepkisi hiçbir şekilde İran hükümetinin, Azerbyacan ve Türkiye’a karşı sergilediği tumumuyla örtüşmese de bu şahsın davranışı İran hükümetinin ana yaklaşımı olarak komşu ülkelerdeki basın kuruluşlarında analiz edilmesi medya profesyoneliğinden uzak bir davranış olduğunu söyleyebiliriz.
İran ve bu ülkenin komşularındaki medya kuruluşların da bundan müstesna değildir ve her ne kadar bu ülkeler arasında daha fazla işbirliği için medya diplomasisinin önemli bir etki sağlayabilme imkanı olsa da bu diploması doğru bir şekilde kullanılmıyor ve bunun sonucu da komşu ülkeler arasındaki ilişkilere zarar vermesine ve uzun vadede düşman ülkelerin bölgede varlığına zemin hazırlamasına neden olabilir.
Unutmayalım İran'ın siyasi sistemindeki ilk kişi olarak bilinen Devrim Lideri Seyyid Ali Hamanei komşu ülkelerle dostane ilişkilerin önemine defalarca vurgu yapmıştır. Mesut Pezeşkiyan başkanlığındaki 14. Hükümet de İran'ın önceki hükümetleri gibi, komşu ülke ve hükümetlerle dostane iş birliğine dayalı etkileşim ve diplomasi yolunu izlemektedir.
Ancak bu, bölgesel ve dünya meselelerinde görüş ve yaklaşım farklılığının olmadığı anlamına gelmiyor; Zira İran, bazı bölgesel konularda Türkiye ve Azerbaycan hükümetleriyle görüş ayrılığı yaşıyor ancak her üç ülkenin liderleri rasyonelliğe dayalı bir yaklaşımla bu görüş farkının yapıcı işbirliklerine engel olmasına izin vermemektedir.
Öğrneğin Azebaycan, Zengezur Koridorunun yeniden açılması konusunda İran'la aynı fikirde olmasa da Tahran ve Bakü'nün bu konunun ilişkilerine zarar vermesine izin vermediğini gördük. İran'ın "Aras Koridoru" oluşturulması yönündeki önerisini Bakü hükümeti tarafından memnuniyetle karşılandı ve şu anda bu koridor inşa ediliyor.
Türkiye'nin de İran'la özellikle Suriye konusunda görüş ayrılıkları vardı ancak her iki ülke de bu görüş farklılığını çözecek diplomasiye dayalı etkileşim yeteneğini gösterdi; Astana süreci iki ülke arasındaki başarılı diplomasinin bir örneğiydi; Daha önce İran'ın Ankara'daki eski büyükelçisi Muhammed Ferazmend, Beşar Esad hükümetinin devrilmesi sonrası iki hükümet arasındaki iş birliğine ilişkin Mehr Haber Ajansı muhabirine, Türkiye ile İran arasında Suriye konusunda temasların başladığını ve bu temaslar sayesinde terör gruplarının dini mekanları hedef almadığını açıkladı.
İran Dışişleri Bakanı Seyyeid Abbas Irakçi de Tahran-Ankara ilişkilerinin önemine ilişkin “Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesine herhangi bir sınır koymuyoruz ve ilişkilerin geliştirilmesine önem veriyoruz” demişti.
Bakan Irakçi ayrıca, Azerbaycan Başbakanı "Şahin Mustafayev" ile yaptığı görüşmede de iki ülke arasında ticaret, yatırım, transit, elektrik, su ve petrol alanlarındaki işbirliğinin yararlı ve yapıcı olduğunu ifade ederek iki ülkenin yüksek kapasitesi göz önüne alındığında, İran'ın yeni hükümetinde ikili işbirliğinin eskisinden daha fazla genişletilmesi çağrısında bulunmuştu.
İran'ın söz konusu iki komşu ülkeyle olan olumlu ilişkilerine rağmen, basınlarda bazen medya savaşını andıran davranışlar gözlemliyoruz; Mesela Türkiye'de "Sabah", "Türkiye" ve "Yeni Şafak"gibi önemli gazetelerde İran karşıtı haberler yer almaktadır. Azerbaycan televizyon kanallarında, özellikle de "AZ TV" ve "Hazar TV" kanallarında zaman zaman bu tür medya davranışlarını görüyoruz.
İran ile Kuzeybatı komşuları arasında bu tür yapıcı etkileşimler sağlanırken, İran ile Türkiye'nin 5 yılda ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkarması, İran ile Azerbaycan arasında gümrüklerin kolaylaştırılması amacıyla 11 maddelik anlaşma imzalanması bu üç ülke arasındaki ilişkilerin sadece siyasi açıdan değil aynı zamanda ekonomik boyutta da ciddi şekilde takip edildiğini gösteriyor.
İran'ın söz konusu iki komşu ülkeyle olan olumlu ilişkilerine rağmen, basınlarda bazen medya savaşını andıran davranışlar gözlemliyoruz; Mesela Türkiye'de "Sabah", "Türkiye" ve "Yeni Şafak"gibi önemli gazetelerde İran karşıtı haberler yer almaktadır. Azerbaycan televizyon kanallarında, özellikle de "AZ TV" ve "Hazar TV" kanallarında zaman zaman bu tür medya davranışlarını görüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İran'da bir televizyon kanalında kimliği belirsiz bir kişinin Ankara ve Bakü yetkililerine yönelik aşağılayıcı sözlerinin yayınlanması yanlıştı. Fakat bunun komşu ülkelerin medyasında İran’ın tutumu gibiymiş değerlendirilmesi de son derece hatadır. Hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan sıradan bir vatandaşın görüşlerini, hükümetin resmi görüşü gibi analiz edilmemelidir.
Bölgedeki düşmanların mevcut düzeni bozmak için fırsat kolladığı dikkate alındığında, her üç ülke medyasının da durumu anlaması, akıllıca sorunların çözümü doğrultusunda hareket etmesi, gazetecilerin mesleki sorumluluklarına daha fazla önem vererek medya diplomasisi stratejisinin konumunun bilincinde olması gerekiyor.
yorumunuz