MHA - AB-Türkiye Zirvesi sonrası ortak basın toplantısı yapan Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker soruları cevaplandırdılar. Başbakan Davutoğlu, yaptığı konuşmada "4 ay içinde 3. AB-Türkiye zirvesi yapıldı. Bunun iki sebebi var: Birincisi Türkiye'de bugün Çanakkale Zaferinin 101. yıldönümü... Bu vesile ile şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İkincisi de, Türkiye ve AB arasında anlaşamaya vardık. Juncker, Tusk ve bu sürece katkı yapan herkese teşekkür ederim. Bu anlaşma sadece sonuçları açısından değil aynı zamanda metotları dolayısıyla da başarı hikâyesidir. Görüşlerimizi, endişelerimizi ve vizyonumuzu paylaştık. Bugün şunu fark ettik. Türkiye ve AB'nin ortak kaderi, aynı zorlukları vardır ve aynı geleceği paylaşmaktadır. Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunda ilişkilerin derinleştirilmesini, Suriye krizini çözmemiz gerekiyor. Fakat bizim işbirliğimiz kriz ilişkimiz yönetiminden ibaret olmamalı. Vizyonun paylaşımı teşkil eden bir anlayışa sahip olmamız lazım. Türkiye, AB arasında daha stratejik bir işbirliğine ihtiyacımız var" dedi.
Ahmet Davutoğlu, ulaşılan anlaşmanın insanî boyutu olduğunu kaydederek, "bütün bu gayretlerimiz, çocukların, kadınların, gençlerin, yaşlıların Ege Denizi'nde ya da çevresinde ölmesini engellemek. Maksadımız budur. Biz insan kaçakçılarının cesaretini kırmak için, diğer taraftan yasal göçü cesaretlendirmek için dengeli bir yaklaşım edinelim. Türkiye şu anda Ege'deki adalara kanun dışı varanları geri alacak ve Avrupa ülkeleri de aynı sayıda yasal göçmeni Türkiye'den alacak. Dolayısıyla son derece adil bir adım oldu. Geleceğine yönelik bakan mültecileri çok ümit verici bir adım oldu. Yük paylaşımı da önemli bir konu. Yük paylaşımı da adil şekilde gerçekleşecek. 'Maliyet ve yük paylaşımı adil bir şekilde yapılsın' dedik. Bugün bazı projeleri açıkladık ve 3 milyar Euro önümüzdeki haftalarda kullandırılmaya başlanacak" diye konuştu.
Bu paranın Suriyeli, mülteciler için kullanılacağını açıklayan Davutoğlu, "Para istemiyoruz demiş olsam da, okuduğum yorum ve haberlerde bu anlaşma sanki malî yardıma dayandırılmış gibi yansıtıldı. AB sadece mültecilere yardım edecek. Türkiye bu paranın mültecilere ulaştırılmasında vasıta rolü oynayacak. Biz artık hem Avrupa'da hem de Suriye içindeki güvenli bölgelere yardımcı olacağız. 3 milyar Euro'ya ek olarak 2018 yılına kadar ek 3 milyar daha tahsis edilecek. Bu anlaşma sayesinde ilişkilerimiz ve entegrasyon sürecimiz derinleşiyor. Bunun en önemli boyutu vize serbestisi. Geri kabul süreci başladığı için doğal olarak bu vize serbestisi, geri kabulün uzantısı oluyor. Umarız vize serbestisi Haziran sonunda önce hayata geçecek. Türkiye'nin yapması gereken bazı şeyler var. 72 şart öne sürüldü, 32'sini karşıladık ve 35 kriter kaldı. Umarız Mayıs başına kadar bütün bu gereklilikleri yerine getirmiş oluruz. Umarız AB de üzerine düşeni yapmış olur" şeklinde konuştu.
Dünya Bülteni
M.M
yorumunuz