15 May 2020 00:28

İsrail 72 yıl sonra bile halklar nezdinde meşruiyet kazanmamıştır

İsrail 72 yıl sonra bile halklar nezdinde meşruiyet kazanmamıştır

Mehr Haber Ajansı'na konuşan Filistinli Araştırmacı-Yazar Moin Naim, "İsrail'in 72 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen hala meşruiyetini halklara ispat etmiş değildir" dedi.

Filistinlilerin yurtlarına geri dönüş ve bağımsızlık gibi ulusal hedefleri, son yıllarda ABD'nin desteğiyle İsrail tarafından hazırlanan senaryolarla daha da zorlaştırılıyor.

Arap dünyasının İsrail ile yakınlaşması ve normalleşme süreci, Trump ve Netanyahu'nun Yüzyılın Anlaşması'nı Beyaz Saray'daki toplantıda açıklaması, uluslararası tarafların zayıf kalması ve ABD ile İsrail'in hukuk gözetmeyen yaklaşımları sonucu oluşan şartlar Filistin davasının son yıllarda karşı karşıya kaldığı en ağır durum olarak nitelendiriliyor.

İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan milyonlarca Filistinli, Nekbe'nin 72. yılında vatanlarına dönmenin hayalini kuruyor.

Mehr Haber Ajansı muhabiri bu konuda Filistinli Araştırmacı-Yazar Moin Naim ile bir röportaj yaptı. 

İşte Moin Naim'in Mehr'e verdiği yanıtlar:

1- İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesi tam 72 sene oldu. Bu rejimin siyasi ve toplumsal kimliği nasıl bir durumda?

İsrail uluslararası camiada bazı devletler nezdinde kendi baskısıyla destek görüyor olabilir. Ama halklar nezdinde hala ciddi bir şekilde meşruiyet kazanmamıştır. Çünkü halklar İsrail’in gerçek yüzünü gördükçe kabullenmiyor.

2- Bildiğiniz gibi İsrail'in Filistin toprakları üzerinde kurulması ve Filistinlilerin zorunlu göçe ve katliamla maruz bırakmasının asıl sebebi kurduğu devleti meşrulaştırmaktır. Sizce İsrail bu amacına ne kadar yaklaşmıştır?

Belki bozulmuş uluslararası sistemin içerisinde resmi olarak yer almıştır ama hala özellikle doğu ve İslam ülkelerinde halk nezdinde toplumsal olarak hiçbir meşruiyet yoktur. Tek meşruiyeti zorbalıkla aldıklarıdır. Uluslararası baskı ve zorbalığa dayalı olarak bir meşruiyet kazanmak istemiş. Yoksa bugün dünya halkı nezdinde kabul edilmiş olsaydı bu kadar Siyonizme karşı hareketlere saldırganlık ve vahşilikle karşılık vermezlerdi. Batı’da Filistin meselesini gerçekten anlatmaya çalıştığı için fişlenip, suçlanmaya, cezalandırılmaya hatta ve hatta fiziki saldırılara maruz kalan birçok aktevistler vardır. 72 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen hala meşruiyetini insanlara ikna etmiş değildir. Hala halklar nezdinde meşru değildir. Bahsettiğim gibi resmi olarak devletler nezdinde uluslarası yasalara tabii ki uluslarası yasalar derken Batı'nın siyonizmin güdümünde giden uluslararası kuruluşlarının uygulayıcıları nezdinde bir meşruiyetleri var ama gerçekten zamanla görünecek ki hiçbir meşruiyeti, hiçbir gerçekliliği yoktur.

3- İsrail siyasi krizler ve partiler arasında bir gerginlikle karşı karşıya. Bu durum neyin göstergesi?

Bugün sadece partiler arasında değil toplumsal olarak siyasi istikrarsızlıkla yüz yüze gelmektedir. Nitekim son dönemlerde birçok siyasetçi önde gelen isim işte eski başbakanlar ve bakanlar ahlaki, cinsel ve finansal meselelerle suçlanıyorlar. Bu da toplumun artık eski kuruluş aşamasında kurulmuş toplum değildir. Diğer taraftan hem Filistinlilerin direnişi hem de uluslararası medyanın baskısıyla İsrail toplumu kendilerinin gerçek yüzlerini daha net görmeye başlamışlar. Dışarıdan gelen baskılardan dolayı da farklı düşünen gruplar oluşmaktadır ve daha fazlası İsrail içerisinde bugün finans ve güç odaklı yönetimler kurulmaktadır, yani eski ideal yöneticiler kalmamıştır. Bugün artık maslahatçı, çıkarcı yöneticiler bulunmaktadır. Bu da zaafiyet ve yokoluşun ilk göstergeleridir.

4- İsrail'in kuruluşunda İngiltere'nin tarihi rolünü ve ABD’nin İsrail’e askeri ve maddi yardımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? ABD şimdiye dek ne kadar askeri ve para desteğinde bulunmuş?

İsrail İşgal devletinin kuruluşuna destek konusunda İngiltere ile Amerikan arasında çok büyük fark olmadı hatta bunları ayrı ayrı konuşmak mümkün değildir. Çünkü Balfour Deklarasyonu kararı İngilizler tarafından alınmış görünse de Amerika'nın ve Fransa’nın dışişlerinin ortak bir çalışma sonucu çıkmıştır ve sadece bu değil 1923’te İngiliz Balfour Deklarasyonu çıkarırken 1921 ya da 1922’lerin başında Amerika'nın kongresinden bunu destekleyen bir açıklama yapılmıştır yani her ikisi aynı amaç aynı hedef ve aynı yöntemle buna destek vermiştir. Ama bugün tabii ki Amerika dünyanın en güçlü ekonomisi ve devleti olması sebebiyle Amerika'nın desteği daha net daha büyük görülmektedir. Nitekim bugüne kadar İsrail ile Amerika'nın yetkilileri bu rakamları net olarak söylememektedir. Ama resmi rakamlara göre İsrail'nin son 70 yılda aldığı destek 150 milyar dolar civarındadır. Gayri resmi haberler bu rakamın 300 milyar dolara ulaştığı göstermektedir. Tabii ki bunun içerisinde birçok yasa dışı silah yani uluslararası yasalara göre kullanılması yasak silahlar da dahildir. 

ABD'nin desteği sadece bununla kalmamıştır, Amerika'nın desteğiyle bugün uluslararası siyaset alanında İsrail’in zor duruma düştüğünde her zaman İsrail’e destek olarak Amerika'nın tavrı olmuştur tabii. Hatta son dönemlerde Amerika'nın BM temsilcileri İsrail'i temsil eden daha çok Siyonist İsrailci olduğu görülmektedir ve kendileri açıklamalarında biz burada İsrail'in çıkarlarını korumak için bulunuyoruz diye İsrail'in destekçisi olmuşlar. Bunun kanıtları çoktur.

5- İsrail, Filistin direniş gruplarının faaliyetini önlemek amacıyla demir kubbe sistemi almıştı. Neden bu çabalara rağmen direniş guruplarının operasyonlarına karşı çıkamıyor?

İsrail dünyanın en gelişmiş silahlarını kullanıyor olsa bile Filistinli direnişlerin hem kutsal bağları olması sebebiyle hem de ihtiyaç yani çok ama zor durumda olduklarından dolayı bu gelişmiş yöntemlere karşı çok ilkeli imkanları da olsa bile bizim beyin savaşı dediğimiz savaşla İsrail’e karşı koymaya çalışmaktadır. Yani Filistin direnişinin bugüne kadar ayakta kalmasının sebebi İsrail'e karşı geliştirdiği ilkeli, ama bu modern silahları aşabilme kabiliyeti olan silahlardır. Diğer taraftan Filistin direnişi bu yüz yıllık süre içerisinde hem İngiliz faaliyetlerini hem de bu rejimin kuruşulundan geçen 72 yıl süresinde bu siyonistler ile nasıl davranacaklarını öğrenmiştir.

Yani siyasal olarak gelişmişlik ve askeri olarak ihtiyaç temelinde geliştirme güdüsüyle birlikte Filistin direnişini ayakta kalmıştır. Örnek olarak açıklamak gerekirse Filistin direnişinin kullandığı ilkel roketlerin demir kubbeyi basit yöntemlerle deldiğini, geçtiğini ve atlattığını biliyoruz. Örneğin İsrail hava gücü belki bölgenin ve dünyanın en iyilerin bir tanesidir ama Filistinliler tüneller kazarak bu hava gücünü saf dışı bırakmış durumda. Filistin direnişinin çok basit ilkel ama bilinçli ve çalışılmış yöntemlerinden dolayı İsrail onlara galip gelemiyor.

6- Arap dünyasının İsrail ile yakınlaşması ve normalleşme sürecine bakıldığında bu sürecin daha da hızlanmış bir durumda olduğu anlaşılıyor. Böyle bir yaklaşımın sonuçları ne olabilir?

Bu Arap dünyasının İsrail ile yakınlaşması olduğunu düşünmüyorum. Arap devletlerinin İsrail'e diyet ödemesi desek daha uygundur çünkü bugün İsrail'e karşı halk nezdinde büyük tepki büyük karşıtlılık olduğunu görüyoruz ama  bunun konuşulmasına bunun gösterilmesine bile izin verilmiyor. Nitekim İsrail İşgal devleti birçok Arap ülkesiyle 30 ve ya 40 yönünde barış adı altında bir anlaşma yapmıştır ama mesela Mısır ve Ürdün'de tüm bu anlaşmalara rağmen hala İsrail karşıtlılığı belki bölgenin en fazla ülkeler sıralamasındadır. Yani İsrail halklarla normalleşmemiştir, halkların nezdinde kabul görmemiştir sadece rejimlerin İsrail işgal devletinin emriyle yapmakta olduğu bir yakınlaşma çalışmasıdır.

Şunu da eklemek lazım bu normalleşmede rejimler baskı yapmak istediği kadar yapabilir halk nezdinde İsrail bu suçlar bu katliamlar bu vahşilikleri davam ettiği sürece halklar gördüklerine inanır. Bugün halklar Filistin'de bir kare resimle İsrail’in yıllarca yaptığı propagandayı silebilir, çünkü İsrail'in insanlara ondan nefret etmek için elinden geleni yaptığını görüyoruz. Yani çocukları, kadınları ve sivilleri katletmek, evleri yıkmak ve bunları dünyanın gözü önünde yapması insanların bu rejime karşı nefreti ve tepkisini büyütmektedir. Yani anlayacağınız propaganda artık eskisi gibi iş görmez, etki etmez.

7- ABD’nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ve Yüzyılın Anlaşması adı verilen projenin açıklanması İsrail’in meşrulaştırılmasına yardımcı olabildi mi?

Amerika'nın bugün bu anlaşmayla sadece yıllardır yaptığı zülme ve İsrail desteğine kahve dökmüş oldu, yani bugün Amerika'nın İsrail'e verdiği destek artmış değil aynıdır. Aynı şekilde siyasi, ekonomik ve psikolojik olarak İsrail’e şartsız kayıtsız destek vermekte. Amerika’nın bu anlaşması yüzyılın anlaşması değil yüzyılın ihaneti yüzyılın Filistin davasını bitirme projesidir. Sadece Trump'ın değil Trump'tan önce birçok Amerikan başkanın yapmak istediği, farklı yöntemlerle ortaya koyduğu anlaşma türleridir. Bunların İsrail'i meşru göstermek için hiçbir faydası yok, çünkü meşruiyet Amerika'dan gelmez, Filistin halkının kabul etmesi ve etmemesinden gelir, yoksa zorbalıkla, işgalle olsaydı 72 yıl önce işgal edilmiş Filistin'in bunu unutulmuş olması gerekiyor. Yani belki o gün Filistinliler zayıftır, tepkileri yeterli olmayabilir ama Filistinlilerin kabul etmediği sürece bu anlaşmanın hiçbir anlamı, hükmü yoktur .

News ID 1886474

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha