24 Haziran'da yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Mehr Haber Ajansı muhabirinin Türkiye, bölgesel ve uluslararası gelişmelere ilişkin sorularını aşağıdaki şekilde yanıtladı:
24 Haziran’da yapılması beklenen seçimlerde diğer muhalif partilerle aynı safta yer almayı değerlendirecek misiniz?
Biz Cumhurbaşkanı seçimine seçimi kazanmak için giriyoruz. Ne Recep Tayyip Erdoğan’la beraber olmamız mümkün ne de PKK ve FETÖ ile ittifak halinde olan sözünü ettiğiniz muhalif partilerle. Biz stratejik olarak bakıyoruz. Bugün FETÖ olsun PKK olsun ABD’nin bölgemizde kullandığı güçlerdir. Amerikancı güçlerdir. Yalnız Türkiye değil, İran’a Suriye’ye ve Irak’a da düşmandırlar. O bakımdan hiçkimse bizi PKK ve FETÖ ile yan yana hiçbir zaman görmeyecektir. Seçimlerin birinci turunda kazanmayı hedefliyoruz, kazanmazsak da ikinci turda mücadelemizi sürdüreceğiz.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak seçildiğinizde ABD ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinizde neleri esas alacaksınız? Genel olarak Batı’ya yönelik nasıl bir politika yürüteceksiniz?
Artık iki tane Batı var. Biri Amerika diğer de Almanya merkezli Asya ve Batı Asya’nın dostu olan Batı. O bakımdan “Batı” diye tek bir blok artık gözükmüyor. Amerika ile Almanya arasında yolların ayrıldığını, İran’a karşı ABD’nin yönelttiği tehditler kapsamında da görüyoruz. Almanya, Amerika’nın Batı Asya’ya yönelik tehditleriyle aynı safta yer almıyor. Ekonomik cephede de Almanya’nın Amerika’dan koptuğunu ve Çin, Hindistan ve İran gibi Asya ülkeleriyle ilişkilerini geliştirdiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanı olarak hükümetin başına geçtiğimiz zaman bu gerçekleri kuşkusuz dikkate alacağız. Biz Avrasya stratejisi ve siyasetini dünyada ilk ortaya atan partıyız. Türkiye’nin güvenliğini ve ekonomik gelişimini Avrasya’da görüyoruz. Türkiye için ABD borç batağında olmayı ve bölünmeyi ifade ediyor. Dolayısıyla artık Türkiye’nin ABD ile müteffik olması mümkün değil. ABD, Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğüne saygı duyarsa o zaman ilişkilerimiz normalleşebilir. Ama bizim yerimiz her durumda Batı Asya ve Avrasya birliğindedir.
Cumhurbaşkanı seçildiğiniz takdirde Türkiye’nin Suriye politikası nasıl olacak?
Türkiye ile Suriye arasında her konunda çıkar birliği ve kültürel beraberlik vardır. Ekonomik ilişkilerin azami ölçülerde geliştirilmesi için ortak zeminler vardır. O nedenle 24 Haziran’da seçimi kazandıktan sonra bizim derhal ilk yapacağımız iş Sayın Beşar Esad’ı Ankara’ya davet etmek ve kendisini uçağın merdivenlerinde karşılamaktır. Türkiye-Suriye ilişkilerinin önünde hiçbir engel yoktur. Maalesef Tayyip Erdoğan’ın akıl almaz siyasetleri yüzünden bu görevi başarıyla yerine getirmek bize kalmış bulunuyor.
Sizin yönetiminizde Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri geliştirilecek mi, yoksa daha düşük bir seviyeye mi indirilecek?
Şu anda İsrail, ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la birlikte Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı askeri tatbikat yapmaktadır. Bu yüzen İsrail Türkiye’yi yalnız Filistin’de ve ikinci İsrail’i kurma yani PKK’yı desteklediği cephede değil, aynı zamanda doğrudan doğruya Doğu Akdeniz ve Ege’de de Türkiye ve İsrail karşı karşıya gelmiştir. Yani İsrail’in tehdidi bize artık dolaylı değil. Hem PKK’yı desteklediği için hem de Doğu Akdeniz’de Amerika, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la birlikle Türkiye’ye karşı askeri tatbikat yaptığı için Türkiye ve İsrail düşman cephelerde yer almaktadır. Bu Batı Asya’daki nesnel cepheleşmenin bir parçasıdır. Bu yüzden Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini düzeltmesi İsrail’in bu tehditlerden vazgeçmesine ancak bağlıdır. Şu anda öyle bir seçenek de maalesef gözükmüyor.
Cumhurbaşkanı olduğunuz zaman İran’la işbirliği konusunda nasıl bir yaklaşım sergileyeceksiniz?
Türkiye-İran ilişkileri doruğa çıkacak. Türkiye ile İran arasında her konuda tam bir gelecek birliği, ortak çıkarlar ve kültürel beraberlikler var. Biz kan kardeşiyiz, can kardeşiyiz İran’la. Divanü Lugati't-Türk’te Kaşgarlı Mahmut’un çok güzel bir sözü var. Diyor ki “Baş börksüz, Fars Türksüz olmaz”. Yani Fars ve Türk tarih boyunca binlerce yıldır beraberler. Kültürleri, Devlet gelenekleri, devlet birikimleri ve ordu gelenekleri ortak. Kavim olarak da birbirlerine karışmışlardır. Dil olarak Farsça ve Türkçe birbirlerine çok sayıda sözlük vermiştir. Buğüne geldiğimizde de ABD’nin her iki ülkeye yönelttiği tehditler karşısında İran-Türkiye beraberliği önümüzdeki dönemin dünya barışını koruyacak en önemli ittifakıdır. Ekonomilerimizin de bir gelecek birliği var. Amerika’nın İran’a yönelik yaptırımlarını kabul etmiyoruz. Trump’ın nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladığı günün akşamı belki de dünyada ilk tepkiyi Vatan Partisi gösterdi. İran’dan yana olduğumuzu ve dayanışmadan kesinlikle vazgeçmeyeceğimizi açıkladık. Vatan Partisi’nin hükümet olduğu Türkiye hiçbir şekilde Amerika’nın yaptırımlarına katılmayacak. İran’la olan her türlü ilişkimizi kuvvetlendirerek devam ettireceğiz. ABD, İran’a yaptırım uygulanmasına da katılmayan ülkelere yaptırım uygulayacakmış. Biz Türkiye olarak aynı zamanda Amerika’nın yaptırım tehditleri altındayız. Görüldüğü gibi bu süreç ABD’nin kendisine ambargo koymasına doğru gidiyor. Yani İran’dan Venezuela ve Rusya ve Türkiye’ye kadar dünya ülkelerine ambargo koyan Amerika, aslında kendisine ambargo koyumuş oluyor. O bakımdan geleceğe Türkiye-İran ilişkileri açısından çok büyük bir güvenle kararlılıkla bakıyoruz. Türkiye sert bir ekonomik krizin içine girmiştir. Bu krizden çıkarken İran dostuna özellikle enerji güvenliğimiz açısından büyük bir ihtiyacımız var. Biz, Türkiye’de köylümüze çiftçimize Traktorunuza İran’dan aldığımız ucuz mazotu dolduracağız diye vaatlerde bulunuyoruz. Bu açıdan da İran’a güveniyoruz ve aynı zamanda Türkiye’nin endüstri ve tarım malları ve Türkiye’nin kaliteli iş gücü İran ekonomisi ile ile işbirliği açısından hazır bulunmaktadır.
yorumunuz