Azar MAHDAVAN: 32. Uluslararası İslami Birlik Konferansı bir önceki hafta Tahran’da gerçekleşti. Bu konferansa İslam dünyasından 300’den fazla siyasetçi ve düşünür katıldı. Kongerenin sırasında Pamukkale Üniversitesi Araştırma Görevlisi Halil Işılak Mehr Haber Ajansı’na bir röportaj vererek, İslam dünyasını tehdit eden etkenler, Filistin meselesi ve İran ile Türkiye arasındaki ilişikileri değerlendirdi.
Işılak İslami Birlik Konferansı’nı değerlindererek şu ifadeleri kullandı: Bu konferansın haberini alır almaz geldim. Burada çok iyi bir atmosfer gördüm çünkü değişik İslami ülkeler bir araya toplanarak İslam dünyasındaki sorunlarla ilgili sohbet ediyorlar.
Aslında farklı mezheplerden oluşan insanların bir araya getirilmesi bence büyük başarıdır, ama bu kapsamdaki toplantıların yaygınlaşması lazım. Çünkü başka ülkelerde ve başka alanlarda da böyle kongreler yapılırsa verimli olabilir. Bence Uluslararası İslami Birlik Konferansı sadece İran’da değil ,Türkiye ve başka İslami ülkelerde de yapılırsa daha etkili olur.
İslam dünyasını tehdit eden etkenler
Pamukkale Üniversitesi Araştırma Görevlisi, İslam dünyasını en çok tehdit eden konuların mezhep çatışması olduğunu vurgulayarak söyle devam etti:
Esas itibariyle şu an İslam’da mezhep çatışması yok diye tekrarlıyoruz ama son zamanlarda sanki bir şekilde bizim kontrolümüz dışında mezhep çtışmasına doğru bir eğilim söz konusu; artık Irak’ta ve Suriye’deki durum bir nevi mezhep çatışması gibi okunmaya başlanmış. Bizim başka sorunlardan birisi de şu ki biz Müslümanlar bilgi üreten taraf değiliz daha çok edilgeniz. Bilgiyi Batı üretiyor hem de istatistik temel bilgi üretiyor ve biz bu bilgiler üzerinden kendi coğrafyamızı okumaya çalışıyoruz. Mesela Batı istatistik açısından Irak coğrafyasını şöyle nitelendiriyor: Bu ülkenin yüzde 40’ı Şia, yüzde 30’u Sünni ve yüzde 20 civarı Kürt. Böyle istatistik bilgileri Müslüman değil, bir Batı kafası üretir.
Bunlar mezhep ve ırk istatistiği değil çünkü mezhep istatistiği ise Kürtlerin de bunların arasında taksim edilmesi lazım. Bunun benzeri Lübnan’da da var. Bunlar Batı'dan kaynaklanan bilgilerdir ve biz (İslami ülkeler) bunun önüne geçebilmek için bilgi üreten konuma gelmemiz lazım.
Ama bu sadece "Şia-Sünni kardeşliği" şuarlar anlamında kalırsa temelsiz bir hale gelebiliriz. Bu bilgi paylaşımını dünya çapına dökmemiz lazım. Zira dünya çapında bir bilgi hafızası olmadığı sürece biz başarılı olamayız.
İran ve Türkiye arasındaki birlik
Işılak, İran ile Türkiye arasındaki manevi birlik ve beraberliğe değinerek, şu ifadelerde bulundu:
Artık ben bir Türk ve Sünni olarak İran’a geldiğimde çok rahatım çünkü bu iki ülkede mezhep ayrımcılığı yok.
Halil Işılak İslami ülkeler ve özellikle de Yemen ve Filistin çok yoğun sorunlar ile meselelerle uğraşıyor. Bu sorunlar üzerinde çok analizler ve araştırmalar yapmamız lazım ve bu krizden çıkmamız için ortada basit bir yol haritası yok.
İslam dünyasını bütünleştiren konu Filistin meselesidir ve bana göre bir Müslümanın değeri Filistin meselesine önem verdiği kadar. Maalesef Arap dünyasındaki bazı ülkeler bir zaman masa altında İsrail’le bir şekilde ilişki yürütürken şu an söz konusu ilişkileri aşikar bir şekilde yürütmektedir. Bu da Müslüman vicdanı açısından oldukça yaralayıcı bir durum. İsrail’le ittifak kurulması Müslümanlar gözünde herhangi bir değere sahip değil.
yorumunuz