Her yıl 21 Nisan, büyük İranlı şair ve düşünür Sadi Şirazi’nin anma günü olarak kabul edilmektedir. Bu özel gün, yalnızca onun şairlik yönünü değil, aynı zamanda insanlık, ahlak ve bilgelik üzerine olan derin öğretilerini de hatırlama fırsatı sunar. Sadi, yüzyıllar önce yazdığı eserleriyle, tüm insanlığa adalet, sevgi, hoşgörü ve kardeşlik gibi evrensel değerleri aşılamış bir isimdir.
Sadi’yi anma günü, özellikle İran'da büyük bir öneme sahiptir. Şiraz'da, Sadi Türbesi'nde düzenlenen anma törenleri, şairin edebi mirasını ve insanlık adına yaptığı katkıları anmak için bir araya gelen insanlarla dolup taşar. Yalnızca İranlılar değil, dünyanın dört bir yanından edebiyatseverler ve kültür meraklıları, bu özel günde Sadi'yi anmak için Şiraz’a gelir.
Sadi-i Şirazi Kimdir?
Sadi-i Şirazi (tam adıyla Müşerrefüddin Muslih bin Abdullah) 13. yüzyılda yaşamış büyük İranlı şair, yazar ve düşünürdür. 1210 yılı civarında Şiraz’da doğmuş, ömrünün büyük kısmını ilim ve seyahatle geçirmiştir. “Sadi” mahlasını, Fars hükümdarı Sa'd bin Zengi’ye ithafen kullanmıştır. Sadi Şirazi, yaşamını Şiraz şehrinde geçirmiş ve burada vefat etmiştir
Hayatı
Sadi, eğitimine Bağdat’taki meşhur Nizamiye Medresesi’nde başlamış, burada din, edebiyat, mantık ve felsefe eğitimi almıştır. Ardından uzun yıllar boyunca Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Hindistan gibi farklı coğrafyalarda seyahat etmiş, bu seyahatlerde gözlemlediği sosyal ve ahlaki konuları eserlerine aktarmıştır. Hayatının son dönemini doğduğu şehir Şiraz’da geçirmiştir ve burada da 1291 yılında vefat etmiştir.
Sadi-i Şirazi'nin edebi kişiliği ve tarzı
Sadi-i Şirazi, Fars edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilir ve edebi kişiliği, derin felsefi düşünceleri, ahlaki öğretileri ve insan sevgisine dayalı öğretileriyle öne çıkar.
Sadi'nin en belirgin özelliği, insanlık, ahlak ve toplum düzeni üzerine derin düşüncelerini eserlerinde işlemesidir. O, insanları doğru yolda yaşamaya teşvik eden öğütler vermiştir. Gülistan ve Bostan gibi eserlerinde, insanların birbirine saygı göstermesi, adaletli ve ahlaki bir yaşam sürmesi gerektiğini anlatır. Onun edebi kişiliğinde insanlık sevgisi ve hoşgörü ön plandadır.
Özellikle "Beni Âdem a‘zây-ı yekdigerend" (İnsanlar, bir bedenin uzuvları gibidir; aynı özden yaratılmışlardır) gibi dizeleri, onun evrensel insan sevgisini simgeler. Bu düşünceler, sadece dönemin İran toplumunu değil, tüm dünyayı etkilemiştir.
Sadi'nin eserlerinde, öğrettikleri genellikle pratik ve öğreticidir. O, hikâyeler ve kısa anlatılar kullanarak öğütlerini açık bir şekilde iletmiştir. Gülistan ve Bostan eserleri, bireylerin günlük hayatında karşılaştığı moral ve etik ikilemleri çözmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Anlatımında basit ama derin anlamlar bulunur; bu da onu halk arasında kolayca anlaşılabilir kılar.
Sadi, hem nazım (şiir) hem de nesir (düzyazı) kullanarak eserlerini yazmıştır. Bostan tamamen nazım (şiir) şeklinde yazılırken, Gülistan'da hem nazım hem de nesir kullanılır. Sadi'nin dilindeki sadelik ve akıcılık, onun eserlerini her yaş grubundan okuyucu için erişilebilir kılmaktadır. Aynı zamanda eserlerinde yoğun bir öğretici dil vardır; özellikle insan ilişkileri, ahlak, adalet, sabır, tevazu, aşk gibi konular üzerinde durur.
Sadi, bir yandan insanların hayatına dair pratik öğütler verirken, diğer yandan derin felsefi bir bakış açısına sahiptir. Eserlerinde görülen ironi, bazen yaşamın karmaşıklığını ve insan doğasının çelişkilerini yansıtır. Eserlerinde insanın zaaflarını ve hatalarını alaya alırken, aynı zamanda ona en yüksek erdemleri hatırlatır.
Sadi, hayatı boyunca birçok yere seyahat etmiştir. Bu seyahatler, onun edebi kişiliğini ve yazdığı eserlerini şekillendirmiştir. Bu deneyimler, onun eserlerine derin bir insanlık bilgisi katmıştır. Seyahatleri sırasında karşılaştığı farklı kültürler ve toplumlar, eserlerinde çeşitli ahlaki ve toplumsal temaları işlemeye olanak sağlamıştır. Sadi'nin eserlerindeki dünya görüşü, geniş bir perspektife sahip olmasına yol açmıştır.
Sadi'nin dili oldukça sade ve anlaşılırdır. O, karmaşık edebi yapılar yerine, herkesin anlayabileceği bir dil kullanmaya özen göstermiştir. Bu yönüyle halk arasında da çok sevilen bir şair olmuştur. Bu sadelik, onun felsefi derinliğini kaybetmeden, daha geniş kitlelere ulaşmasına imkân tanımıştır.
Sadi’nin eserlerinde tasavvufî bir yaklaşım da mevcuttur. Özellikle insanın nefsini eğitmesi ve dünyadan vazgeçmesi gerektiği gibi öğretiler, tasavvuf düşüncesiyle paralellik gösterir. Ancak, Sadi tasavvuf düşüncesini, daha çok bireysel erdemler ve ahlakî değerler üzerinden işler, dini ve mistik öğretilere çok yoğun bir şekilde girmez. Bunun yerine, insanın doğru yolu bulmasına dair evrensel bir dil kullanır.
Sadi’nin başlıca iki eseri
1. Bostan (Bahçe) – 1257 yılında yazılmıştır. Tamamı manzum (şiir) olan bu eser; ahlak, adalet, tevazu, aşk, sabır ve ibadet gibi konuları işler.
2. Gülistan (Gül Bahçesi) – 1258 yılında kaleme alınmıştır. Nesir (düzyazı) ve nazmın (şiirin) bir arada kullanıldığı bu eser; kısa hikâyeler, öğütler ve özlü sözlerle doludur. Toplum, ahlak, eğitim ve insan ilişkileri üzerine derin mesajlar içerir.
Sadi’nin eserleri dünya dillerinde
Sadi’nin eserleri sadece İran’da değil, tüm dünyada ilgi görmüş ve bugüne dek İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Rusça, Urduca, Türkçe, Çince ve hatta Latince gibi birçok dile çevrilmiştir. Özellikle Gülistan, 19. yüzyılda Edward Rehatsek ve James Ross gibi Oryantalistler tarafından İngilizceye çevrilerek, Fars edebiyatının Batı'da tanıtılmasında önemli rol oynamıştır.
Sadi’nin meşhur beyiti
“Beni Âdem a‘zây-ı yekdigerend / Ki der âferîneş z-yek gevherend”
Türkçesi: (İnsanlar, bir bedenin uzuvları gibidir; aynı özden yaratılmışlardır)
Sadi Şirazi’nin eserleri, yüzyıllardır Türk edebiyatı ve düşünce dünyasında büyük ilgi görmüştür ve pek çok Türkçeye çevirmen tarafından aktarılmıştır. İşte Sadi Şirazi'nin eserlerini Türkçeye çeviren bazı önemli çevirmenler:
1. Mehmed Vehbi Efendi (Osmanlı Dönemi)
Osmanlı dönemi klasik çevirmenlerinden biri olan Mehmed Vehbi Efendi, Gülistan’ı Türkçeye çeviren ilk isimlerden biridir. Çevirisi, Osmanlı döneminde çok yaygın olarak okunmuş ve Sadi'nin öğretilerinin halk arasında yayılmasına yardımcı olmuştur.
2. Hüseyin Vassaf
Hüseyin Vassaf, Sadi'nin eserlerinden özellikle Bostan’ı Türkçeye çevirmiştir. Vassaf, Osmanlı dönemi edebiyatı ve kültürüne önemli katkılarda bulunmuş bir çevirmen ve yazardır.
3. Ali Nihat Tarlan
Ali Nihat Tarlan, günümüzde Sadi Şirazi’nin eserlerini çeviren önemli çevirmenlerden biridir. Özellikle Gülistan ve Bostan’ın günümüz Türkçesine modern bir biçimde çevrilmesinde rol oynamıştır.
4. Kemal Edib Kürkçüoğlu
Kemal Edib Kürkçüoğlu, Gülistan’ın modern Türkçeye aktarılmasında önemli bir isimdir. Türk edebiyatına yaptığı katkılarla bilinen Kürkçüoğlu, Sadi’nin derin felsefi anlamlarını da günümüz okuyucusuna ulaştırmayı başarmıştır.
5. Reşat Kuşçu
Reşat Kuşçu, Sadi'nin eserlerini modern bir dilde çevirmiş olan önemli bir başka çevirmenidir. Çevirileri, Sadi'nin öğretilerini daha geniş bir kitleye ulaştırmış ve halk arasında da ilgiyle okunmuştur.
6. M. İhsan Sıtkı Yener
M. İhsan Sıtkı Yener, özellikle Gülistan'ın çeşitli bölümlerini Türkçeye çevirmiştir. Eserin ahlaki ve toplumsal öğretilerini aktarırken, modern Türkçeye uygun bir dil kullanmaya özen göstermiştir.
7.Prof. Dr. Nimet Yıldırım
Sadi-i Şirazi'nin Divanı ilk defa tam metin olarak Türk Prof. Dr. Nimet Yıldırım tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştır.
8. Ahmet Metin Şahin
Ahmet Metin Şahin, merhum dayısı Şefik Can’ın arzusuyla bu büyük İslam şairinin her iki eserini de vezinleriyle Türkçeye kazandırmıştır.
9. Naci Tokmak
Sâdî-i Şirâzî’nin ölümsüz eseri Bûstan, iki dilde (Farsça-Türkçe) hazırlanarak, Naci Tokmak’ın yetkin çevirisiyle okura sunuluyor.
yorumunuz