
TAHRAN, 18 Haz.2007(MNA)--20 yıl önce, ABD'nin Orta Doğu'daki en büyük tehdit olarak gördüğü Kaddafi, artık batı dünyasıyla işbirliğine gidiyor.
Son olarak, Libyalı petrol şirketi Tamoil, 5.4 milyar dolara ABD'li yatırım şirketine satıldı. Soğuk Savaş döneminde sert söylemleriyle ABD'nin karşısında duran ve Orta Doğu'da liderliğe oynayan Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi, son yıllarda başlattığı Batıyla yakınlaşma sürecine enerji alanında hızla devam ediyor. Daha önce İngiliz petrol devi BP'yle, Libya'da ortak doğalgaz arama çalışmaları üzerine 900 milyon dolarlık bir anlaşmaya imza atan, Hollandalı Shell ve İtalyan Eni şirketleriyle de yine benzer petrol arama çalışmaları için anlaşan Libya, bu kez çoğunluk hisseleri devletin elinde bulunan Tamoil'i ABD Kaliforniya merkezli girişim sermayesi ve yatırım şirketi Colony Capital'e 5.4 milyar dolara sattı. Bu anlaşma sonrasında Libya Ulusal Petrol Şirketi hala şirketteki hisselerinin yüzde 34'ünü elinde bulunduruyor ancak şirketin çoğunluk hisseleri artık Colony Capital'e geçmiş durumda.
1988 yılında Libya hükümeti tarafından satın alınan Tamoil, Avrupa genelinde 3 bin 500 benzin istasyonu işletiyor. Şirketin İtalya, İsviçre ve Almanya'da 3 rafinerisi de bulunuyor. Bu rafinerilerde üretilen toplam işlenmiş petrol sayısı ise günlük 255 bin varil. Afrika'nın en geniş petrol rezervlerine sahip olan Libya, 2 yıl önce Tamoil'i satacağını açıklamıştı. Devlet Başkanı Kaddafi'nin oğlu Seif El-İslam Kaddafi, şirketin artık Libya için bir "yük" haline geldiği yorumunu yapmıştı. 2006 yılının aralık ayında ABD'li girişim sermayesi şirketi Carlyle Group da Tamoil'e bir teklif götürmüş ve şirketi satın almaya çok yaklaşmış ancak başaramamıştı. Tamoil'le daha önce ilgilenen enerji devleri arasında Rus Gazprom, İtalyan ERG ve Fransız Total de bulunuyor. Yaptırımlar Libya'nın belini büktü
Kaddafi yönetimindeki Libya, 1970'li yıllarda petrol bölgelerini kamulaştırma kararı almıştı. Başta BP olmak üzere birçok enerji devi, alınan bu kararla birlikte 1974 yılında ülkeden ayrılmak zorunda kalmıştı. Arap ülkelerinin liderliğini amaçlayan politikalarıyla dikkat çeken ve Filistin Kurtuluş Örgütü'nün en büyük destekçilerinden birisi haline gelen Kaddafi yönetimindeki Libya, bu tavrıyla ABD'nin de hedefi haline gelmişti. 1990'lı yıllarda Birleşmiş Milletler'in (BM) aldığı ekonomik yaptırım kararıyla Libya'nın durumu giderek kötüleşti. Aynı yıllarda petrol fiyatlarında da önemli düşüşler yaşanması, ülkeyi ayakta tutan tek gelir kaynağı olan petrolün de artık yeterli olmadığını gösterdi. Bu ekonomik darboğazdan bir çıkış yolu arayan Kaddafi, çareyi Batıyla uzlaşma yolları aramakta bulmuş ve her fırsatta Batıyla işbirliğine açık olduğunu vurgulamıştı. 11 Eylül saldırılarından sonra terörle mücadelenin en önemli parçalarından birisi olacaklarını söyleyen Kaddafi, ABD'nin uyarıları üzerine nükleer enerji ve nükleer silah üretimi programlarından da vazgeçti. 2004 yılında İngiltere Başbakanı Tony Blair'i ağırlayan Libya, böylece yıllar sonra ilk kez bir Batılı devlet başkanını ülkeye kabul etmişti.
BP 33 yıl aradan sonra Libya'da
Kaddafi'nin, Libya'yı Batıya açma sürecinin son halkası ise enerji sektörü. Blair'in iki üç yıl önceki Libya gezisi sırasında temeleri atılan enerji anlaşmaları, mayıs ayı içerisinde yürürlüğe girdi. Anlaşmalarla birlikte 33 yıl aradan sonra BP Libya'ya döndü. Uzmanlar, Libya'nın enerji sektöründeki açılımlarının sınırlı olacağını ve Kaddafi'nin ülkedeki en önemli enerji şirketi olan Ulusal Petrol Şirketi'ni asla satmayacağını belirtiyor.
News ID 504136
yorumunuz