California eyaletinin Los Angeles şehri, kış mevsiminin başlangıcıyla birlikte birkaç gündür kontrol edilemeyen bir yangının etkisi altında. Bu yangın binlerce kişiyi evsiz bırakırken, şimdiye kadar büyük maddi kayıplara yol açtı.
ABD medyası, bu büyük yangında en az 11 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu ve ölü sayısının daha da artabileceği konusunda uyarıda bulundu. Pasifik Okyanusu kıyılarından Pasadena’ya kadar uzanan beş farklı noktadaki yangınlar, tüm müdahalelere rağmen henüz kontrol altına alınamadı. Şiddetli rüzgarlar sırasında elektrik hatlarında meydana gelen kısa devrenin yangına neden olduğu iddia ediliyor. Bu yangının önümüzdeki günlerde de devam etmesi bekleniyor. Aynı zamanda, ABC News’e göre hükümet, 180 binden fazla bölge sakinine evlerini terk etme emri verdi. Bölgede kritik alanları söndürmek için 400 itfaiyeci görev yapıyor.
Yangının büyüklüğü ve maddi kayıplar
Yangının neden olduğu zararlar oldukça büyük. Şimdiye kadar 200 binden fazla hektarlık alan; ormanlar, yerleşim yerleri ve altyapı dahil olmak üzere yok oldu. Yüzlerce ev yıkıldı ve binlerce kişi evsiz kaldı. AccuWeather şirketinin ilk tahminlerine göre, bu yangınların neden olduğu ekonomik kaybın 135 ila 150 milyar dolar arasında olduğu öngörülüyor. Yangın, ABD’nin en değerli mülklerine ev sahipliği yapan bölgeleri de etkisi altına almış durumda.
Sigorta şirketleri de tabi ki bu yangından büyük darbe aldı. Morningstar ve JP Morgan gibi şirketlerin analistleri, bu yangınlardan kaynaklanan sigortalı mülk zararlarının 8 milyar doları aşacağını öngörüyor. Şu ana kadar Palisades yangınında 5.300'den fazla, Eaton yangınında ise 5 binden fazla yapı yok oldu.
EcoWeather'ın baş meteoroloğu Jonathan Porter, rüzgârın etkisiyle hızla yayılan bu yangınları modern ABD tarihindeki en maliyetli orman yangını felaketlerinden biri olarak değerlendirdi.
AON Insurance Company'ye göre, 2018'de Kuzey California'da Paradise şehri yakınlarında meydana gelen orman yangını, yaklaşık 12,5 milyar dolarlık sigortalı zararla hâlâ ABD tarihindeki en maliyetli orman yangını. "Kamp ateşi" adı verilen orman yangını 85 kişinin yaşamını yitirmesine ve 50 binden fazla kişinin de yerinden olmasına neden oldu.
Ayrıca bazı uzmanlar, mülk değerlerinde düşüş, vatandaşların üzerindeki psikolojik ve sosyal etkiler ve sigorta maliyetlerinin artması gibi dolaylı maliyetlere de dikkat çekerken, eleştirel medya kuruluşları, bu rakamları krizin derinliğinin ve hükümetin yangınları önleme ve yönetme konusundaki verimsizliğinin bir işareti olarak değerlendiriyor ve iklim değişikliğine daha fazla dikkat edilmesi ve krizle başa çıkmak için altyapının yeniden inşa edilmesi yönünde çağrıda bulunuyor.
Doğal afet mi, yönetim verimsizliği mi?
California eyaletinde son yılların en ağır doğal afetlerinden biri olarak kabul edilen Los Angeles'ta yaşanan yangınlar onarılamaz hasarlara yol açtı. Eşi görülmemiş bir hızla yayılan bu yangınlar, doğal kaynakları yok etmenin yanı sıra ABD yönetiminin kriz yönetimi ve çevre politikaları konusundaki ciddi zaaflarını da ortaya çıkarıyor.
Doğal kaynakların kötü yönetimi ve krizin tırmanması
Yangınların yayılmasının en önemli etkenlerden biri de doğal kaynaklar ve ormanlarla işlerin kötü yönetilmesidir. ABD hükümeti son yıllarda orman yönetimine ayrılan fonu kesmiştir. Bu durum ormanlarda kuru dal ve yaprak gibi yanıcı maddelerin birikmesine yol açtı.
Aynı zamanda modern teknolojilerin kullanılmaması ve ormanların durumunu izleyecek uzman personelin bulunmaması, bu krizin erken aşamalarda tespit edilip kontrol altına alınamamasına neden oldu. Bu zaaflar iklim değişikliğiyle birleşince kolaylıkla yangının yayılmasına neden olabilir.
Hükümetin afete geç müdahalesi
Bu felaketin bir diğer temel sorunu ise krizle başa çıkmaya yönelik altyapının yetersiz kalmasıdır. Yangınla mücadele ekipmanlarının yetersizliği, yeterli su kaynağına erişimin olmaması ve insan gücünün sınırlı olması da yangının kontrol altına alınmasını zorlaştıran faktörler arasında yer aldı.
Ayrıca, federal hükümetin krize müdahalesindeki gecikmeler, hasarın kapsamını artırdı. Yangınla ilgili erken uyarılar yapılmış olmasına rağmen, hükümet takviye birlikleri ve gerekli ekipmanı göndermekte çok yavaş davrandı. Bu gecikme sadece maliyetleri artırmakla kalmadı, aynı zamanda binlerce insanın hayatını da tehlikeye attı.
İklim değişikliği; Göz ardı edilen faktör
Californiya'daki yangınların yayılmasının artışın temel faktörlerden biri iklim değişikliğidir. Bu konu ABD’nin hükümet politikalarında göz ardı ediliyor. Artan sıcaklıklar, azalan yağışlar ve sık sık yaşanan kuraklıklar yangınların çıkmasına yol açıyor.
Bu bilimsel kanıtlara rağmen ABD hükümeti, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için sürdürülebilir politikalar benimsemek yerine, kirleten endüstrileri desteklemeye ve çevre bütçelerini kesmeye devam ediyor. Bu yaklaşım doğal afetlere davetiye çıkarırken insanlar ve çevre için daha tehlikeli bir gelecek yaratıyor.
Trump yönetimi üzerindeki mevcut krizin etkisi
Birkaç gün içinde (20 Ocak / 1 Şubat) yemin töreninin ardından yeniden Beyaz Saray’a girecek olan seçilmiş Başkan Donald Trump, bu kriz sonrasında, Kaliforniya’daki eyalet genelinde çıkan orman yangınlarından Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’u sorumlu tuttu.
Trump, sosyal medya platformu "Truth" üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Kaliforniya Valisi'nin, milyonlarca galon suyun günlük olarak eyaletin bazı bölgelerine yönlendirilmesine olanak tanıyacak olan "Su Yeniden Canlandırma Bildirisi"ni imzalamayı reddetmesini eleştirdi. Trump, bu çabanın şu anda "neredeyse kıyamet gibi" yangınlardan etkilenen bölgeler için faydalı olacağını vurguladı. Ancak bu krizin Trump ve yönetimi üzerindeki etkisi bağlamında, Los Angeles’taki geniş çaplı yangınlar ve yönetim eksikliklerinin Trump hükümeti üzerinde olumsuz etkiler bırakacağını hatırlamak önemlidir. Bu kriz, hükümetinin çevre politikalarındaki zayıflıkları, özellikle iklim değişikliğini inkar etmesi ve doğal kaynakların yönetimiyle ilgili bütçeleri azaltmasını yeniden gözler önüne serdi.
Trump, başkanlığı döneminde iklim değişikliğini defalarca önemsiz gösterdi ve çevreye zarar veren sanayileri desteklemeyi öncelikli hale getirdi. Uluslararası alanda ise ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekti. O dönemdeki tutumu, Kaliforniya’daki bazı yerel yetkililer de dahil olmak üzere uzmanlar, medya ve kamuoyundan geniş çaplı eleştirilere neden oldu. Daha önceki yangınlar sırasında da Trump, pratik çözümler sunmak yerine orman yönetimini suçlayan açıklamalarıyla hoşnutsuzluk dalgası yaratmıştı.
Bu kriz, hükümetin popülaritesine olumsuz etki etmenin yanı sıra, iklim politikalarının düzeltilmesi ve kriz yönetimi bütçelerinin yeniden gözden geçirilmesi için siyasi baskıların artmasına yol açtı. Eleştirmenler, Trump hükümetini krizle mücadele altyapısına kayıtsız kalmakla ve kısa vadeli ekonomik çıkarlara öncelik vermekle suçladılar.
Sonuç olarak, bu yazıda mevcut orman yangınlarının kökeni olarak ele alınan Amerika’daki iç tartışmalar ve faktörler, Los Angeles’taki devasa yangının yalnızca bir doğal afet olmadığını, yapısal ve yönetimsel zayıflıkların bir sonucu olduğunu açıkça göstermektedir. Bu sorunlar düzeltilmedikçe, benzer felaketlerin gelecekte yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
yorumunuz