İran Dışişleri Bakanlığı, “Nekbe Günü” vesilesiyle bir bildiri yayınladı.
Bakanlık tarafından yayınlana bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Siyonist rejimin kuruluş yıldönümünde, Filistin halkı ve bölge halklarının haklı olarak “Nekbe Günü” adını verdiği bu gün münasebetiyle İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Filistin milletinin kaderini tayin hakkına olan temel inancını vurgulayarak, Gazze'deki soykırımın durdurulması ve Siyonist suçluların yargılanıp cezalandırılması konusunda uluslararası toplumun hukuki ve ahlaki sorumluluğunu bir kez daha hatırlatmaktadır.
77 yıl önce, 15 Mayıs 1948 (25 Ordibeheşt 1327) tarihinde, çağdaş tarihin en büyük insanlık dramı, tarihi Filistin topraklarında gayrimeşru bir rejimin kuruluşunun ilan edilmesiyle başladı. Bu felaket, o yıl 750 binden fazla Filistinlinin yerinden edilmesine ve 530’dan fazla şehir ve köyün yıkılmasına yol açtı. Bu olay, Filistin milletinin sömürgeci yöntemlerle yok edilme sürecinin başlangıcıydı ve bu süreç hâlen devam etmektedir.
Geçen 80 yıl boyunca Filistin halkına yönelik en ağır insan hakları ve insan hakları ihlalleri yaşanmış, Siyonist rejim ABD, İngiltere ve bazı Avrupa ülkelerinin tam desteği ve mutlak dokunulmazlığı ile işgal altındaki topraklarda en iğrenç uluslararası suçları işlemiştir.
Son iki yılda ise, Siyonist rejimin Filistin’i bir millet ve tarihi kimlik olarak ortadan kaldırmaya yönelik sömürgeci ve suç teşkil eden planları yeni bir aşamaya geçmiştir. Bu süreçte işgalci rejim, Gazze’de en ölümcül silahlarla Filistin halkını acımasızca katletmiş, onları su, gıda ve ilaçtan mahrum bırakmıştır. Bu korkunç ve insanlık dışı eylemler; savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve "Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi"ne göre soykırım suçu dahil olmak üzere, en ağır uluslararası suçları kapsamaktadır.
Bu çerçevede Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, Siyonist rejimi bu suçları durdurmaya zorlamak için harekete geçmişlerdir. Ancak ABD’nin sabotajları ve bu iki mahkemenin yargıçlarına yönelik açık ve gizli baskılar nedeniyle bu süreç ciddi şekilde sekteye uğramıştır.
Kadınlar ve masum çocuklar da dahil olmak üzere Filistinlilere yönelik vahşi soykırım, işgalcilerin dehşet verici sömürgeci ve üstünlükçü zihniyetini yansıtmakta ve bu zihniyet, söz konusu rejimin askeri ve siyasi destekçileri tarafından hayata geçirilmektedir.
Siyonist rejimin Gazze’deki soykırımı sürdürmesi ve Batı Şeria’da her gün Filistinlilere karşı işlenen katliam ve işkenceler, bu rejimin BM, Güvenlik Konseyi ve diğer ilgili uluslararası kuruluşların harekete geçme niyetinin olmadığından duyduğu kesin güvenin bir sonucudur. Bu da, ABD’nin bu rejime verdiği tam desteğin bir ürünüdür ve ABD’yi işlenen soykırım ve savaş suçlarında kesin bir ortak ve suç ortağı haline getirmiştir.
Nekbe Günü, 80 yılı aşkın süredir insanlığın vicdanını sızlatan, çağdaş dünyanın en uzun süren insani trajedisini hatırlatan eski bir yaradır.
Bugün, işgale son verilmesi, Filistin’in özgürleştirilmesi ve Siyonist rejimin suçlarının durdurulması yönündeki talepler, her zamankinden daha fazla küresel yankı bulmakta; İsrail’in ırkçı, apartheid ve sömürgeci doğası dünya kamuoyunca açıkça görülmektedir.
Uluslararası toplumun hukuki ve ahlaki görevi; soykırımı durdurmak, işgale son vermek ve Siyonist suçluları yargılayarak cezalandırmaktır. Tüm devletler, BM Şartı’nın ilkeleri, insan hakları sözleşmeleri ve 1949 Cenevre Sözleşmeleri ile ek protokoller dahil olmak üzere uluslararası insan hakları normları uyarınca Filistin milletine işgalden kurtulma ve kendi kaderini tayin etme hakkını kazandırmak için yardım etmekle yükümlüdür. Ancak bundan daha acil olan, Filistin halkının yok edilmesine yönelik soykırımın derhal durdurulmasıdır. Bu, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi çerçevesinde evrensel ve bağlayıcı bir sorumluluktur ve tüm ülkeler bu konuda sorumludur.
İran İslam Cumhuriyeti, dünya halklarının özgürlük yanlısı kesimleriyle birlikte, işgale ve saldırıya karşı tüm meşru yollarla direniş hakkının Filistin halkına ait, meşru ve tartışılmaz bir hak olduğunu vurgular; işgalcilerin işlediği suçları en güçlü şekilde kınar ve Gazze ve Batı Şeria halkının kendi yurtlarından zorla göç ettirilmesini içeren her türlü planı reddeder.
İran, 80 yıllık Filistin işgali krizinin çözümünün yalnızca şu şekilde mümkün olduğuna inanmaktadır: İşgalin tamamen sona erdirilmesi, Filistin’in bağımsız bir devlet olarak kurulması, bu devletin sınırlarının belirlenmesinde Filistin topraklarının asıl sakinlerinin görüşünün referanduma sunulması ve tüm mültecilerin anayurtlarına geri dönme hakkının hayata geçirilmesi.”
yorumunuz