İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri'nin kaleme aldığı makale şöyle:
''Gazze’de yaşanan trajik insanlık dramı her vicdanlı insanın yüreğini sızlatıyor. Geçtiğimiz 80 yılda Kudüs işgalcisi rejimin her türlü baskı ve zulmüne maruz kalan halk, son 8 ayda benzeri görülmemiş saldırıların hedefi oldu. Bu süre zarfında, Gazze’de 36 binden fazla kişi şehit olmuş, 82 binden fazla kişi yaralanmış, onbinlerce insan kaybolmuş, ayrıca 2 milyondan fazla sivil yerinden edilmitir. Uluslararası toplumun dehşet dolu gözleri önünde kapsamlı bir soykırım gerçekleştiren işgalci rejim en ağır uluslararası suçları işlemekten çekinmiyor.
Maalesef, uluslararası düzen, bu menfur suçlara son verecek etkili girişimlerde bulunamamıştır. İşgalci rejim, toplu cezalandırma politikası uygulayarak Gazze’de toplumsal çöküş gibi makus ve tehlikeli hedefine ulaşmaya çalışıyor. İşgal rejiminin suçlarını sürdürmesi, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin desteğiyle mümkün olmuştur.
Geçen sekiz ayda, mazlum Filistin halkına yönelik barbarca saldırılara karşı en yüksek seslerden biri olan İran İslam Cumhuriyeti, bu saldırıların ve soykırımın bir an önce durdurulması yönünde çaba sarf etmiş ve etmektedir. Biz, uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler Örgütü’nün ve İslam dünyasının bir üyesi olarak, sorumluluğumuzun bilincindeyiz; Gazze’ye yardım için her fırsatı ve yolu kullandık ve kullanmaya devam edeceğiz.
Bu temelde, Gelişen Sekiz Ülke Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (D-8) Dışişleri Bakanları Konseyi Olağanüstü Toplantısı’nı düzenleme girişimini memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın davetine binaen İstanbul’daki toplantıya katılım sağlayacağız. D-8 Acil Bakanlar Toplantısı, bu teşkilatın geçen 8 ay içinde, bu alandaki ikinci girişimidir. Dakka’daki bir önceki girişim, Siyonist rejimin Gazze’ye yönelik saldırılarının başlamasından yalnızca iki hafta sonra, İran İslam Cumhuriyeti heyetinin inisiyatifiyle Filistin’e destek veren ortak açıklama şeklinde gerçekleştirildi. Açıklamada, üye ülkeler, Filistin halkı ile dayanışma ve desteklerini ilan ederek saldırıların durdurulması ve insani yardım gönderilmesi konusunda uluslararası toplumun harekete geçmesi çağrısında bulundurlar.
Umarım, İstanbul toplantısında Filistin davasına ve mazlum Gazze halkına destek konusunda yararlı anlaşmalara varılır. D-8 üyesi ülkelerin, savunmasız Gazze halkının acılarını bir nebze olsun dindirmek amacıyla çok taraflı ilişkiler alanında pratik adımlar atması ve bu teşkilatın çok taraflı İslam Ekonomik İşbirliği mekanizması olarak, saldırıların durdurulmasına ve Gazze’nin yeniden inşasına nasıl yardımcı olabileceği konusunda ciddi şekilde etraflıca düşünmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, Siyonist rejimin sivillere yönelik saldırılarının diplomatik, siyasi, ekonomik ve hukuki baskı uygulanarak durdurulması, Gazze’nin tüm halkına yeterli insani yardımın derhal gönderilmesi, sınır kapılarının açılması, zorunlu göçün engellenmesi ve yerlerinden edilenlerin evlerine geri dönmesi için gerekli koşulların sağlanması, işgalci güçlerin geri çekilmesinin ardından Gazze’nin yeniden inşası ve işgalci güçlerin uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukukun açıkça ihlallerine karşı önlem alınması, öncelikler arasında yer alıyor.
Son olarak, mevcut şiddetin köklerini, yani Kudüs’teki işgal rejimi tarafından toprakların yasa dışı olarak işgali, ilhakı, ele alıp incelemeliyiz. Filistin halkının kendi kaderini belirleme hakkı göz ardı ediliyor. Filistin halkının hakları iade edilip hayata geçirilmeden ve adalet tesis edilmeden sürdürülebilir bir barış mümkün olmayacaktır. 1 milyardan fazla nüfusu ile dünya gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 4.5’ini elinde bulunduran D-8 Teşkilatı bu alanda etkili rol ifa edebilir. İran İslam Cumhuriyeti D-8 Teşkilatı’nın aktif ve etkili bir üyesi ve teşkilattaki ortak girişimlerin ve faaliyetlerin yaratıcısı olmuştur; Olağanüstü Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda da aktif olarak yer alacak, yeni öneriler ve inisiyatifler sunacaktır.
Kuşkusuz, D-8’in kapasitelerinin etkin hale getirilmesi, iki büyük ülke olan İran ve Türkiye halkı dahil teşkilatın sekiz önemli üyesi arasında ilişkilerin kapsamlı bir şekilde gelişmesine ve bağların güçlenmesine vesile olabilir. Tarihi, kültürel ve dini kardeşlikleri ile birbirine derin ve sıkı bir şekilde bağlı olan iki önemli ülke ve her iki millet bugün de Filistin milletinin haklarını savunmanın ön saflarında yer almaktadır.''
yorumunuz