İsrail rejimi, 2023-2025 yılları arasında Ortadoğu'da bölgesel düzeni yeniden inşa etmek için sistematik bir strateji izledi. Bu yaklaşım, bölgesel ilişkileri yeniden tanımlamaya dayanıyor ve askeri saldırılar ile diplomatik baskı yoluyla İsrail hegemonyasını kurmayı amaçlıyor. Daha önce ‘’İsrail'in strateji değişimi: ‘Çimleri biçme’den 'tam zafer’ stratejisine geçiş’’ başlıklı yazıda İsrail’in yeni tutumunu incelemiştik. Bu yaklaşım, Ekim 2023'te Gazze'ye düzenlenen saldırıyla başladı ve Hizbullah, Suriye, İran ve şimdi de Katar'a yönelik saldıırlara ulaştı. Netanyahu, Trump'ın desteğiyle, "İsrail sınır tanımıyor ve hiçbir güç onu durduramaz" mesajını vermeye çalışıyor.
Belki de geçen Haziran ayında İsrail’in İran'a saldırdığında, bazı Arap ülkeleri İsrail'in büyük rakibine saldırmasından memnun kalmıştır. Ancak bu eylem, bölgedeki stratejik hataların başlangıcıydı. 7 Ekim 2023'te başlayan hikaye henüz son sayfalarına ulaşmadı.
Gazze savaşı başlangıç noktasıydı. BM raporlarına göre, İsrail’in Gazze saldırılarında 62 binden fazla Filistinli şehit oldu ve en büyük suç şu anda Gazze'de işleniyor. Netanyahu, Gazze savaşını Ortadoğu düzenini yeniden inşa etme fırsatı olarak nitelendiriyor. Gazze'den sonra Lübnan'daki Hizbullah bir sonraki hedef oldu. Seyyid Hasan Nasrullah ve birçok Hizbullah lideri suikasta kurban gitti ve Lübnan'ın güneyi ve hatta orta kesimleri İsrail tarafından defalarca bombalandı. Lübnan'daki çok sayıda askeri saldırının ardından Netanyahu, "Düşmanlar artık nefes almıyor" dedi. Bunlar, Aralık 2024'te Esad yönetiminin düşmesine katkıda bulundu ve İsrail'i kuzeydeki stratejik bir tehditten kurtardı. Ancak İsrail'in yeni stratejisinin doruk noktası, Haziran 2025'te İran'la savaştı. İsrail rejimi, Natanz ve Fordo nükleer tesislerine saldırarak ve Devrim Muhafızları komutanlarını katletti ve rejimin bölgesel strateji değişikliğinde yeni bir aşamaya geçtiği ortaya çıktı.
Bu arada olayları izlemekle yetinen Arap liderleri, kendilerini Netanyahu'nun öngördüğü bu yeni düzenin doğum sancılarından korumaya ve güvenli bir şekilde geçmeye çalıştılar. Arap dünyasının ölümcül hatasının başlangıç noktası buydu. Katar'a yapılan saldırı, Arap ülkeleri için bir uyarı niteliğindedir. Bu eylem, İsrail'in Fars Körfezi’ne kıyısı olan Arap ülkelerine yaptığı ilk saldırıydı ve ABD’nin müttefiklerinin bile güvende olmadığını gösterdi. Trump, Hamas'ı iki gün önce ateşkes planını kabul etmesi konusunda uyarmıştı, ancak İsrail diplomatik masayı bir tuzağa çevirdi.
Bu saldırı, İsrail askeri doktrininde köklü bir değişimi ortaya koyuyor: Geleneksel coğrafi sınırların aşılması ve diplomatik kuralların hiçe sayılması. Arap ülkeleri, 2020 yılındaki İbrahim Anlaşmaları'nın kendilerini güvende tutacağını düşünüyor. Ancak bu sadece bir yanılsamadan ibarettir. İsrail, yeni düzeni şekillendirmek için herkesle uğraşacaktır. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn vb. bu stratejik hatadan uzak durmalıdır. İbrahim Anlaşmaları kırılgandır. İsrail'in Doha'ya saldırarak bölgeye verdiği mesaj şuydu: Bölgedeki en büyük ABD askeri üssüne ev sahipliği yapsanız bile, yine de güvenliğiniz yoktur. Bölgede ‘’yeni düzen"in durdurulması için Arap-İran ittifakına ihtiyaç var, aksi takdirde İsrail, hayalindeki Ortadoğu'yu yaratma yoluna girip bölgedeki birçok ülkenin coğrafyasını değiştirebilir ve Ortadoğu'da bir istikrarsızlık döngüsü yaratabilir.
Mehr Haber Ajansı Uluslararası ve Dış Haberler Genel Müdürü Muhammedrıza Moradi
yorumunuz